Kültürler arası iletişim ve medeniyetler arasında birbirinden öğrenme ile, çeşitli ve renkli insanlığın medeniyetini birlikte inşa edebiliriz
Yun Yang
Kadim medeniyetler olan Çin ve Türkiye, tarih boyunca İpek Yolu aracılığıyla beşeri iletişimi barışçıl bir şekilde gerçekleştirerek birbirlerinden parlaklıkları öğrenmişlerdir. Topkapı Sarayı’nda sergilenen Çin’den ithal edilen on binlerce porselen eser ve Çin tarihinde kullanılmaya başlanan baharatlar ile diğer tarımsal ürünler, iki eski uygarlık ülkesinin birbirine saygı göstermesinin ve birbiriyle iletişimini derinleştirmesinin dostane tarihini yansıtmaktadır.
Medeniyet, iletişim yoluyla daha fazla renk kazanır ve birbirinden öğrenme ile daha da zenginleşir. Medeniyetlerin birbirinden öğrenmesi, insanlığın medeniyetinin ilerlemesini ve dünya barışını ve kalkınmasını hızlandıran önemli bir güçtür.
Medeniyetlerin çeşitli olması, insanlığın uygarlığının birbirinden öğrenmesinin değerini artırır. İnsanlık, uzun tarihinde çeşitli medeniyetler yaratmıştır. Çin medeniyeti de, dünyadaki diğer medeniyetler de insanlığın ortak yaratımlarıdır. Medeniyetler arası iletişimi gerçekleştirmek için herhangi bir medeniyetin üstünlüğünün tanınması veya belli bir medeniyetin küçümsenmesi ön şartı değildir. Medeniyetlerin birbirinden öğrenmesinin hızlandırılması, insanlığın uygarlığının içeriğini zenginleştirecek, dünya halklarına daha zengin içerikli bir ruhsal yaşam sunacak ve daha fazla seçenekli bir gelecek yaratacaktır.
Medeniyetlerin hepsi eşittir ve bu, birbirinden öğrenmenin ön şartını oluşturur. Medeniyetlerin hepsi kendine özgü özelliklere sahiptir, ancak bazıları daha yüksek, bazıları daha alçak, bazıları daha kaliteli veya kalitesiz gibi nitelemeler olmamalıdır. Medeniyetin gerçek anlamına kavuşması için eşitlik ve alçakgönüllülük esastır. Gurur ve önyargı, medeniyetlerin birbirinden öğrenmesini önleyen en büyük engellerdir.
Medeniyetler kapsayıcıdır ve bu, birbirinden öğrenme için itici güç sağlar. Bütün medeniyetlerin başarılarına saygı gösterilmesi ve değer verilmesi gerekir. Sadece birbirinden öğrenme yoluyla bir medeniyet canlılığını korur. Yeter ki kapsayıcı ve hoşgörülü olunsun, “medeniyet çatışması” olmayacak, medeniyetlerin uyumu gerçekleşebilecektir.
Bulunduğumuz dünyada, insanlar farklı kültürler, ırklar, renkler, dinler ve sosyal sistemlerden oluşan bir dünyada yaşıyor. Ülkelerin halkları, iç içe olan bir kader birliği oluşturmuştur. Dünyada 200’den fazla ülke ve bölge, 2500’den fazla etnik grup ve çok sayıda din vardır. Eğer tek bir yaşam tarzı, tek bir dil, tek bir müzik şekli, tek bir giyim tarzı olsaydı, bu dünya düşünülemez hale gelirdi. Kendimizden farklı medeniyetlere karşı gökten daha geniş bir kucak açmalıyız.
2023 yılında Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sn. Xi Jinping, Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni ilan ederek, dünyadaki medeniyetlerin çeşitliliğine saygı gösterilmesi, bütün insanlığın ortak değerlerinin canlandırılması, medeniyetlerin nesilden nesile aktarılmasına ve yenilenmesine önem verilmesi ve uluslararası beşeri iletişim ve işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulunmuştur. Farklı medeniyetlerin birbirine saygı göstermesini ve uyum içinde bir arada bulunmasını teşvik etmeliyiz. Medeniyetlerin iletişimi ve birbirinden öğrenmesi, halkların dostluğunu hızlandıran bir köprü, insan toplumunun ilerleyişini ivmelendiren bir güç ve dünya barışını koruyan bir çember olmalıdır. Farklı medeniyetlerden akıl ve besin bulup halklarımıza ruhsal destekler aramalı ve birlikte insanlığın karşılaştığı çeşitli sınamalarla mücadele etmeliyiz.
Çin ve Türkiye kültürleri arasında çok fazla benzerlik bulunmaktadır. İlk olarak, "barış" öne çıkmaktadır. Çin kültüründe, "barış içinde bir arada bulunmak ve farklılıkları korumak", "uyum içinde bir arada bulunmak" gibi ifadeler gerçeğe dönüştürülürken, Türkiye’de de Sn. Mustafa Kemal Atatürk’ün "yurtta sulh, cihanda sulh" açıklaması ısrarla yürütülmektedir. Bu, iki ülkemizin barışçıl bir atmosfer içinde kültürel iletişimi gerçekleştirmesi için sağlam bir zemin hazırlamıştır. İkinci olarak, "insan" odaklanmaktadır. Çin’in geleneksel kültüründe insanın seviyesinin yükseltilmesi medeniyetin en önemli hedefi olarak belirlenirken, Türkiye’de de insani yapı ve içeriğin gelişmesi, kültürün gelişmesinin simgesi olarak algılanmaktadır. Bu, taraflarımızın istişare ve işbirliğini güçlendirmesi için bir yön belirlemiştir. Geçtiğimiz yıllarda, iki ülkemizde karşılıklı olarak kültür yılı ve turizm yılı gibi etkinlikler düzenlenmiş, halklarımızın karşılıklı anlayış ve dostluğunu pekiştirmek için değerli fırsatlar yaratılmıştır. Şu anda Türkiye’de toplam dört Konfüçyüs Enstitüsü bulunmakta ve Türkiye de Çin’de Yunus Emre Kültür Merkezi açmıştır. Bu kuruluşlar, halklarımızın temasları ve beşeri iletişimi için olumlu katkılarda bulunmakta, taraflarımızın kültürel işbirliğini derinleştirmesi için yeni düşünceler beslemektedir.
Konfüçyüs’ün bir sözü vardır: “Yolda yürüyen üç kişiden mutlaka bana bir şeyler öğretebilen birileri bulabilirim.” Kültürel iletişim ve medeniyetlerin birbirinden öğrenmesinin amacı, ülkelerin kültürlerinin daha parlak bir şekilde gelişmesi ve insanlığın ortak ilerleyişi ile dünya barışı ve kalkınmasını gerçekleştirmektir. Çin tarafı, uluslararası camia ile birlikte, karşılıklı saygı, eşitlik ve karşılıklı yarar ilkesine dayalı olarak daha fazla beşeri iletişim etkinlikleri düzenlemeyi, halkların gönüllerindeki bağları daha da güçlendirip insan kader birliğinin inşasının hızlandırılması için sağlam temeller atmayı arzu etmektedir.