İpek Yolu'ndaki antik Kuça kenti

2024-11-04 15:17:31


Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin güneyinde yer alan Aksu bölgesinin Kuça şehri 15 bin 200 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Kuça 14 kasaba, 223 idari köy ve 36 mahalleden oluşmakla beraber, toplam nüfusu 650 bini buluyor.

Kuça şehrinde pirinç, darı, buğday ve fasulye yetiştirilmekte; altın, bakır, çelik ve tebeşir tozu gibi zengin madenlere ev sahipliği yapmaktadır.

Tang Hanedanlığı’nın imparatoru Xianqing döneminin üçüncü yılında (MS 658), Anxi Komutanlığı buraya taşındı. Qing Hanedanlığı'nda imparator Qianlong yönetiminin yirmi üçüncü yılında (1758 yılı) Kuça ismi verildi ve Kuça İdari Amirliği kuruldu. 1902 yılına gelindiğinde Kuça doğrudan Xinjiang Valiliği’ne bağlı il olarak ilan edildi. 1913’te Kuça ilçe olarak belirlenirken, 2019 yılının aralık ayında Çin Devlet Konseyi’nin onayıyla, Kuça, ilçe düzeyinde şehir oldu.

Rustem Tarihi ve Kültürel Bölgesi, Kuça İlçesinin eski kentin Yanshuigou Vadisi’nin batı kesiminde yer alıyor.

21 Nisan 2015’te Restan Tarihi ve Kültürel Bölgesi, Çin’in 30 mahalleden oluşan ilk gruptaki tarihi ve kültürel bölgelere dahil edildi. Bölgede mükemmel tarihsel yapılar,  geleneksel cadde ve sokaklar, özerk bölge ve ilçe düzeyinde birer kültürel kalıntı koruma birimi ve koruma altındaki 30 bina bulunuyor. Restan, Uygurların geleneksel dans ve şarkıları, çiçekli takkeler ve ekmek tandırı gibi zengin maddi olmayan kültürel miraslara sahiptir.

Çok sayıda turist Kuça’yı ziyaret ettikten sonra kenti hiç unutamıyor. Bir turist izlenimlerini şöyle anlattı: “Son yıllarda Kuça şehrini çok kez ziyaret ettim, belki de bu antik şehir beni kendine çekiyor. On yıldan fazla bir süredir buraya gelmekten hiç vazgeçmedim. Özellikle antik şehirde ve Küsen antik sokaklarında yürürken, kendimi Han ve Tang hanedanları ile Ming ve Qing hanedanlarının tarihi kavşağında yürüyor gibi hissediyorum. Kuça Nehri’nin doğu yakası, Han ve Tang hanedanlıklarının antik şehir sit alanı; batı yakası ise Ming ve Qing hanedanlıklarına ait binalarla ünlüdür. Nehir üzerindeki yaklaşık 100 yıllık geçmişe sahip olan bir taş köprü, tarihi şehri bugüne bağlıyor, sokakların iki kenarındaki atölyeler ve mağazalar, Kuça’nın iniş çıkışlarını ve değişimlerini anlatıyor ve şehrin tarihine tanık oluyor.”

Örneğin burada bulunan “Kapı Çarşısı” da çok sayıda atölyeye ev sahipliği yapıyor.

Kuça Şehri Rustem Caddesi Kapı Çarşısı, Ming ve Qing Hanedanlıkları’ndaki eski Kuça şehrinin yeridir. Geçmişte zanaatkârlar burada kapı ve pencere yapıp satmak için bir araya gelirlerdi. Bundan dolayı burası “Kapı Çarşısı” olarak adlandırılmıştır.

“Kapı Çarşısı”na girerken, kavak ağacı kök oyma çalışma atölyesi, folk dokuma becerileri atölyesi, eski eşyalar sergi salonu, boyalı kabak atölyesi, marangoz atölyesi, demirci dükkanı gibi.... kente özgün somut olmayan kültürel miraslar atölyelerinin yan yana yer aldığı görülür.

Kuça Şehri Rustem Mahallesi yönetiminden yetkili Bao Guohai atölyelerle ilgili şu bilgileri verdi: “Mahalle yönetimi atölyeleri yerel el sanatçılarına ücretsiz temin ediyor. Bu, tarihi ve kültürel şehrin gelişimini ve kültür ve turizm sektörlerinin entegrasyonunu teşvik etmek için uyguladığımız bir mikro yenilemedir.”

Musluk şeklinde bir portmanto, şakayık çiçekleri deseniyle oyulmuş bir süs eşyası ve turna desenli bir aptava ve sergi salonundaki diğer eşyaların hepsi Kuçalı Micit Emin tarafından Kuça, Şayar, Bay, Toksu gibi bölgelerdeki sakinlerin evlerinden toplanıp getirtilmiştir. Micit Emin: “Tahılların depolandığı bu ambara süs olarak asılan ve kırmızı iplikle elle dokunan süs eşyası ve gamalı haç desenlerinin tümü Merkezi Ovalar kültüründen kaynaklanıyor ve bu kapılar, pencereler ve kirişler üzerindeki oymalar ve resimler de Merkezi Ovalar’nın mimari tarzındadır.” dedi.

Uygur dal dokumacılığı, ulusal somut olmayan kültürel miras listesinin ikinci grubuna dahil edildi. Flok dokuma atölyesinde dallardan dokunan her türlü sepet, şapka bulunmaktadır. Söğüt dallarından yapılmış bir şapkayı beğenen bir turist Fang Xinru şapkayı hiç bırakmak istemedi ve biraz pazarlık yaptıktan sonra ödemeyi yaptı ve şapkayı başına taktı.

Bir dokuma atölyesi sorumlusu Kurban Yasin şunları söyledi: “El sanatçıları günlük kullanım eşyalarını dokumak için doğal rengi koruma özelliğine sahip olan karaağaç, kızıl söğüt, kavak, dut ağacı, söğüt ağacı dallarını tercih ederler, günümüzde el sanat dokumacılığı becerisi yöre halkının gelirini artırma yollarından biri haline geldi, dolayısıyla söğüt dalında günlük yaşam eşyaları dokuma kooperatifi kurdum ve bu sayede 30’dan fazla kişiye istihdam olanağı sağladım.”

“Kapı Çarşısı”ndaki kavak ağacı kök oyma atölyesi, Kuça şehrinin Uzun kasabasından Tursun Mecit tarafından kuruldu. 81 yaşındaki Mecit, ahşap oymacılığı ve kök oymacılığı ustasıdır ve 40’tan fazla ulusal yetkili patent çalışmasına sahiptir. Atölyedeki ejder, deve ve çita figürlerini içeren eserler kavak ağacından yapılmış, harika ve canlı gibi gözüküyorlar. Duvardaki resimler de esas olarak hayvan derilerinden, beyaz kumaştan ve siyah kadifeden yapılmıştır.

Rustem Caddesi’nde halihazırda Küsen Kültürel Keşif Yolu, “Kapı Çarşısı” ve Çiçekli Takke Sokağı gibi turistik merkezler bulunurken, buralardaki dükkanların sayısı 300’ü aştı ve 2 binden fazla kişiye istihdam olanağı sağlandı.