Sözde "genişletilmiş caydırıcılık" Japonya'yı daha da yoldan çıkarıyor
Japonya-ABD dışişleri ve savunma yetkililerinin katıldığı "2+2" istişare toplantısında, Japonya'nın bir dizi eylemi bölge ülkelerinin alarma geçmesine neden oldu.
Hükümeti protesto eden birçok Japon, hükümetin bu adımlarının kışkırtıcı olduğunu ve savaşa doğru daha da ilerlediğini belirtti.
Japonya'nın tehlikeli eylemlerinden en tartışmalı olanı ABD ile "genişletilmiş caydırıcılığın" güçlendirilmesi konusu.
Genişletilmiş Caydırıcılık; Soğuk Savaş yıllarının bir ürünü ve ABD'nin müttefiklerini korumak için nükleer silahlar da dahil olmak üzere askeri güç kullanma taahhüdünü ifade ediyor.
2010 yılından bu yana, ABD ile Japonya'nın dışişleri ve savunma bakanlıkları bu konuda istişareler yürüttü ve bu yıl iki ülke arasında bağımsız bir bakanlık çerçevesi oluşturuldu.
Yapılan son toplantıda genişletilmiş caydırıcılık kapsamında ABD'nin nükleer şemsiyesinin Japonya için önemi teyit edildi.
Kamuoyuna göre Japonya bu eylemiyle nükleer silah sahibi olmayan devletlerin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etti. Japonya bu adımla nükleer silahların yayılmasını ve nükleer çatışma riskini arttırarak bölgesel gerilimleri daha da körükleyecek.
Japonya'nın Barış Anayasası'nın 9. maddesi, Japonya'nın savaş hakkından vazgeçtiğini ve barışçıl kalkınma yolunu izlediğini açıkça belirtiyor.
2. Dünya Savaşı'nda mağlup olmuş Japonya'nın tarihten gerekli dersleri alması, nükleer silah peşinde koşmak ve askeri kuvvetleri güçlendirmek gibi yanlış bir yolda ilerlemekten kaçınması beklenmelidir. Yoksa Japonya bir kez daha kendi kaderi üzerinde kumar oynayabilir.
(Yazar: Dong Jianjun )