Çin Türkiye ilişkilerinin gelişmesinin dört yeni boyutu
Yi Mu
Geçen hafta, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin’e bir ziyaret gerçekleştirerek Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve uluslararası ile bölgesel konular üzerine derin bir görüş alışverişinde bulundu. Ziyaret kapsamında birçok mutabakata varıldı ve ikili ilişkilerin gelecekteki gelişimi için dört yeni boyut belirlendi.
İlk olarak, kapsamlı, derin ve üst düzey bir Çin-Türkiye ilişkisi inşa etmek hedefleniyor. İki ulus, tarihi İpek Yolu aracılığıyla köklü bir dostluğa sahiptir. Son yıllarda, Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejik liderliği altında, ikili ilişkiler istikrarlı bir şekilde gelişti. İki taraf, karşılıklı çıkarlar ve hassasiyetler konusunda duyarlılık göstermeye devam ederek, karşı tarafın egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını koruma çabalarına destek vermek ve dış güçlerin demokrasi, insan hakları gibi bahanelerle içişlerine müdahalesine karşı çıkmak konusunda mutabakata vardı. Bu, iki ülkenin karşılıklı siyasi güvenini derinleştirmek için temel oluşturdu. Çin ve Türkiye, Kuşak Yol’u inşa etme konusunda doğal partnerdir. Türkiye, Çin ile hükümetler arası Kuşak Yol işbirliği protokolünü imzalayan ilk ülkelerden biridir. Son on yıl içinde, iki taraf Kuşak Yol çerçevesinde Ankara-İstanbul yüksek hızlı demir yolu ikinci etabı, Hunutlu Termal Santrali ve Kumport limanı gibi önemli projelere imza attı ve dijital ekonomi ile elektrikli otomobil gibi sektörlerde de somut işbirliğini artırmaya başladı. Bakan Fidan’ın Çin ziyaretinden hemen sonra, Çin Kültür ve Turizm Bakanı Sun Yeli Türkiye’yi ziyaret ederek Türk mevkidaşıyla birlikte turizm işbirliği mutabakat zaptını imzaladı. Bu, daha fazla Çinli turistin Türkiye’ye gelmesini sağlayacaktır. Gelecek dönemde, iki ülkenin karşılıklı siyasi güveni daha da güçlendirmesi, ekonomik ve ticari işbirliğini geliştirmesi ve halklar arasındaki iletişimi artırması bekleniyor. Bu adımlar, halkımıza daha fazla yarar sağlayacaktır.
İkinci olarak, bölgesel konuların çözümü için daha fazla akıl katmak hedefleniyor. Filistin konusunda iki taraf benzer tutumlar sergiliyor. İki taraf, Gazze’deki ateşkesin derhal sağlanması gerektiğini savunmakta ve Orta Doğu bölgesindeki barış ve istikrarın korunması gerektiğini belirtmektedir. Orta Doğu halkı, Orta Doğu bölgesinin gerçek sahibidir ve bölgedeki işlere Orta Doğu halklarının kendisi karar vermelidir. Hem Çin hem Türkiye, bölge ülkelerinin dış müdahalelere karşı çıkması, dayanışmayı pekiştirmesi ve Orta Doğu akıllılığıyla sorunların siyasi yollarla çözülmesini hızlandırması gerektiğini savunuyor. Gazze’deki çatışma, şu anda en kritik konu. Öncelikle kalıcı bir ateşkes sağlanmalı, insani durum iyileştirilmeli ve rehine alınan tüm insanlar serbest bırakılmalı. İki taraf, iki devletli çözümün Filistin sorununun temel çıkışı olduğunu vurgulamakta ve Filistin’in Birleşmiş Milletler’in resmi üyesi olmasını ve Filistin’in iç uzlaşısına destek vermektedir. Son dönemde, Çin tarafı Hamas ve El-Fetih Filistin’in ulusal barışmasına ulaşması için ciddi çabalar sarf ederken, Türk tarafı çeşitli taraflarla Filistin tutumunu istişare etmektedir. Her iki taraf da uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Çin ve Türkiye, istişare ve işbirliğini güçlendirerek Filistin sorununun kısa sürede kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüme kavuşmasını hızlandıracağına inanıyor.
Üçüncü olarak, küresel güneyin ortak kalkınması ve refahına ulaşmasını hızlandırmak hedefleniyor. Çin ve Türkiye, yükselen ekonomiler olarak birçok önemli uluslararası sorun üzerinde geniş mutabakata sahip. İki taraf, BM ve G20 gibi çerçevelerde istişare ve işbirliğini hızlandıracaklarını, her türlü hegemonyaya ve zorbalık siyasetine karşı çıkacaklarını ve küresel tedarik zinciri ile endüstriyel zincirin istikrarını birlikte koruyacaklarını açıkladı. Dünyada çok taraflılığın eşit ve düzenli olarak geliştirilmesini ve ekonomik küreselleşmenin ortak yararlı ve kapsayıcı olmasını sağlayacaklarını beyan etti. Hakan Fidan, Kuşak Yol İnisiyatifi’nin Türk tarafının Orta Koridor Stratejisi’ne uyumlu olduğunu ve her iki tarafın bu doğrultuda güzergahtaki ülkelerin kalkınmasını hızlandırabileceğini ifade etti. Türkiye’nin BRICS üyesi olma talebini dile getiren Fidan, BRICS’in Türkiye’ye Avrupa Birliği dışında iyi bir alternatif olacağını ve ülkenin ekonomik perspektifine ulaşmasına yardımcı olacağını belirtti. Yükselen ekonomi ve gelişmekte olan ülkelerin işbirliğinin önemli platformu olan BRICS, çok taraflılığı savunmaya ve küresel ekonomik yönetişime katılmaya çaba sarf ediyor ve uluslararası düzenlerin daha adil ve makul bir şekilde gelişmesini hızlandırıyor. İki tarafın bu temelden başlayarak her alandaki somut işbirliğini hızlandırmasını ve küresel güneyin ortak kalkınmasını ve güçlenmesini hızlandırmasını bekliyoruz.
Dördüncü olarak, Xinjiang ile ilgili dezenformasyonla mücadele etmek hedefleniyor. Çin ziyareti sırasında Bakan Fidan, Urumçi ve Kaşgar kentlerini ziyaret ederek Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin ekonomik ve toplumsal kalkınma başarılarına ve çeşitli etnik gruplar arasındaki dayanışmaya bizzat tanıklık etti. Bakan Fidan ayrıca, Xinjiang’da kentlerin sağlam yapıya sahip olduğunu, toplumun müreffeh bir şekilde geliştiğini ve çeşitli etnik grupların kültür ve dillerinin iyi bir şekilde korunduğunu dile getirdi. Onun ziyaretinin ardından, Xinjiang’da çeşitli etnik gruplardan sanatçılar İstanbul ve Ankara’da sanatsal gösteriler düzenleyerek Türk halkına Çin tarafının Uygur gibi azınlık etnik gruplarının kültür geleneklerini koruma başarısını gösterdi. Türk tarafının bu ziyaretleri değerlendirerek Türkiye’de Xinjiang ile ilgili doğru bilgileri yayınlamasını ve art niyetli dezenformasyonun yayılmasını önlemesini ümit ediyoruz. Xinjiang, Kuşak Yol’un çekirdek bölgesi olarak, dışa açılmayı kararlılıkla sürdürmektedir ve Avrasya koridoru ve Batı’ya açılan köprü olarak Türkiye ile işbirliği potansiyeli çok büyüktür. Xinjiang’ın dışa açılma kapısı daha da genişletilecek ve iki tarafın her alandaki somut işbirliğini güçlendirmesi, ticaretin kalitesini ve düzeyini yükseltmesi, ve iki ülke ilişkilerinin sürekli olarak istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunmasını bekliyoruz.