CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
[Beijing'de Zaman] İpek Yolu Çin-Türk yoludur!
  2009-07-29 21:06:54  cri
    İpek Yolu'na neden bu isim verilmiş? Bu yolda sadece ipek mi taşınıyordu?

    Aslında bu yolun adı "Çin-Türk Yolu" olmalıydı. Çünkü yolun iki ucunda da Türklerin ataları boy göstermiş ve yol tarih boyunca Çinliler ile Türkleri birbirine bağlamış. İpek Yolu'nun tarihine Batı'dan bakılınca bu görülmüyor, ama Doğu'dan bakınca belirgin olarak ortaya çıkıyor.

    İPEK YOLU İSMİNİ BATILILAR TAKTI

    En başta isim, bir terim olarak yanıltıcı. Çünkü Çin, Orta Asya, Ortadoğu ve Avrupa'yı birbirine bağlayan bu kervan yolu, tek bir güzergâhtan oluşmadığı gibi, burada sadece ipek de taşınmıyordu.

    Yol, kullanıldığı dönemde ne Çinliler, ne güzergâhı boyunca yeralan halklar, ne de öteki ucundaki insanlar tarafından İpek Yolu olarak anıldı. Bu isim 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmış. İlk kez Alman bilgin Baron Ferdinand von Richtofen tarafından kullanılır kullanılmaz da hemen tutunmuş.

    Peki, İpek Yolu nasıl açılmış? Aslında bir süredir bunu anlatmaya niyetlenmiştim. Bu belki ansiklopedik bir bilgi gibi gelebilir. Ama ansiklopedik kaynakların çoğunda İpek Yolu'nun tarihi Batı'dan bakılarak anlatılıyor. Daha önce de sözünü ettiğim gibi, Peter Hopkirk'in "İpek Yolu'nda Yabancı Şeytanlar" adlı kitabında bu tarih Doğu'dan bakılarak anlatılıyor. Ben de onun kitabından ve kimi başka kaynaklardan yararlanarak İpek Yolu'nu Çin tarihinin içinden bakışla anlatmak ve Türkler ile Çinliler arasındaki ilişkiye bu tarihsel bağlamda dikkat çekmek istiyorum.

    DOĞU HUNLARI

    İsa'nın doğumundan bir yüzyıl önce, Zhang Qian adlı genç bir Çinli, gizli bir görevle o zamanlar uzak ve meçhul olan batı bölgelerine doğru yola çıkmış. Her ne kadar başlangıçtaki amacına ulaşamamış olsa da, Zhang'ın yolculuğu tarihteki en önemli seyahatlerden biri olmuş. Çünkü Çin'in Avrupa'nın varlığını keşfetmesini ve İpek Yolu'nun doğuşunu sağlamış.

    Öykü şöyle başlıyor:

    Çin tarihinde ülke topraklarını batıya doğru genişleten bir hükümdar olarak tanınan Han İmparatoru Wu Di, ya da resmi adıyla "Göğün Oğlu", ele geçirilen Hun esirlerin sorgulanmasıyla elde edilen bilgilerden, Hunların bir süre önce Yüeçi adıyla bilinen başka bir Orta Asya Türk kavmini yenilgiye uğrattıklarını, liderlerinin kafatasından içki kâsesi yaptıklarını ve halkını batıya, Taklamakan çölünün ötesine göç etmeye zorladıklarını öğrenmiş. Yüeçiler intikam almak için, uygun bir fırsat çıkmasını bekliyor ve kendileriyle birlikte savaşacak müttefik arıyormuş. Wu Di, hemen Yüeçiler'le temas kurmaya karar vermiş. Böylece Hunlar'a aynı anda hem önden hem arkadan saldırı başlatma imkânı bulacağını düşünmüş.

    ZHANG'IN TEHLİKELİ SERÜVENİ

    Bu teması sağlayacak bir gönüllüye ihtiyaç varmış. Görev tehlikeliymiş, çünkü Çin'den Yüeçiler'e gidecek elçinin Hun topraklarından geçmesi gerekiyormuş. Saray görevlilerinden biri olan Zhang Qian gönüllü olmuş. MÖ 138 yılında 100 kişiden oluşan bir heyet eşliğinde kervanla yola çıkmış. Bugün Gansu eyaletinin bulunduğu topraklarda Hun saldırısına uğramışlar. Sağ kalanlar esir alınmış. Ama Zhang Qian'e iyi davranılmış. Hatta bir eş verilerek evlendirilmiş. Zamanla Zhang'a ve heyetten geri kalanlara daha fazla hareket serbestliği tanınmış ve onlar da uygun bir anını kollayıp kaçarak görev yolculuklarına devam etmişler.

    Sonunda Yüeçiler'in topraklarına gelmişler. Ne var ki, Yüeçiler'in Hunlar'a yenilmelerinin üzerinden yıllar geçmiş ve artık zenginleşerek yerleşik bir hayata geçtikleri için intikam konusundaki bütün hırslarını kaybetmişler. Zhang, Yüeçilerin yanında bir yıl kalarak onlar ve Orta Asya'daki öteki halklar hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamış. Geri dönüş yolculuğunda Hun topraklarından geçerken gene esir alınmış. Nihayet, 13 yıllık bir ayrılıktan sonra, yanında yola çıkan heyetten geriye kalan tek bir kişiyle birlikte yurduna dönebilmiş.

    BÜYÜK SEYYAH, KAŞİF VE DİPLOMAT

    Çoktan ölmüş olduğu sanıldığı için dönüşü sarayda şaşkınlık yaratmış. Derhal imparatorun huzuruna çıkmış. İmparator yıllar önce gönderdiği elçiden daha önce hiç duymadığı Fergana, Semerkand, Buhara ve Belh gibi diyarları öğrenmiş. Çinliler Persler ülkesi, yani İran diye bir yerin varlığını da ilk kez ondan duymuş. Yine Li Jien diye bir ülke olduğunu da Zhang'dan haber almışlar. Günümüz bilim adamları, Li Jien'in Roma olduğunun hemen hemen kesinleştiği kanısında.

    Elçisinin getirdiği değerli bilgilerden son derece memnun olan İmparator Wu Di, ona "Büyük Seyyah" unvanı vermiş. Zhang Qian'e bugün bile Çin'de "büyük seyyah ve diplomat" olarak saygı duyuluyor. O çağın dünyasının Doğu'daki ve Batı'daki büyük güçleri olan Çin ile Roma arasındaki yolun ilk kez onun yolculuklarıyla keşfedildiği kabul ediliyor.

    YOLUN BAŞLANGICI: CHANGAN

    Çin'de M.Ö. 206-M.S. 220 tarihleri arasında hüküm sürmüş olan Han hanedanına mensup imparatorlar, ülke sınırlarını batıya doğru genişlettikçe Hunlarla ve Tibetlilerle karşılaşmışlar. Ülke dışına mal taşıyan kervanlar bunların saldırılarına uğrar olmuş. Yeni açılan yollarda ticari nakliyatın güvenliğini sağlamak bir zorunluluk olmuş. Bunun için de Çinliler yol boyunca garnizonlar bulundurmak ve gözetim kuleleri inşa etmek zorunda kalmışlar. Bu ihtiyacın dayatmasıyla da Çin Seddi'nin batıya uzanan bir kolunu inşa etmişler.

    Ticaret güzergâhı, başkent Changan'da başlıyormuş. Bugün Yeraltı Heykeller Ordusu ile ünlü olan bu kent, Xian adıyla tanınıyor. Kuzeybatı istikametinde devam eden yol, Gansu koridorunu geçerek Gobi çölündeki Tunhuang vahasına ulaşıyor. Oradan da ünlü Yeşim Kapısı, ya da Çince adıyla Yumenguan'a gelince ikiye ayrılıyor. Yollardan biri Taklamakan çölünün kuzeyinden, öteki de güneyinden geçen güzergâhı izliyor.

    TAKLAMAKAN'IN KUZEYİ VE GÜNEYİ

    Kuzey yolu çöle girerek 3 hafta ilerledikten sonra Tanrı Dağları, ya da diğer adıyla Tiyenşan dağlarının eteklerine ulaşıp Taklamakan'ın kuzey kıyısı boyunca serpiştirilmiş vahaları izleyerek Turfan, Karaşehir, Kuça, Aksu, Tumçuk ve Kaşgar'dan geçiyor.

    Güney yolu ise, çölün güney kıyısı ile Tibet'in kuzeyi arasındaki bölgeden ilerleyip yine vahaları izleyerek Miran, Endere, Niya ve Keriya'yı geçtikten sonra Hotan'a ulaşıyor, buradan da Kaşgar'a gidiyor. Yani kuzey ve güney yolları Kaşgar'da birleşmiş oluyor.

    "DÜNYANIN DAMI"NDAN AKDENİZE VE BOMBAY'A

    Kaşgar'dan Batı'ya devam eden yol, "Dünyanın Damı" olarak bilinen yüksek Pamir yaylasından geçen tehlikeli güzergâh boyunca ilerleyerek bugünkü Çin topraklarının dışına çıkıyor. Yol, şimdi Özbekistan sınırları içinde kalan Hokand, Semerkand ve Buhara ile Türkmenistan'da bulunan Merv üzerinden Fars topraklarına ulaşıyor. Buradan da Irak yolunu izleyerek, Suriye üzerinden geçip Akdeniz'e çıkıyor. Devamı ise Akdeniz'den ya da Anadolu üzerinden Avrupa'ya geçiyor.

    Bir başka kol da Taklamakan'ın güneyinden geçen güzergâhtan ayrılıp Afganistan'ın kuzeyindeki Belh kentine yöneliyor. Bu yol daha sonra gene Merv'de güney yolunun geri kalanıyla birleşiyor. Güney yolundan Taklamakan'ın Batı ucundaki Yarkent'te ayrılan başka bir kol da tehlikeli Karakurum geçidinin bulunduğu yüksek bölgelere tırmanarak Hindistan'a yöneliyor ve Keşmir vadisindeki Srinagar kentine gidiyor. Buradan da deniz ticaretine açılan Bombay kentine uzanıyor.

    Çinliler tarafından "Orta Yol" olarak bilinen bir başka kol daha var. Yol, Yeşim Kapısı'nı geçtikten sonra, Lop Nor gölünün kuzey kıyılarından ilerleyip önemli bir vahada kurulmuş olan Loulan kasabasını geride bırakıyor ve kuzeydeki ana güzergâhla birleşiyor.

    KARLI DAĞLARIN SULARIYLA BESLENEN VAHALAR

    Hem ticaret yolunun varlığı, hem de bu yolda sehahat edenlerin hayatta kalması, kenarlarında stratejik olarak konumlanmış vahalara bağımlıydı. Birbirinden birkaç günlük yürüyüş mesafesiyle ayrılan bu vahalarda kurulu kasaba ve kentler Taklamakan'ın kuzey ve güney kıyılarını çevreliyordu. Bu vahalar da kendi varlıklarını, büyük çölü bir at nalı gibi çevreleyen yüksek dağlardaki buzların ve karların erimesiyle beslenen nehirlere borçluydu. İpek Yolu'nda ticaret geliştikçe bu kentler sadece kervanlara lojistik destek sağlayan birer dinlenme istasyonu olmaktan çıkıp, kendileri de birer ticari merkez haline geldi. Daha büyük ve daha verimli vahalar zamanla çevrelerindeki topraklar üzerinde de egemenlik kurdular ve feodal beylikler ya da hanlıklar haline geldiler.

    YA VERGİ, YA YAĞMA

    Buraların gelişmesi, İpek Yolu'ndan elde edilen kâra göz diken Hunlar için, onları giderek daha da çekici hedefler haline getirdi. Bu yol üzerinden yapılan ticaret Han hanedanının yönetimindeki Çin'e büyük miktarlarda gelir sağladığından, Çin ile bu ekonomik arteri tehdit edenler arasında bitmek bilmeyen çekişmeler başladı. Çin zaman zaman yol üzerindeki denetimini kaybetti. Yolun belirli kesimleri ya Çinlilerce barbar sayılan kavimlerin ya da bağımsız feodal beylerin denetimine girdi. Yolu denetim altında tutan güç de iki seçenek sunuyordu: Ya malların emniyetli bir şekilde geçmesine izin vermesi için bir gümrük vergisi ödenecek, ya da mallar yağmalanacaktı. Çin yöneticileri yolun denetimini ya askeri harekatlarla ya da barış anlaşmalarıyla yeniden sağlıyor, ama bir süre sonra tekrar kaybediyordu. İpek Yolu kesinlikle Çin denetiminde bulunduğu zamanlarda bile, kervanlar silahlı koruyucular olmadan yola çıkmıyordu.

    Bütün bunlar seyahati masraflı hale getiriyordu, ama yine de getirdiği yararlar dolayısıyla kervan yolu gelişmeye devam etti.

    HER İKİ UCUNDA DA TÜRKLER

    Türk soylu Hunlar, Çin içlerine yaptıkları akınlarla İpek Yolu'nun açılmasını sağlayan seyahatlerin başlamasına neden oldular. Bu Hunlar sonunda Avrupa'ya da çıkıp Roma kapılarına dayanacaktı. Yani İpek Yolu'nun her iki ucunda da Hunlar boy gösterdi. Tarihin cilvelerinden biri olarak İpek Yolu, Hunlar'ın iki tarihsel ve coğrafi mekânını da birbirine bağlayan bir yol oldu.

    TİCARET YOLLARI ÜZERİNDEKİ TÜRK DEVLETLERİ

    Ama Türk soylu kavimlerin rolü, sadece savaşçı olarak bu yolların açılmasına vesile olmaktan ibaret kalmadı. Zamanla, örgütlenme becerileriyle kurdukları ordular ve devletlerle ticaret yollarını denetimleri altına aldılar ve bu yolların güvenliğini sağladıkça yerleşip kökleştiler. Türkçe'nin çeşitli lehçeleri de bu yol üzerinde yayılarak gelişti.

    Türkler ile Çinliler'in ilişkisi sadece tarihin derinliklerinde birlikte yaşadıkları dönemden kalma bir anı değil. Bugün Asya'nın en doğusunda bulunan Çinliler ile Asya'nın en batısında bulunan Türkler arasındaki ilişki aslında tarih boyunca hiç kopmadı. Artık İpek Yolu olarak anılan 9 bin kilometrelik güzergâh, bütün tarih boyunca bizi birbirimize bağladı.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China