Çin ve dünyanın ortak kalkınma yolculuğu
Yazar: Chen Tingyao
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75. doğum günü yarın kutlanacak. Geçtiğimiz 75 yıl boyunca, Çin’in hızlı ekonomik büyümesindeki mucizeye, Çin ile dünya arasındaki karşılıklı yarara ve kazan-kazan anlayışına dayalı işbirliğine tanık olundu.
Çin, yoksulluktan çıkarak, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi, en büyük imalat ülkesi, mal ticaretinde en büyük ülke ve en büyük ikinci mal tüketicisi konumuna yükseldi. Bugün Çin, küresel ekonomik büyümenin başlıca motorlarından biri haline gelmiştir. 1979-2023 yılları arasında Çin ekonomisi, yıllık ortalama yüzde 8,9 oranında büyüme kaydederken, bu oran dünya ekonomisinin aynı dönemdeki yüzde 3'lük ortalama büyüme oranını önemli ölçüde geride bıraktı. Üstelik son on yılı aşkın süredir Çin’in dünya ekonomik büyümesine ortalama katkısı yüzde 30’u aştı. Çin’de ayrıca tarihsel olarak mutlak yoksulluk ortadan kaldırılırken kapsamlı bir orta halli refah toplumu oluşturuldu.
75 yıl boyunca dev değişimlere karşın Çin, neden dünya ile karşılıklı yarara ve kazan-kazan anlayışına dayalı işbirliğini sürdürdü? Çünkü Çin, kendisini daima insanlığın kalkınma trendinin bir parçası olarak görüp, dünya ile olumlu etkileşim kurarak ve ortak kalkınmayı teşvik edip, küresel yönetişim sisteminin daha adil ve makul bir yönde gelişmesini destekledi.
Çin, reform ve dışa açılma politikasıyla hem kendi gelişimini sağladı hem de bu gelişimle dünya genelinde refah ve istikrarı hızlandırdı, böylece küresel ekonominin başlıca dengeleyicisi ve güç kaynağı haline geldi. Bu süreçte, pazar, endüstri ve tedarik zincirleri, yenilik ve yatırım Çin’in sunduğu fırsatları değerlendirmek için önemli anahtar kelimeler haline geldi.
Pazar, en kıt kaynaklardan biridir. Çin’in süper büyük pazarı, giderek daha fazla yabancı işletmeyi Çin’de yatırım yapmaya ve iş kurmaya çekiyor. 2023 yılında Çin’de yeni kurulan yabancı sermayeli işletmelerin sayısı 53 bin 766’ı bularak yıllık bazda yüzde 39,7 oranında arttı. Ülkde fiilen kullanılan yabancı sermaye tutarı 1 trilyon 130 milyar yuana ulaşıp dünyada ikinci sırada yer aldı.
Endüstri ve tedarik zincirleri ise küresel ekonomik büyümenin önemli garantisidir. Çin’in küresel tedarik zincirindeki konumu günden güne yükseliyor. Çin, sürekli dünyaya zengin bir tedarik sağlıyor.
Şu an Çin, yeni nitelikli üretici güçleri geliştiriyor. Buna paralel olarak Çin’in yurtdışındaki yatırımları ise bölgedeki ekonomik büyümeyi teşvik ediyor. Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, Çin ile dünya arasındaki karşılıklı yarara ve kazan-kazan anlayışına dayalı işbirliğinin sürdürülmesi, küresel yönetişime derinlemesine katılım yoluyla açık bir dünya ekonomisinin teşvik edilmesinde kendisini gösteriyor.
Çin bu konuda daima aktif olmuştur: Kalkınma sorununun uluslararası gündemin merkezine alınmasını savunmaktan, Kuşak ve Yol inisiyatifi, Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ile Küresel Medeniyet İnisiyatifi’nin ileri sürülmesine kadar, gelişmekte olan ülkelerin çeşitli risk ve zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmaktan, bazı Batılı ülkelerin teknolojik abluka ve ayrışma girişimlerine karşı çıkmaya kadar, Çin öteden beri ortak istişare, ortak inşa ve paylaşım anlayışını savundu.
Çin’in kalkınması dünyadan, dünyanın kalkınması ise Çin’den ayrı düşünülemez. Bu basit ama güçlü gerçek, 75 yıllık tarih boyunca kanıtlanmış olup, gelecekte de kendini göstermeye devam edecektir.