Xi Jinping: Çin'in barışçıl kalkınma ve uluslararası işbirliği kararlılığı değişmeyecek
Yi Mu
2024 Haziran ayının sonunda, Barış İçinde Bir Arada Bulunma Prensibi'nin ilan edilişinin 70. yıldönümü anma toplantısı Beijing'de düzenlendi. Toplantıya katılan Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Xi Jinping, önemli açıklamalarda bulunarak, Çin’in barışçıl kalkınma yolunda ilerleme kararlılığının değişmeyeceğini, Çin’in dünya ülkeleriyle dostane işbirliğini yürütme kararlılığının değişmeyeceğini ve Çin’in dünyanın ortak kalkınmasını hızlandırma kararlılığının değişmeyeceğini vurguladı.
70 yıl önceki Çin’in liderleri, egemenliğe ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı göstermek, birbirinin içişlerine müdahale etmemek, eşitlik ve karşılıklı yarar, barış içinde bir arada bulunmak olmak üzere 5 prensip ilan etmişti. Bu ilkeler, bir dizi önemli uluslararası belgede yer aldı ve uluslararası toplum tarafından kabul edilip benimsendi. 70 yıl içinde, Barış İçinde Bir Arada Bulunma Prensibi kapsayıcı ve genel bir uluslararası ilişki ve hukuk ilkesi haline gelerek, uluslararası ilişkiler ve hukuk yönetimi için tarihi bir örnek oluşturdu, farklı sosyal sistemlere sahip ülkelerin ilişkilerini kurması ve geliştirmesi için doğru bir yol gösterdi, gelişmekte olan ülkelerin dayanışma ve işbirliğini pekiştirmesi için ortak gücü yönlendirdi ve uluslararası düzenin reformu ve tamamlanması için tarihi bir akıl sağladı.
Dünyamızda hızlı değişimlerle karşılaşıyoruz. Uluslararası ilişkilerdeki adaletsizlik ve eşitsizlik hala keskin, küresel zorluklar ve bölgesel çatışmalar her geçen gün artıyor. Tarih defalarca şunu ispatladı: Ülkelerin zorluklarla ortak mücadelesinin ve geleceği birlikte şekillendirmesinin etkin yolu, dayanışmayı ve işbirliğini artırmaktan ve istişare ve anlayışı güçlendirmekten geçiyor. “Nasıl bir dünya inşa edeceğiz? Bu dünyayı nasıl inşa edeceğiz?” sorularına Çin’in yanıtı, insanlığın kader birliğini inşa etmektir. Şu an, insanlığın kader birliği artık Çin’in inisiyatifinden uluslararası ortak bir fikre, perspektiften zengin deneyimlere dönüşmüş durumda ve dünyanın barış, güven, refah ve ilerlemesine yönelik parlak vizyonu güçlü bir şekilde hızlandırıyor.
Barış İçinde Bir Arada Bulunma Prensibi'nden insanlığın kader birliğini inşa etmeye kadar, zamanın geçmesine karşın değişmeyen Çin’in tutumu, ülkeler arası ilişkilere yönelik Çin’in yaratıcı araştırmasını yansıtıyor, dünya barışı ve kalkınması için Çin’in sorumluluğunu omuzladığını gösteriyor ve adil ve makul bir uluslararası düzen için arayışlarını belirtiyor. İnsanlığın kader birliğini inşa etmek, bir sistem yerine başka bir sistem kurmaktan ziyade, güzel bir dünyanın ortak inşasının en geniş ortak noktalarını biriktirmek anlamına gelir ve kendi üstünlüğü ve sıfır toplamlı yarışma hegemonyası zihniyetinden tamamen farklı bir düşüncedir. Ülkelerin uluslararası meselelerde çıkarları paylaşması ve sorumlulukları ortaklaşa üstlenmesi, insanlığın kader birliğinin esasını oluşturur.
Çin olarak, eşit ve düzenli bir çok kutupluluğu ve ortak yararlı ve kapsayıcı bir küreselleşmeyi savunuyor, insanlığın kader birliğini inşa etmek için önemli bir yol haritası çiziyoruz. Çin’in tutumu şu şekilde özetlenebilir: Ülkeler büyük ya da küçük, güçlü ya da zayıf, zengin ya da yoksul olsun, çok kutupluluğun ilerleyişinde eşit çıkarlara, eşit fırsatlara ve eşit kurallara sahip olmalıdır, uluslararası meseleler sadece birkaç ülke tarafından yönetilmemelidir. Bütün ülkeler, Birleşmiş Milletler’in ilkelerine göre hareket etmeli, uluslararası ilişkilerdeki genel ilkeleri kabul etmeli, gruplaşma olmamalı, birbirinden kopma olmamalı, düzensizlik olmamalıdır. Dünya kalkınmasının faydaları eşit bir şekilde dağıtılmalı, farklı ülkeler, kesimler ve halklar bu faydalardan ortaklaşa yararlanmalıdır. Ülkelerin kendine uygun kalkınma yolunu seçmesine destek verilmeli, tek bir kalkınma modeline bağlı kalmamalı, tek taraflılık olmamalı, korumacılık olmamalı, küreselleşme tersine çevrilmemelidir.
Dünya barışı ve istikrarını koruyan önemli güçler olan Çin ve Türkiye, uluslararası ve bölgesel konularda sıkı istişare ve işbirliğini sürdürüyor. Her iki ülke de ihtilafların barışçıl bir yolla çözülmesinden yana olarak, uluslararası ve bölgesel meselelerin siyasi çözümüne yapıcı bir şekilde katılıyor. Çin ve Türkiye’nin barış içinde bir arada bulunma prensibinin ruhsal içeriğini yayarak, insanlığın kader birliğinin inşasına el ele devam etmelerini, küresel yönetişim sisteminin reformu ve yapılandırılmasında yer almalarını ve dünyanın barış, güven, refah ve ilerleyiş şeklindeki parlak geleceğinin gerçekleşmesini sağlamalarını bekliyoruz.