Yorum: Çin ve Fransa’nın ortak görüşü eşitliği ve adaleti yansıtıyor
(Ren Peng/CMG)
Çin ve Fransa, dün Ortadoğu’daki gelişmeler üzerine ortak bir açıklama yayımladı. Çin ve Fransa, İsrail-Filistin çatışması, İran nükleer meselesi ve Kızıldeniz krizi gibi Orta Doğu'daki acil meselelerde ortak bir tavır aldı. Bu açıklama, insanlığın vicdanını ve uluslararası toplumun adalet ve hakkaniyet talebini yansıttı.
Filistin sorunu Ortadoğu sorununun çekirdeği. Gazze'deki Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'ye 200 gündür sürdürdüğü saldırılarda 35 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 78 binden fazla kişinin de yaralandığı belirtildi..
Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri olarak Çin ve Fransa, Ortadoğu konusunda tam bir fikir birliği içinde. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Fransa ziyareti sırasında birçok etkinlikte Filistin-İsrail meselesini ele aldı. Bugüne kadar devam eden bu trajedinin insanlık vicdanı için bir sınav olduğunu ve uluslararası toplumun bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini vurguladı.
Çin ve Fransa, açıklamada uluslararası hukukun tüm kurallarını ihlal eden İsrail'in Refah'a yönelik saldırısına karşı çıktı; acil ve sürdürülebilir bir ateşkes ve ilgili BM kararlarının derhal ve etkin bir şekilde uygulanması çağrısında bulundu ve iki devletli çözümün uygulanmasını yineledi. Filistin-İsrail çatışmasının bu kritik noktasında Çin ve Fransa'nın vardığı fikirbirliği, uluslararası toplumun barışın korunması konusundaki beklentisini arttıracak ve durumun daha da kötüleşmesini önlemeye ve barış sürecini ilerletmeye yardımcı olacak.
Öte yandan ortak açıklamada İran'ın nükleer meselesine siyasi ve diplomatik bir çözüm bulunması gerektiği, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde deniz trafiğinin korunmasının önemi vurgulandı ve sivil gemilere yönelik saldırıların derhal durdurulması gerektiği dile getirildi.
Dünya ne kadar zor bir süreçten geçerse geçsin, Çin ve Fransa'nın daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekir. Çin ve Fransa’nın yayımladığı Ortadoğu açıklamasında, önümüzdeki 60 yıl içinde iki ülkenin el ele vererek “dünya için umut vereceği ve insanlığın ilerleyişinin yönünü bulacağı” dile getirildi.