Anonim internet ansiklopedisi Wikipedia'ya bakılırsa, bazı tarihçiler, Babalar Günü'nün Antik Roma'da bile kutlandığını "belirtiyormuş"!
Herhangi bir kaynak verilmediği için iddianın ciddiyet derecesini belirleme imkânımız bulunmuyor. Antik Roma'da herhangi bir Babalar Günü kutlanmışsa bile, kutlayanlar arasında en azından Brutus'ün bulunmadığını biliyoruz. Buradan yola çıkarak, Roma Babalar Günü ile bugünkü Küresel Babalar Günü arasındaki yakınlığın, Antik Olimpiyatlar ile çağdaş Olimpiyat Oyunları arasındaki akrabalık derecesi kadar olduğunu belli bir ihtiyat payını koruyarak ileri sürebiliriz.
BABALIĞIN TEORİSİ
Babalar Günü'nün Antik Roma'daki kökenine ilişkin belirsizliğin aydınlatılması gibi çetin bir meseleyi tarihçilik mesleğinin erbaplarına bırakalım. Ama tarihte baba-evlât ilişkilerinin teorisini en erken yapan Konfüçyüs'ü yetiştirmiş Antik Çin'de bile kutlanmadığını hiçbir kaynağa bakmadan rahatça söyleyebiliriz. Çünkü çevremize avare gözlerle bakarak yaptığımız üstünkörü gözlemler dahi, Babalar Günü'nün bu ülkede henüz yeni yeni yaygınlaşmaya başladığını göstermeye yeterli. O gözlemlerin neler olduğu sorulacak olursa, pek özgün veriler sağlanabileceğini sanmıyorum. Çünkü dünyanın neresinde benzer gözlemler yapılsa, orada da aynı sonuçlara ulaşılabilir. Örneğin, Avustralya'da da çevreye bakılacak olursa, Babalar Günü'nün Antik Avustralya'da, hele hele Avustralya aborijinlerini arasında hiçbir zaman kutlanmadığı, nevzuhur bir icat olduğu hemen saptanabilir. Peru'da yapılacak gözlemler de benzer sonuçlar verecek, İnkalar arasında çocukların babalarına yılda bir kez, yine babanın verdiği parayla annesi tarafından seçilmiş bir armağanı verme gibi bir âdet olmadığı derhal anlaşılacaktır. Dahası, bu bulguya dayanarak şu da söylenebilir: Antik ve pek o kadar antik olmayan çağlarda dünyanın her hangi bir yerinde Anneler Günü, Sevgililer Günü, Doğum Günü, Evlilik Günü, Tanışma Günü, Bekârlar Günü ve saire günlerin de olmadığını anlamak için çok kapsamlı araştırmalar yapmaya gerek yoktur.
MENŞEİ BERMUTAD AMERİKA
Bu özel gün tahsis etme icadının, böylesi şeylerin çoğunda olduğu gibi, yine ABD'den kaynaklandığı konusunda internet tarihçileri arasında bile herhangi bir ihtilâf bulunmuyor. Zira hemen hemen her kaynağın aynı rivayette hemfikir olduğu görülüyor. Batı Virginia'da yaşayan John Dowdy, annesi öldükten sonra onun yokluğunu aratmayıp hayatını çocuklarına adayan babasına özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya atmış. Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanmış. Daha sonra diğer eyaletlere yayılmış. Ancak Babalar Günü resmi olarak 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge'in desteğiyle kutlanmış. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl Haziran ayının üçüncü pazarının Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayınlamış.
PİYASADA HAREKET, HESAPTA BEREKET
Koskoca Amerikan başkanı böyle ferman gibi bildiri yayınlar da, bütün dünyada hayırlı evlatlar durur mu? Hele iş güç sahibi olup, babalarından hayır duası alıp işlerine bereket getirmek isteyenler... Tabii ki, Johnson'un bildirisine adeta dini bir vecibeyi yerine getirircesine imanla sarılıp önce ülkenin, sonra kıtanın, ardından da bütün dünyanın her yerine yayılması için canla başla çalıştılar.
Piyasaya hareket gelmesinden dolayı bereket gören babalar hariç tutulacak olursa, babaların önce bu işten pek memnun olmadıkları tahmin edilebilir. Çünkü kutlamaya eşlik eden hediyeler için gene onların cüzdanına başvuruluyordu. Ama temkinli mırın kırın etme girişimleri de, Anneler Günü'nün keyfini çıkarıp eşinin böyle bir saadetten mahrum kalmasına gönlü razı olmayan fedakâr anneler tarafından boşa çıkarıldı. Her zaman olduğu gibi, babalara boyun büküp durumu kabullenmekten başka çare kalmadı. Böylece hepimizin nur topu gibi birer Babalar Günü oldu.
ÇİN NEDEN KUSUR KALSIN?
Haliyle Babalar Günü Çin'e de gelmiş oldu. Çin gibi 5 bin yıllık kesintisiz bir tarihe ve son derece zengin özgün bir kültüre sahip olmakla haklı olarak övünen bir ülkede, böyle nevzuhur âdetlerin kutlanmasını eleştirdiğim sanılmamalı. Her yerde yapılan bir şey neden Çin'de de yapılmasın? Noel kutlanıyorsa, milâdi Yılbaşı kutlanıyorsa, Sevgililer Günü kutlanıyorsa, Anneler Günü kutlanıyorsa, tabii Babalar Günü de kutlanacak! Dünyanın başka yerlerindeki babalara lâyık görülen uygulamaları, Çinli babalar hak etmiyor mu? Kimileri buradaki "lâyık görülen" ifadesinin "reva görülen" deyişiyle, "hak etmek" deyiminin de "müstahak" sözüyle değiştirilmesi gerektiğini iddia edebilir. Bu gibi münafıklara kulak asmadan haklının hakkını teslim edelim.
ANCA BERABER, KANCA BERABER
Küreselleşme olgusunun karşı konulmaz bir dalga olarak her ülkenin kıyılarına getirip bıraktığı bu yeni âdetleri eleştirenlere şu soru yöneltilebilir:
Batılı ülkeler yüz yılı aşkın bir süredir atmosferi kirleten otomobiller kullanıyor. Şimdi küresel ısınma ve başka çevre felaketleri kapıyı çalınca, "Aman, ya Çinliler de bizim kadar özel otomobil kullanmaya kalkarsa ne yaparız?" demeye başladılar. Onlar kendi alışkanlıklarını değiştirmesin, ama Çinlilere gelince, onlar zinhar özel otomobil sahibi olmasın! "Gelin hep birlikte terk edelim bu tür ulaşım biçimini" derseniz burun kıvırır, kem küm ederler.
Yeni icat âdetlerin Çin gibi ülkelerde benimsenmesine itiraz edenlere de aynı mantıkla karşı çıkılamaz mı? Madem öyle, onlar da bıraksın bu adetleri!
Ya da eğer Babalar Günü'nden kurtulmak istiyorlarsa, öncülüğü neden Çinli babaların yapmasını istiyorlar?
Bu iş çocuklarla ve eşle belli bir çatışma riski içerdiği için, kendileri yapmaya cesaret edemeyenler, Çinli babaları öne sürüyorlar. Fillerinden şikâyet etmek için gidenlerin Nasrettin Hoca'yı Timur karşısında yalnız bırakmalarından ne farkı var bunun?
BABALARA KIYMAYIN EFENDİLER!
Her baba, aynı zamanda bir annenin evlâdıdır. Evlâtlara merhamet etmek lazım.
Babalar Günü'nde, Beijing'in Xidan semtindeki dükkânlarda karısı ve oğlunun kendisine hediye etmek için gene kendi parasıyla alacakları gömleklerin, pantolonların, ayakkabıların peşinden mağaza mağaza sürüklenen genç bir Çinli babanın duygularını, evrensel bir duygudaşlıkla bütün dünya babaları hiçbir kültürel engelle karşılaşmaksızın derhâl anlayacaktır. Karısının ve oğlunun elinden bir an için kurtulup biraz soluklanmak üzere bir banka oturduğunda hissedeceği ferahlık duygusu da hiçbir babanın yüreğine yabancı gelmeyecektir. Henüz 30'lu yaşlarını idrak eden bu genç baba, üstelik fotoğraf makinesi, video, bilgisayar ve CD satan mağazalara girmeye de zorlanmıştır. O gün, "Belki karım gözlerimden anlar" diye umarak gönlünden geçirdiği tek armağan, kara su inmiş ayaklara masaj yapacak bir cihaz olmuştur.
UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL!
Xidan'daki ve başka alışveriş merkezlerindeki bütün plazalar günlerdir Babalar Günü'nün geleceğini kafamıza çakıyordu zaten. Dolayısıyla hiç kimseye unutma şansı tanınmadı.
Ama babası büyük kentlerde değil de, kırsal kesimde uzak bir köyde yaşayan dükkân sahiplerinden biri, kendi babasının o günün Babalar Günü olduğundan haberi olmayabileceğini itiraf etti.
Tüccar aklıyla herkese telkin ettiği şeyi acaba kendi uygulayıp babasına bir hediye göndermiş midir?
Evet, göndermiş, "küçük bir hediye" göndermiş.
"Ne kadar küçük" olduğunu ise gülerek geçiştiriyor.
Son yıllarda Çin'de roket hızıyla yükselen lokantacılık sektörü de Babalar Günü için özel çalışmalar yapmış. Babalar için özel menüler hazırlanıp duyurusu yapıldı. Bir restoran, üzerinde müşterilerinin babalarına duyduğu sevgiyi ifade edeceği sözlerin yazılabileceği kalp şeklinde pizzalar da yapıyormuş.
Kültür sektöründe çalışan daha hakikatli bir evlât ise babasına sağlık kontrol kartı hediye etmiş. Demek ki, özel sağlık kuruluşları Babalar Günü'nde "muayene hediyesi" gibi bir şey akıl etmiş. Bu hediyeleri alan babalar ne düşünmüştür acaba?
İnternet çağında doludizgin ilerlediğimize göre, oturduğu yerden kımıldamadan, çevrimiçi işlemlerle babacığını mutlu etmek isteyebilecek düşünceli evlatlar için konuyla ilgili siteler sayısız seçenek sundu. Babalar için daha ne yapılsın? Her türlü imkân el altında.
Ama…
ACI, AMA GERÇEK1
"Ama"sı şu ki, kimi babalar nankör olabiliyor!
Acı, ama gerçek!
Kendileri için yapılan bunca şeye rağmen, içlerinden "Benim istediğim bu değildi" diyenler çıkabiliyor.
Evlât kalbi, babasına dayanamaz. Tabii ki, babasına onu istemiyorsa neyi istediğini soracaktır.
"Hediyeyi beğenmediysen değiştirelim, ne istiyorsan onu alalım."
Bazı babalar aksi olur, kolay kolay memnun olmazlar. Ne istediklerini de söylemezler.
ZAMAN SOYUT BİR KAVRAM MIDIR?
Hele kimileri, falanca günde, filanca günde, feşmekân günde, festekiz günde alınacak bütün o hediyelerin, modern yaşamla gelen âdetlerin, olmazsa olmaz ihtiyaçların karşılanması için habire çalışmak, durmadan çalışmak, gittikçe daha çok çalışmak zorunda kaldıkça mutluluktan uçacaklarına, meğer içten içe tasalanırlarmış.
İşte bu babalar, ne istediklerini kimseye söyleyemediklerinden, içlerindeki sırrı Midas'ın berberi gibi kuyuya bağırcasına, dileklerini bir Çin internet sitesinin yaptığı soruşturmaya söylemişler. Meğer bu babaların özlemi hediye falan değil, çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebilmekmiş.
Cevap veren babaların yüzde 70'ine yakını çocuğunu her gün 30 dakika ile 2 saat arasında görebiliyormuş. Her 5 babadan biri ise yavrusunu sadece 30 dakika ya da daha az görebiliyormuş. Babaların hemen hemen hepsi, Babalar Günü'de hediye almak yerine, çocuğuyla daha fazla zaman geçirebilmeyi tercih ettiğini söylemiş.
DEMEDİYSE DE DEMİŞTİR!
Demek ki neymiş?
Bütün bir yıl boyunca esirgenen şey, bir günde verilemiyormuş.
Bunu da babalardan öğrendik.
Babalardan öğrenecek çok şeyimiz olduğunu kendimiz de baba olunca anlarız.
Acaba Konfüçyüs'ün böyle bir sözü var mıydı?
Yoksa bile, olmalıydı.
Hegel'e göre var olan şey, mantıken gereklidir. Bu söz, Aristo mantığından yararlanarak pekâlâ tersinden de okunabilir: Gerekli olan mantıken vardır. Demek ki, Konfüçyüs'ün böyle bir sözü vardır.
Baba-evlât ilişkisini anlamak için Konfüçyüs okumanın çok yararlı olabileceğini bu Babalar Günü'nde fark ettim.
Bir Beijing'de Zaman daha burada sona eriyor. Gelecek hafta yeni bir Beijing'de Zaman programında buluşmak üzere esen kalın.