Orta Doğu'daki durumun kötüleşmesinde ABD’nin etkisi
(Zhi Wuyan/CMG)
7 Ekim, Filistin ve İsrail arasındaki çatışmaların 1. yıl dönümü. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, İsrail’in saldırıları nedeniyle son 1 yılda yaklaşık 41 bin Filistinli hayatını kaybetti, bunların yüzde 50’sini çocuklar ve kadınlar oluşturdu. Bu, 50 Gazzeli’den 1’inin çatışmalarda öldüğü anlamına geliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, 6 Ekim’de video konferans yöntemiyle yaptığı açıklamada, “1 yıl geçti, Orta Doğu’daki acıları sona erdirme zamanı geldi!” dedi. Ancak, şu an Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalar hala devam ediyor ve bu çatışmalar başka ülkelere yayılıyor. İsrail yönetimi, şu anda Hamas, Hizbullah, Husi ve İran da dahil olmak üzere 7 cephede savaştıklarını iddia etti. Özellikle İran, birkaç gün önce yüzlerce füze ile İsrail’e misilleme saldırısı gerçekleştirdi. İsrail ise İran’a sert bir karşılık vermeye hazır olduklarını ifade etti. Dünya, savaşın büyümesinden kaygılanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 5 Ekim’de basına verdiği demeçte, Gazze’deki gerginliğin azaltılması için İsrail’e silah desteğinin kesilmesi gerektiğini belirtti. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların başlamasından bu yana Macron, İsrail’e yönelik askeri yardımı kesme çağrısında bulunan ilk Batılı lider haline geldi. Macron’un iddiasına büyük tepki gösteren İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Macron’un açıklamasını "utanç verici" olarak nitelendirdi.
Tabii ki, uzun yıllardır süren tarihi ve dini unsurlar Orta Doğu’daki çatışmalara neden olan temel etkenlerdir. Ancak, ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardımlar da bölgedeki durumun kötüleşmesinde önemli bir rol oynamaktadır. ABD’nin ileri teknoloji silahlarıyla donatılan İsrail ordusu, bölgede büyük bir askeri üstünlük kurmuş durumda.
Analiste göre, Gazze’deki çatışmaların başlamasından bu yana, ABD sadece İsrail’e silah desteği sağlamakla kalmadı, aynı zamanda stratejik koordinasyon içinde çalıştı. Beyaz Saray’ın daha önce yaptığı birçok açıklamada İsrail ordusunun operasyonlarından haberdar olmadığını ifade etmesine rağmen, ABD ile İsrail arasındaki stratejik işbirliğinin güçlendiği inkar edilemez bir gerçektir.
İki ülkenin siyaset, ekonomi, güvenlik ve jeopolitik alanlarında ortak çıkarlara sahip olması nedeniyle ABD, her zaman İsrail’e koşulsuz destek vermiştir. İlk olarak, İsrail, ABD’nin siyaset, ekonomi ve medya gibi alanlarındaki büyük etkisi sayesinde Beyaz Saray’ın dış politikalarını etkilemektedir. İkinci olarak, İsrail, ABD’nin Orta Doğu’daki temsilcisi olarak petrol çıkarlarını ve küresel tedarik zincirini korumaktadır. Ayrıca, ABD’deki askeri-sanayi kompleksi her yıl İsrail ile milyarlarca dolarlık sözleşmeler imzalamaktadır. Son 1 yılda, ABD İsrail’e toplamda 17 milyar 900 milyon dolarlık silah desteği sağlamıştır. ABD yönetimi, bu kadar büyük çıkarları göz ardı edemez.
Orta Doğu’da barış için arabuluculuk yaptığını iddia eden ABD, aslında bölgedeki durumun kötüleşmesine büyük katkıda bulunuyor. Büyük çıkarlar ve para söz konusu olduğunda, bölgedeki sivillerin can güvenliği hiçe sayılıyor. Hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Parti, hangi parti iktidarda olursa olsun, İsrail’e askeri yardımı sürdürecektir. ABD’nin İsrail’e verdiği askeri destek, Orta Doğu’daki stratejik dengeyi bozmuş ve bu denge eksikliği, bölgenin kolayca savaşa sürüklenmesine yol açmıştır.