ABD’nin siyasi kara elini spor alanından çekme zamanı geldi!
Yi Mu
Paris Olimpiyatları'nda Çin delegasyonu, yüzme yarışmalarında 12 madalya kazanarak hem stadyumdaki hem de dünya genelindeki izleyicilerden büyük alkış topladı. Ancak bu başarı, ABD'nin anti-doping kuruluşu (USADA) ve bazı ABD'li basın organlarının kötü niyetli iftiralarına maruz kalan Çinli sporcuların, kendilerini temize çıkarmak için diğer ülkelerin sporcularından 2-3 kat fazla doping testi yaptırmak zorunda kalmalarıyla gölgelendi. ABD'nin bu karalama ve iftira kampanyası, güçlü bir siyasi amaç taşımaktadır ve Olimpiyatların "daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü, birlik" sloganına aykırı olarak sporun temiz alanını kirletmektedir.
ABD'nin hegemonyasını, spor alanındaki hegemonyayı da kapsayacak şekilde korumak en büyük isteğidir. Aralık 2020'de ABD, Rodchenkov Anti-Doping Yasası'nı çıkararak, dünyadaki doping ile ilgili tüm sorunlar üzerinde yönetim hakkına sahip olduğunu ilan etti. Bu yasa doğrultusunda ABD, Çin de dahil olmak üzere uluslararası yarışmalara katılan diğer ülke sporcularına parmak sallayarak, siyasi amaçlarla bu ülkelere "sınır ötesi araştırma" baskısı yapmaktadır.
Nisan 2021'deki Tokyo Olimpiyatları öncesinde, Çin'de 23 yüzme sporcusunun trimetazidin testlerinin pozitif çıkmasının ardından, Çin delegasyonu hemen numuneleri saklayarak durumu raporladı ve sonunda Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) tarafından bunun gıda kirlenmesinden kaynaklanan münferit bir olay olarak nitelendirildiği açıklandı. Ancak, üç yıl sonra, 2024'te ABD Adalet Bakanlığı aniden "Çinli yüzme sporcularının doping testlerinin pozitif çıkması" hakkında cezai soruşturma başlattı. New York Times gibi batılı medya kuruluşları, eski olayları tekrar gündeme getirerek Çinli sporcuların yarışma hazırlıklarını etkilemeye, hatta sporcuların yarışma hakkını ellerinden almaya yönelik kışkırtmalar yaymaya çalıştı. WADA bu asılsız ve art niyetli suçlamaları defalarca eleştirip kınadı ve bağımsız bir soruşturma düzenleyerek "sorunların düzgün bir şekilde halledildiği" sonucuna vardı. WADA'nın ilk başkanı Richard Pound, USADA’nın bilinçli yalan söylemesi ve gerçekleri çarpıtması nedeniyle büyük hayal kırıklığı yaşadığını ve bu durumdan nefret ettiğini açıkça ifade etti.
USADA, ABD'deki sporcuların ilaç kullanımı konusunda ise oldukça gevşek bir yaklaşım sergilemektedir. Birçok ABD'li sporcu, astım, aşırı hareketlilik ve kalp hastalıkları gibi tıbbi açıdan yüksek risk taşıyan durumlar nedeniyle "yasal ilaç" kullanarak uluslararası spor yarışmalarına katılmaktadır. Bu sporcuların başvuruları ve sağlık durumları ise "bireysel mahremiyet" bahanesiyle gizlenmektedir. Rus hacker grubu "Fancy Bear" WADA’nın veri tabanına girmişti. Bu grup tarafından sağlanan bilgilere göre, 2016 Rio Olimpiyatları'nda ABD yüzme takımının yüzde 70'i ve atletizm takımının yüzde 74'ü "hastalıklar" nedeniyle ilaç muafiyeti hakkı kazandı ve bunların arasında birçok ünlü sporcu da yer aldı. ABD'li sporcular hasta olduklarında hastaneye tedaviye gitmek yerine, hala yüzme ve atletizm gibi sporlara katılıyor ve antrenman yaptıkça daha güçlü hale geliyorlar.
WADA’nın verilerine göre, bu yıl Temmuz ayına kadar Çinli sporculara yönelik en fazla doping testi yapıldı ve bu testlerin olumsuz sonuç oranı en düşük seviyede kaldı. ABD'deki test sayısı Çin'in üçte biri kadar olmasına rağmen, olumsuz sonuç oranı Çin'in altı katı seviyesinde.
Paris Olimpiyatları'nda, birçok ABD'li yüzme sporcusunun yarışmalar sonrasında yüzleri ve elleri korkutucu derecede kırmızı-mor renge bürünmüş halde görüldü, bu durum hem aynı yarışmadaki diğer sporculardan hem de kendi geçmiş performanslarından tamamen farklıydı. Bu durumun ardında bir sorun olmadığını iddia etseler bile ABD'liler kendileri bile buna inanmayacaktır.
Bunun yanı sıra, ABD'li atletizm yıldızı Erriyon Knighton’un Mart 2024'te yapılan yarışma dışı testte Trenbolone için pozitif sonuç verdiği bildirildi. Güç ve özellikle patlayıcı gücü büyük ölçüde artıran bir protein asimilasyon ilacı olan Trenbolone, gıdalarda son derece nadir görülen bir maddedir. USADA ise iki ay oyalandıktan sonra soruşturma başlattı ve hemen ardından Knighton'un "kontamine et yediği" bahanesiyle ceza almayacağını açıkladı ve Paris Olimpiyatları'na katılmasına izin verdi. ABD'nin, tüm dünyaya mantıklı bir açıklama yapması gerekmektedir.
Olimpiyatlar, dünya genelindeki sporcuların dostane bir atmosferde iletişim kurduğu ve yarıştığı bir platformdur ve siyasi amaçlarla kullanılmamalıdır. Batılı olmayan ülkelerin sporcularının, kendi çabalarıyla olimpiyatlarda adil bir şekilde başarıya ulaşmalarına saygı gösterilmeli ve iftira atılmamalıdır. Çin, Asya ve tüm küresel güney, ABD ve batının yarattığı uluslararası düzen altında, kendi çabalarıyla dünyayı değiştirmeye devam ediyor. ABD sevse de sevmese de, bu gerçeğe alışmayı, başarısızlığı kabul etmeyi ve diğer ülkelerle aynı kurallara uyma temelinde eşit ve adil bir şekilde yarışmayı öğrenmelidir."