rtakgundem2
|
Çin ve Anadolu. Uygarlık tarihinin iki öncü coğrafyası. Bu iki coğrafyanın hazineleri, karşılıklı kültür yılları vesilesiyle bir araya geldi.
Geçen sene İstanbul'da Çin Hazineleri sergisi düzenlenmiş ve Çin'in 5 bin yıllık kültür ve medeniyet tarihinin seçkin eserleri Türkiye'ye götürülmüştü.
Şimdi sıra Türkiye'de. Anadolu Medeniyetleri Sergisi, Shanghai Müzesi'nde açıldı.
Sergide 122 parça eser yer alıyor. Bu eserler Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nden getirildi.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk Şahin, karşılıklı kültürel etkinliklerin yeni başlangıçlara vesile olacağını söyledi:
''Aradaki coğrafi uzaklığıa rağmen Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler binlerce yıl önceye dayanmaktadır. Ülkelerimiz arasında varolan dostane ilişkileri geliştirmek amacıyla karşılıklı kültür yılları ilan edildi. Mimarlık, müzik, sanat gibi çeşitli alanlarda çok sayıda etkinlik gerçekleştirilmiştir. Geçen sene Çin Hazineler sergisi büyük ilgi görmüştü, bu kez biz Anadolu Medeniyetleri sergisiyle karşınızdayız. Bu etkinlikler iki ülke arasında yeni başlangıçlara vesile olacak ve evrensel barışa da katkı yapacaktır.''
Anadolu, insanın yeryüzündeki dolaşımında önemli bir mekan. Afrika'da evrimini tamamlayan insan yaklşık 1 buçuk milyon yıl önce dünyaya yayılmaya başlar. İnsanın bu yolculuğunda, Anadolu, önemli bir köprü işlevi görecektir. Çeşitli iklim bölgelerine sahip Anadolu, tarihin en eski zamanlarından beri insanlar için cazip bir yaşam merkezi olmuştur.
Türkiye'nin Beijing Büyükelçisi Murat Salim Esenli, bu sergiyle bir rüyanın gerçekleştiğini ifade etti. Esenli, 5 yıl önce bu göreve başladığında böyle bir sergi düzenlemeyi hayal ettiğini söyledi.
Sergi öncesi basın mensuplarına bir kitap dağıtıldı. Sergide yer alan bütün eserler ve dönemler hakkında kitapta bilgiler var. Bilhassa İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan'ın Neolitik Çağ'dan Osmanlı'ya kadar Anadolu'yu anlattığı yazısı değerli bilgiler içeriyor.
Zeynep Kızıltan, serginin açılmasından önce düzenlenen basın toplantısında eserler hakkında bilgi verdi. Kızıltan, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nden 69 eserin sergide görülebileceğini ve her dönemin en karakteristik eserlerini seçtiklerini söyledi.
Anadolu'da ilk insan izleri
Paleolitik ve Mezolitik dönemlerde, Anadolu'da insanın ilk izleri görülür. Paleolitik Çağ (MÖ 1.000.000-13.000) insanın alet yapabilir seviyeye geldiği dönemdir. Dolayısıyla arkeoloji, bu dönemden itibaren insanın hareketlerini takip etmeye başlar.
Anadolu'nun en eski sakinleri, Paleolitik Çağ'ın avcı ve toplayıcı insan topluluklarıdır. Türkiye'de bu döneme ait mağaralar bulunuyor; Antalya'daki Karain Mağarası, Paleolitik Çağ'ı en iyi yansıtan örneklerden biridir.
Anadolu'nun ilk siyasi oluşumu: Hititler
Neolitik dönemi, Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağları izler. Bu dönemler boyunca Anadolu'da planlı kentleşme yaygınlaşır. Nihayet MÖ 1650 yılına gelindiğinde Hititler dönemi başlar. Sergide Hitit dönemine ait önemli eserler var. Bunlardan en önemlisi, tarihteki ilk barış antlaşması olarak kabul edilen Kadeş Antlaşması'nın mulajı. Kadeş Antlaşması, MÖ 13. yüzyılın iki büyük siyasi gücü konumundaki Hitit ve Mısır devletleri arasında imzalanır.
Hititler'i Mikenler, Urartular, Frigler izler ve MÖ 480'de Klasik Dönem başlar. Bu dönemde Anadolu'da Pers egemenliği vardır. Büyük İskender'in Makedonya Kralı olmasıyla Klasik Dönem sona erer. MÖ 330'da Helenistik Çağ başlar. Büyük İskender, imparatorluğunun sınırlarını doğuda Hindistan'a, güneyde Afrika'ya kadar genişletir. Helenistik kültür, klasik Yunan kültürü ile Roma kültürü arasında bir geçiş dönemidir. Sergide bu döneme ait iki pişmiş heykelcik yer alıyor. Kuzeybatı Anadolu'da İzmir yakınlarında bulunan bu heykelcikler, o devirde günlük yaşama dair bilgiler sunuyor. Helenistik döneme ait kadın figürünün bukleli saçlarında yaprak çelenk ve kulağında üzümlü küpe bulunuyor.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızılatan, bu sergi vesilesiyle Çinlilere Anadolu'nun kültürel birikiminden kesitler sunmak istediklerini söyledi. Yazılı tarihten önce Anadolu halkları kimlerdi, nasıl yaşadılar, neler ürettiler? Yazı Anadolu'ya nasıl girdi ve yazıdan sonra siyasi ve kültürel yapı nasıl değişti? Zeynep Kızıltan, serginin bu gibi sorulara cevap verdiğini belirtti.
Cihan devletinden İstanbul devletine: Roma
Helenistik dönemi Roma İmparatorluğu (MÖ 30-MS 395) izler. MÖ 1. yüzyıl boyunca Romalılar Yunanistan, Makedonya, Anadolu, Suriye ve Mısır'a hakim olurlar. MS 4. yüzyılın sonuna kadar bütün Akdeniz Roma'nın kontrolündedir.
330 yılında, küçük bir Roma kenti olan Byzantion, İmparatorluk'un ikinci başkenti olur. Bu tarih, Doğu Roma'nın başlangıcı kabul edilir. Doğu Roma, 6. yüzyılda en geniş sınırlarına ulaşır. Yıllar boyunca toprak kaybeden devlet, nihayetinde İstanbul'a sıkışır kalır.
Eski Yunan ve Roma sanatına dayanan Doğu Roma sanatı, Mısır, İran ve Suriye kültürlerinden yoğun biçimde etkilenmiştir. En büyük gelişme mimaride yaşanır. Duvar resimleri, mozaik, maden ve taş işçiliğinde de özgün eserler üretilir. Sergide bu döneme ait kandil örnekleri, gümüş tepsi, bronz haç röliker ve mermer tavus kuşu kabartmalı bir levha yer alıyor.
İstanbul bu dönemde dünyanın en önemli kültür ve sanat merkezidir. İstanbul'daki Fethiye Camii ve Kariye Camii, bu dönemin en iyi korunmuş örneklerindendir. Aya İrini Kilisesi, Efes'teki St. John Bazilikası ve Güney Anadolu'daki Alahan Kilisesi, o döneme ait en önemli dini yapılardır.
Shanghai Müzesi Müdürü Chen Xiejun serginin açılışında bir konuşma yaptı ve kadim Anadolu medeniyetinin seçkin eserlerini ağırlamaktan onur duyduklarını söyledi. Chen Xiejun, çok eski zamanlardan beri insanların yaşadığı bir yer olan Anadolu'nun coğrafi açıdan avantajlı bir konumda bulunduğunu ifade etti.
Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması
Serginin ikinci bölümü Anadolu'da Türk-İslam egemenliğini gösteriyor. Bu bölümde Büyük Selçuklular (1038-1157), Artuklular ve Anadolu Selçukluları'na ait eserler ve bilgilendirme panoları var. Bu dönemde küçük el sanatlarında dikkat çeken eserler üretilir. Bilhassa Anadolu Seçukluları, uzak yurtlarındaki göçebe kültürünün etkilerini Anadolu sanatına taşırlar. Orta Asya'dan izler taşıyan yeni bir estetik doğar.
Serginin üçüncü bölümünde yer alan Osmanlı dönemi eserleri genel olarak saltanat sembolleri ve saray yaşamını yansıtan eserlerden oluşuyor. II. Osman'ın kaftanı ilk kez yurt dışında bir sergide teşhir ediliyor. Sergiyi gezen Çinlilerin en çok ilgilendiği eserler tuğra, miğfer, çekmece, halılar ve bittabi Çin porselenleri oldu. Sultan Abdülaziz'e ait tuğra hattat Abdülfettah Efendi'nin eseri. Kağıt üzerine altın ile yazılmış. Bakır üstüne altın yaldızlı miğfer 16. yüzyıl sonu veya 17. yüzyıl başına ait. Shanghai Müzesi yetkilileri, serginin afişlerinden birinde bu miğferi kullanmış.