AB'nin Çin menşeli araçlara yönelik vergi kararı dikkat çekti
Yazar: Jian Junbo
Avrupa Birliği’nin Brüksel’deki genel merkezinde, Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik gümrük vergisiyle ilgili oylama sessiz sedasız sonuçlandı. Avrupa Komisyonu'nun teklifi, Avrupa Konseyi'nde kabul edildi. Uluslararası toplumda geniş yankı bulan karar, Çin-AB ilişkileri ve uluslararası ticaretin yapısı için potansiyel bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Oylamanın sonucu her ne kadar büyük önem taşısa da, nihai bir anlamı taşımıyor. Avrupa Birliği'nin anti-sübvansiyon soruşturma yasasına göre, Çin menşeli elektrikli araçlara dönük vergilendirmeler halen belirlenen prosedürlere tabi. Avrupa Konseyi'nin son oylamasının, karar verme sürecindeki önemli bir adım olmasına rağmen nihai vergilendirme kararının anahtarı Avrupa Komisyonu’nun elinde bulunuyor.
Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da mevcut oylamanın sonucunun değişmesinin teoride hâlâ mümkün olması. Avrupa Birliği'nin anti-sübvansiyon soruşturmasının yasal süresi 13 ay. Bu da nihai kararın 4 Kasım'a kadar verilmesi gerektiği anlamına geliyor. Diğer yandan, Çin ve AB hâlâ elektrikli araçların Avrupa'ya ihracatına yönelik taban fiyat üzerinde müzakere ediyor. Gümrük vergisi seviyelerinin nihai karardan önce yeniden ayarlanması, hatta vergilerin iptal edilmesi mümkün.
Kısa vadede, AB'nin yüksek gümrük vergisi politikası, Çin’in elektrikli araç ihracatına kesinlikle darbe vuracak. Avrupa pazarı, Çinli otomobil üreticileri için önemli bir yere sahip olduğundan, yüksek gümrük vergileri Çin’deki üreticilerin kârlarının azalmasına yol açabilir. Ancak uzun vadede bakıldığında, bu zorluk Çinli otomobil üreticilerinin inovasyon konusundaki iradesini güçlendirebilir ve onları küresel pazarlarda yeni büyüme noktaları bulmaya teşvik edebilir.
AB'nin bu adımının ardındaki motivasyonu derinliğine incelediğimizde, belli bir korumacı eğilim görmek zor değil. Avrupa Birliği, "Çin'in Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal ettiği" iddiasıyla savunma yapmasına rağmen, uyguladığı vergi seviyeleri ve soruşturmalarında başvurduğu dayanaklar birçok şüphe uyandırıyor. Dolayısıyla, AB'nin bu adımlarının daha çok kendi endüstrilerinin avantajlarını ve jeopolitik çıkarlarını koruma amaçlı olduğu söylenebilir.
Küresel ekonomik rekabetin giderek arttığı günümüzde, AB'nin Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik vergi politikası, AB'nin Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerinin işleyiş modeli hâline gelebilir. Gelecekte, AB Çin ürünlerine yönelik korumacı önlemleri daha kolay kurallarla uygulayabilir, böylece küresel değer zincirindeki yüksek konumunu koruyabilir.
Bu durum karşısında, Çin’in çok yönlü bir strateji benimseyeceği öngörülüyor. Öncelikle, AB'nin nihai kararından önce aktif müzakereler yürütülerek olumlu bir sonuç elde edilmesi için çalışılacaktır. İkinci olarak, AB’nin vergi politikasında ısrar etmesi durumunda, Çin de kendi çıkarlarını korumak için bunlara denk karşı önlemler düşünecektir.
Aynı zamanda Çin şirketlerinin ihracat fiyatlarını düşürmek, üçüncü pazarların sayısını artırmak ve yurt dışına doğrudan yatırım yapmak gibi çeşitli stratejileri içeren yaklaşımlar benimsemesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Çin ile AB arasındaki elektrikli araç gümrük vergisi anlaşmazlığı sadece iki taraf arasındaki bir ekonomik ve ticari ihtilaf değil; aynı zamanda, küresel ticaret yapısının geçirdiği evrimin bir özeti. Tüm tarafların ortak aklı ve çabaları ilişkilerin geleceğini şekillendirecek.