Çin-Arap ülkeleri arasındaki dostluğun anahtarı gönül terazimizde saklıdır
Yun Yang
30 Mayıs 2024 tarihinde Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu Bakanlar Toplantısı Pekin’de düzenlendi. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ile Bahreyn, Mısır, Tunus ve BAE’nin devlet başkanlarının katıldığı ve önemli konuşmalar yaptığı toplantıda, Arap ülkelerinin bakanları ve Arap Birliği Genel Sekreteri gibi üst düzey yetkililer hazır bulundu. Taraflar toplantıda, Çin-Arap kader birliğinin hızlıca geliştirilmesi için katkılarda bulunacağını taahhüt etti ve Filistin sorunu hakkında adil sesleri dünyaya duyurdu. Bütün bunlar, Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu’nun kuruluşundan geçen 20 yıl içinde sürekli istikrar ve kalkınmayı korumak, dayanışma ve işbirliğini hızlandırmak ve adalet ve hakkaniyeti savunmak için oynadığı önemli rolleri derin bir şekilde gösteriyor.
Açılış konuşmasında Başkan Xi, Çin ve Arap ülkeleri arasında inovasyon, yatırım, enerji, ekonomi ve ticaret ile kültür olmak üzere beş işbirliği boyutunu ileri sürerek, Arap tarafından tam takdir ve güçlü destek kazandı. Çin ve Arap dünyası arasında karşılıklı saygıya dayalı ve derin işbirliğine kadar gelişmiş olan dostane ilişkiler, uluslararası camiadan geniş bir şekilde dikkat çekti. Hepimizin yüreğinde bir terazi vardır; Çin’in tavırları ve yaptıkları, Arap dostlarımız tarafından kendi gözleriyle görülüyor ve hafızalarında yer buluyor. Bu, Çin-Arap dostluğu ve işbirliğini pekiştiren esas güçtür.
Bu terazide, ülkenin siyasi sistemi ve kalkınma modeline yönelik tavır sergileniyor. Yakınçağda benzer tarihler geçiren Çin ve Arap ulusları, hemen hemen aynı dönemde ulusal kurtuluş sürecini başlatmıştı. İki milletin ulusal canlanması ve ülke kalkınması için benzer talepleri vardır. İşte bu yüzden, Çin tarafının ilan ettiği içişlerine müdahale etmeme, karşılıklı saygı, karşılıklı yarar ve ortak kazanç ilkeleri, Arap ülkeleri tarafından genel olarak kabul ediliyor ve olumlu bir şekilde karşılanıyor. Bazı dış güçlerin burun sokmasından, parmak sallamasından hatta müdahale etmesinden farklı olarak, Çin tarafı öteden beri Arap tarafının egemenliğini ve bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve ulusal gururunu savunmasına destek verdiğini vurguluyor, Arap ülkelerinin dayanışma ve işbirliğini güçlendirmesi ve öz güçlenmesini gerçekleştirmesi için yanında olduğunun altını çiziyor. Çin her zaman eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde uluslararası insan hakları işbirliğini hayata geçirmesi gerekliliğini savunuyor, insan hakları sorununun siyasallaşmasına ve insan hakları bahanesiyle diğer ülkelerin içişlerine müdahalesine karşı çıkıyor. Çin olarak, ülkelerin kendi kendine kalkınma yolunu seçmesine saygı duyuyor ve bunun doğrultusunda insan haklarının geliştirilmesini sağlamaya çalışıyor. Karşı tarafın esas çıkarlarını ve hassasiyetlerini kararlı bir şekilde desteklemek, Çin-Arap dostluğunun zemini olarak, tarafların kapsamlı bir şekilde karşılıklı yararlı işbirliğini genişletmesi için sağlam bir siyasi temel hazırladı.
Bu terazide, bölge gelişmelerine karşı tutum sergileniyor. Bölge barışı ve istikrarını korumak ve sorunların çözüm arayışlarını sürdürmek, Çin’in hep ısrar ettiği ve kararlılıkla yürüttüğü tutumdur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Çin, açık ve net bir şekilde, temeli 1967 yılı sınırı olan, başkenti Doğu Kudüs olan ve tamamen egemenliğe sahip olan bir Filistin Devleti'nin kurulmasına destek veriyor, Filistin’in BM resmi üyesi olmasını destekliyor ve daha büyük kapsamlı, daha yüksek güvenilir ve daha etkin bir uluslararası barış toplantısının düzenlenmesine destek veriyor. Çin, Arap ülkeleri ile birlikte Refah’ta yaşanan ihlalleri, mülteci kamplarının bombalanmasını ve Refah sınır kapısının kısıtlanmasını kınıyor. Kısa zaman önce, Hamas ve Fettah’ın Pekin’de yaptığı görüşme, Filistin’in ulusal barışına kavuşma ışığını tüm dünyaya yaktı. Ortadoğu bölgesinde sorunların art arda yaşandığı dönemde, Çin, Suudi Arabistan ve İran’ın diplomatik ilişkilerinin yeniden kurulmasını sağlamayı başardı, bölge ülkeleri arasında ihtilafları ortadan kaldırması ve dayanışmayı kuvvetlendirmesi için iyi bir başlangıca imza attı. Çin’in Ortadoğu bölgede barış ve istikrar ortamının daha da oturtulmasını kararlılıkla hızlandırması, Arap halkının Çin’in bazı ülkelerden bambaşka bir diplomasi politikası eğilimini görmesine neden oldu ve tarafların karşılıklı siyasi güveninin daha da derinleşmesine yol açtı.
Bu terazide, kalkınma için ortak çabalar sarf etme samimiyeti sergileniyor. Eski tarihinde, Çin ve Arap dünyası İpek Yolu aracılığıyla sıkı ticaret ilişkisi kurmuştu. Yaşadığımız çağda iki taraf, Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde 200’den fazla mega projeyi hayata geçirmiş, işbirliği sayesinde tarafların 2 milyar nüfusa yarar sağlamıştır. Çin-Arap enerji işbirliği çoktan geleneksel petrol-gaz işbirliği modelinden çıkmış, petrol-gazın yanı sıra nükleer enerji ve temiz enerji işbirliğinin hızla gerçekleştirildiği yepyeni bir enerji işbirliği boyutunun perdesini açmıştır. Petrol-gaz sektörünün dijitalleşmesi ivme kazandırılıyor, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve hidroelektrik gibi alanlardaki işbirliği projeleri gerçeğe dönüştürülüyor. Arap ülkeleri ile işbirliği yaptığı 30 proje, Çin’in ilan ettiği Küresel Kalkınma İnisiyatifi çerçevesine dahil oldu. Çin ayrıca Arap ülkeleri ile 45 kalkınma işbirliği yardım projesini düzenlemek için müzakereler sürdürüyor. Kuşak ve Yol’un inşa edilmesi 22 Arap ülkesinin tamamında gerçek oldu. Bunun yanı sıra Çin, Arap ülkelerinden en gelişmemiş ülkelerden ithal edilen ürünlerin yüzde 98’i için sıfır gümrük vergisi uyguluyor, Arap tarafı için 3 bin 400’den fazla çeşitli profesyonel insan kaynakları yetiştirilmesine yardımcı oluyor. Çin-Arap ülkeleri teknoloji transfer merkezi 2015 yılında kuruluşundan bu yana, Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkelerde 8 ikili teknoloji transfer merkezi tesis etti. Sadece geçtiğimiz 2023 yılında Çin’den Arap ülkelerine 300 ileri teknoloji transferi gerçekleştirildi. Bu teknolojiler, ekolojik çevre koruma, tabii kaynakların ve enerjinin kullanımı, kirliliğin kontrol edilmesi gibi alanları içeriyor ve Arap ülkelerinin sürdürülebilir kalkınma talepleri ve ihtiyaçlarına karşılık veren uygun ileri teknoloji ve ekipmanların yerel uygulanmasına yol açıyor. Çin yıllardır Arap ülkelerinin en büyük ticari ortağı olarak, ikili ticaretin 2004’teki 36,7 milyar dolardan 2023’teki 398 milyar dolara kadar 11 kat artış sağlamıştır. Çin’in somut işbirliğinin hedefi, yerel kaynakları gasp etmek değil, yerel teknoloji seviyesini yükseltmek için elinden geleni yapmaktır. Bu tamamen Çin tarafının Çin-Arap kader birliğinin inşa edilmesini hızlandırmak için samimiyetini gösteriyor ve Arap ülkelerinden katılım ve destek kazanıyor.
Doğru şey yapanlara yardım eli çoktur. 2023 yılında Arap ülkelerdeki gençlere yönelik bir ankette, Arap gençlerin yüzde 80’i Çin’i işbirliği ortağı olarak gördüğünü göstermektedir. Çin-Arap ülkeleri arasındaki dostane işbirliği, bölge barışı ve kalkınmasını hızlandırmak ve adalet ve hakkaniyeti savunmak için doğru bir yol olmakla kalmayıp, halkların iradesini yansıtan ve halkların isteklerine karşılık veren doğru bir yoldur. Çin-Arap kader birliğinin inşa edilmesinin derinleşmesinin, Ortadoğu halklarına daha fazla yarar sağlayacağına ve bölge barışı, istikrarı ve kalkınmasına daha fazla olumlu katkılar sunacağına inanıyoruz.