Ekonominin yükselen yıldızı Çin, eğitimin de yıldızı olmaya aday. 2011 yılında 300 bine yakın yabancı öğrencinin geldiği Çin'de hedef 500 bin. Bu kapsamda yabancı öğrenci burslarında da artış yapıldı…
UNESCO'nun son verilerine göre, dünya genelinde 3 milyonun üzerinde öğrenci kendi ülkesi dışında eğitim görüyor. Tahminlere göre bu sayı 2020 yılında daha da artarak yılda 8 milyon öğrenciyi geçecek.
21. yüzyılda kültürel ve akademik açıdan gelişmiş bir kişiliğe sahip olmak için farklı sosyal, kültürel, ekonomik yapıları bilmek gerekiyor. Gezip görerek dil, kültür, sanat, sosyoloji, teknoloji ve ticaret konularında global bir bakış açısı geliştirmek günümüzün artık en paha biçilmez değeri. Gençler açısından bunun yolu da yurt dışında eğitimden geçiyor.
Türkiye'den Almanya'ya, ABD'ye... İngiltere'den Japonya'ya... Çin'den Fransa'ya, Amerika'dan Çin'e… Gençler ne sınır tanıyor ne mesafe. Bütün dünyada büyük bir hareketlilik var.
Çin eğitimin de yıldızı olmaya aday
Son yıllarda yurt dışında yükseköğretim yapmak isteyen gençlerin ilgi gösterdiği ülkelerden biri de Çin. Doğu'nun ekonomik yönden yükselen yıldızı şimdi eğitimin de yıldızı olmaya aday.
Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin'e 2011 yılında eğitim amacıyla 194 ülke ve bölgeden 290 bin 611 yabancı öğrenci geldi. Çin hükümetinin burslu olarak ülkesine kabul ettiği öğrenci sayısı da 25 bin 687.
Çin'e gelen yabancı öğrencilerin yüzde 64.21'lik kısmını Asyalılar oluşturuyor. Güney Kore Çin'e en fazla yabancı öğrenci gönderen ülke. ABD ikinci, Japonya üçüncü sırada. Avrupalı ülkeler arasında Çin'e eğitim için gelen öğrenciler arasında Ruslar, Fransız ve Almanlar ise ilk üçü oluşturuyor.
Çin'deki üniversiteler bu yakın ilgiyi hakkediyor görünüyor. Yüksek öğrenim alanında etkili değerlendirme otoritelerinden Çin Şanghay'daki Jiaotong Üniversitesi'nin "Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi" 2011 yılı listesinde, Çin'in Tayvan ve Hongkong bölgeleri de dahil olmak üzere toplam 35 üniversitesi bulunuyor.
Tabii Çin'de eğitime artan ilginin arkasında son yılların en gözde dillerinden Çince'nin de etkisi az değil. Ticaret hacmi sürekli büyüyen Çin'in ekonomik çevrelerde etkisinin artması nedeniyle Çinceyi bilmek, öğrencilerin kariyer planlamasında önemli bir nokta haline geliyor. Çin'de eğitimin Avrupa ve ABD ülkelerine göre daha ucuz olması, tabi Çin'i daha da cazip hale getiren nedenler arasında.
Çin hükümeti 2020 yılında yabancı öğrenci sayısını 300 binden 500 bine çıkartmayı hedefliyor. Bu kapsamda yabancı öğrenci burslarında da artış yapılacak.
Yapılan açıklamaya göre 2012-2013 öğrenim yılı için burs bütçesi en az 1 buçuk milyar yuan (238 milyon dolar) olacak. Tam veya kısmi olarak verilen bu burslardan yararlanmak isteyen adaylar Çin Burs Kurulu (http://en.csc.edu.cn/) internet sitesinde veya kendi ülkelerinin Çin büyükelçiliği veya konsolosluğuna başvuruda bulunabilir.
ÇOCUK EĞİTİMİNDE "KAPLAN ANNE Mİ, KEDİ BABA MI" OLUNMALI
Eğitimin belki de en önemli başlıklarından biri çocuk eğitimi. Son günlerde internette bu konuda yayılan iki hikaye var. İlk hikayede ABD'de Yale Üniversitesi'nde profesör olan Çinli bir anne, eğitim konusunda iki kızına da çok katı davranıyor. Bütün derslerden "A" alma, televizyon seyretmeme gibi kurallar koyuyor. 17 yaşındaki büyük kız Harvard Üniversitesi'ni kazanıyor. ABD'de büyük ilgi gören, Türkiye'de de satılan "Kaplan Annenin Savaş Marşı" isimli kitabı yazan bu Çinli anne "kaplan anne" olarak adlandırılıyor. İkinci hikaye Çinli bir babayla ilgili. Bu baba kızını özgür bırakıyor, ders çalış baskısında bulunmuyor. Kızı dans kursuna gidiyor, konserleri kaçırmıyor. Bu kız da Harvard Üniversitesi'ni kazanıyor. Baba da kızını çok yumuşak şekilde eğittiği için "kedi baba" olarak adlandırılıyor.
"Çocuk eğitiminde 'Kaplan anne' mi, 'Kedi baba' mı olmak gerek?" Çin Uluslararası Radyosu'na konuşan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan bu soruya şu yanıtı verdi:
"Ne 'kaplan anne' olalım ne 'kedi baba' olalım diye düşünüyorum. Çocuğun eğitiminde çocuğun kapasitesi ve çocuğun karakteri nazar-ı dikkate alınarak, nasıl bir tavır sergileneceğini, her babanın her annenin ayrı ayrı düşünmesi gerektiğini zannediyorum. Bazı çocuklar vardır: Onlara yumuşak davranılması gerekir. Onlara iltifat ettikçe, onları övdükçe, sırtlarını sıvazladıkça onların daha çok çalıştıklarını görüyoruz. Bazı çocuklar vardır: Karakterleri icabı. Kendilerini serbest bıraktığınızda, derslerini ihmal ederler. Dolayısıyla eğitimde önemli olan çocuk merkezli, öğrenci merkezli olduğu için öğrencinin karakterlerinin ve yaşam tarzlarının iyi tahlil edilmesi gerekir. Bu tahlil, sadece anne baba tarafından yapılmamalıdır, aynı zamanda öğretmen ve okul idaresi tarafından yapılmalıdır. Çocukların kabiliyetinin tespit edilmesi ve yönlendirilmesi ve kabiliyetine göre eğitime tabi tutulması iyi olur."
Anne babalara çocuk eğitimi konusunda tavsiyede bulunan Ayhan, kendisinin nasıl bir olduğu yönündeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Ben mümkün olduğu kadarıyla yumuşak davranmaya çalışıyorum. Ama gerektiği zaman otoriter olmasını biliyorum. Eğer bu eğitim hayatını yüz olarak değerlendirirseniz 80'inde, 90'ında hep onları teşvik ediyorum. Onun haricinde, kimi zaman vazifelerini ihmal ettiklerinde de "kaplan anne" gibi davranıyorum."
Sayın Ayhan, "ne kaplan anne ne de kaplan baba olunmalı" diyor. Her şeyin ortasını bulmak, sanırız her zaman en doğru yöntem oluyor.