Çin'in yanı sıra, Çinli göçmenlerin yaşadığı ülke ve bölgelerde de halen kullanılmakta olan geleneksel Ay Takvimi'ne göre 8. ayın 15. gününde Ay Bayramı kutlanır. Bayramda yenilen ayçöreği bir ay önceden satılmaya başlanır. Ay Bayramı, Bahar Bayramı ve Duanwu bayramlarıyla birlikte Çin'in en uzun geçmişe sahip ve en çok milli özellik taşıyan üç geleneksel bayramından biridir.
Ay Bayramı, diğer geleneksel bayramlar gibi tarihin akışı içinde yavaş yavaş şekillendi.
Tarihi kayıtlara göre, Çin imparatorları ilkbaharda Güneş'e, sonbaharda Ay'a tapardı. Ay Bayramı ifadesi ilk kez Zhou Hanedanı döneminde (M.Ö 11. yy-M.Ö256 yy) "Zhouyi" adlı kitapta geçer. Tang Hanedanı dönemine (618-907) gelindiğinde, Ay Bayramı'nı kutlamak artık çok yaygın bir gelenek haline gelmişti.
Bayram nasıl ortaya çıktı?
Bayramın kaynağı günümüzde artık bilinmiyor, ancak halk arasında birkaç efsane dolaşıyor. Bu efsanelerden biri şöyle:
Çok eski zamanlarda gökte 10 güneş görülür; ormanlar, ekinler yanar, nehirler kurur ve kavurucu güneş altında kalan insanlar ölürmüş... Houyi, güçlü bir kahramandır. Halka yardım etmek isteyen Houyi, Kunlun Dağı'nın zirvesine çıkıp okla 9 güneşi vurarak düşürür, son güneşse her gün tam zamanında gökyüzünde görünerek insanlara iyilik yapma emri verir.
Houyi, yaptığı iyilikten dolayı halkın sevgisini kazanır, sonra Chang'e adlı güzel bir kızla evlenir. Houyi avcılık dışında tüm zamanını karısı Chang'e ile geçirir. Bu arada Houyi'nin kahramanlık hikayesini duyan çok sayıda genç Houyi'nin yanına gelip okçuluk öğrenmek ister, bu gençler arasında Pengmeng adlı kötü niyetli biri de vardır.
Bir gün Houyi, Kunlun Dağı'nda Gök Tanrıçası'yla karşılaşır ve ölümsüzlük ilacı ister. Bu ilacı kullananın vücudu hemen hafifler ve göğe, yani cennete gidebilir. Gök Tanrıçası Houyi'ye bir doz ilaç verir. Karısını yalnız bırakamayan Houyi, sonra ilacı karısına verir ve saklamasını ister. Bunu öğrenen Pengmeng ilacı çalıp cennete gitmek ister.
Üç gün sonra Houyi avlanmaya gider, Pengmeng ise hasta olduğunu söyler ve kalır. Houyi gidince Pengmeng hemen kılıçla Chang'e'yı ilacı vermeye zorlar. İlacı vermek istemeyen, ancak Pengmeng'le mücadele edecek güçte olmayan Chang'e ilacı ağzına atar. Chang'e hemen pencereden göğe uçar. Houyi'yi çok seven Chang'e, Ay'a yerleşir.
Akşam Houyi eve gelince olayı öğrenir. Çok üzülen Houyi, gece göğe bakarak karısının ismini sayıklar. O anda Houyi, Ay'ın pırıl pırıl parladığını, Ay'daki bir figürün karısı Chang'e'ya çok benzediğini görür. Ay'a doğru koşan Houyi, ne kadar koşsarsa koşsun Ay'a yaklaşamadığını fark eder.
Çaresiz kalan Houyi, her gün karısını özler, sonra karısının sevdiği bahçede bir masa hazırlayıp, üstüne Chang'e'nın en sevdiği tatlı ve meyveleri koyar, Ay'daki Chang'e'yı anar.
Halk, Chang'e'nın cennetteki Ay'a yerleştiğini öğrenince Ay ışığında tatlı ve meyve dolu bir masa hazırlayıp, iyi kalpli Chang'e'dan mutluluk ve huzurluk diler. O zamandan beri Ay Bayramı'nda Ay'a tapma geleneği yaygınlaşmıştır...
Ay bayramında tatlı ve meyve dolu bir masa hazırlandığını artık biliyoruz; peki bu tatlı ve meyveler arasında neler olduğunu bilmek istermisiniz?
Genellikle masada Ayçöreği, karpuz, elma, erik ve üzüm gibi yiyecekler olur, bunlardan Ayçöreği ve karpuz mutlaka olması gereken iki çeşit yiyecektir. İnsanlar ay ışığında Ay'a karşı dikilir, kırmızı mum yakar, sırayla Ay'a tapar, sonunda aile bütünlüğünü temsil eden ayçöreği kesilir. Bir ailede kaç kişi varsa, ayçöreği o kadar parçaya bölünür.
Tang Hanedanı döneminde Ay Bayramı'nda herkes Ay'a bakar ve şiir yazardı. Song Hanedanı döneminde yaşlı veya küçük, zengin veya fakir tüm insanlar, yetişkin elbiseleri giyip tütsü yakar, dilek tutar ve Ay Tanrısı'ndan koruma dilerdi. Ming ve Qin hanedanları döneminde ekonomik gelişmelerle birlikte Ay Bayramı'yla ilgili daha çok gelenek oluştu. Örneğin pagoda şeklinde süslenen ışıkları yakmak, ateşli ejder dansı vb. Ay Bayramı'yla ilgili örf ve adetler çok zengindi ve hepsi insanların yaşam sevgilerini ve güzel bir gelecek dileklerini yansıtıyordu.
Bugün Ay ışığında gezmek, oyun oynamak gibi gelenekler eskisi gibi yaygın değil. Ancak insanlar yine de aile mensuplarıyla bir araya gelmeye çalışır, Ayçöreği paylaşır ve hediye eder, uzaktaki yakınlarına iyi dilekler sunar. Mutluluk aslında ay kadar uzakta değil, hemen yanıbaşımızda