“Kapasite fazlası teorisi” ciddiyetsiz bir siyasi iddiadır
(Zhi Wuyan/CMG)
Çin’in başkenti Beijing’de düzenlenen Uluslararası Otomobil Fuarı’nda sergilenen yeni enerjili araçlar, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. “Yeni dönem, yeni otomobil” temalı fuarda, son model elektrikli araçlar sergilendi.
Çinli batarya devi CATL’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zeng Yuqun ve Porsche AG’nin CEO’su Oliver Blume arasında fuarda enteresan bir pazarlık diyaloğu geçti. Zeng, “Elektrikli Porsche araçlar daha büyük indirimlerle Çin’de satılmalı” diye konuştu. Blume ise “CATL bize daha uygun fiyatlı pil satmalı” yanıtını verdi. İki yönetici arasındaki pazarlık, tüketiciler için bir müjde anlamı taşıdığı gibi, küresel tedarik zincirinin korunması için de yararlı bir adım olarak değerlendirildi. Küresel otomobil devlerine göre, ABD’nin Çinli elektrikli araç şirketleriyle ilgili ortaya attığı sözde “fazla üretim kapasitesi teorisi” ciddiyetsiz bir siyasi iddia olmaktan başka anlam taşımıyor. Zira yeni enerji alanında Çinli şirketler ile küresel otomobil devleri arasında sıkı bir işbirliği bulunuyor.
Üniversitelerde iktisat dersi kitaplarında, kapasite fazlası üretim, malların üretim miktarının piyasa ihtiyacını çok aşması olarak tanımlanıyor. Ancak, açıklanan verilere göre, 2023 yılında Çin yeni enerjili araçların üretim ve satış miktarı açısından dünyada ilk sırada yer aldı. Çin’den ihraç edilen yeni enerjili araçların sayısı önceki yıla göre yüzde 77,6 oranında artarak 1 milyon 203 bine yükseldi. Çin’in yeni enerjili araçları, Türkiye, Brezilya, Rusya, Tayland ve İngiltere gibi birçok ülkede rağbet gördü.
Sözde kapasite fazlası üretimin yanı sıra, Washington, Beijing’i yeni enerjili otomobil sektörüne büyük sübvansiyonlar sağlamakla da suçladı. Hiçbir ülkede, otomobil sektörünün yalnız sübvansiyonla hızla gelişmesi mümkün olamaz. Çinli otomobil şirketlerinin bilimsel araştırma ve inovasyon seviyesini sürekli yükseltmesi ve Çin piyasasının genişliği sayesinde Çin’de uygun fiyatlı ve kaliteli yeni enerjili araçlar üretilebiliyor.
Çin hükümeti, yeni enerji sektörüne hiçbir zaman Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına ve piyasa ekonomisinin ilkelerine aykırı şekilde sübvansiyon sağlamadı. Ancak, Beyaz Saray yeni enerjili araçlar dâhil ileri teknolojiyle ilgili sektörleri geliştirmek için Enflasyonu Azaltma Yasası’nı onayladı. Bu yasaya göre, ABD yönetimi ülkedeki ilgili şirketlere rekor seviye sayılan 369 milyar dolarlık sübvansiyon sağlayacak. Bu yasa, imalatçı tüm ülkeler arasında memnuniyetsizliğe sebep oldu.
Kapasite fazlası üretim iddiasının ortaya atılması, gümrük vergisinin yükseltilmesi ve Çin menşeli elektrikli araçların ABD piyasasına girmesine izin verilmemesi, ticarette korumacılığın göstergeleridir. Bunun tam aksine, Çin hükümeti ise Tesla gibi ABD’li otomobil şirketlerinin Çin’e yatırım yapmasını teşvik ediyor. Çinli otomobil şirketleri Tesla’yla yarışmak için Ar-Ge kapasitelerini yükseltmek zorunda kaldı. Bugünlerde, Çin piyasasında Tesla ve Çinli otomobil şirketleri arasında sıkı bir rekabet yaşanıyor. Bu rekabet, Tesla ve Çinli otomobil şirketlerinin yanı sıra tüketicilere de yarar getirecek.
Ticarette korumacılık, bir ülkenin kısa vadede sanayisini korumasına yardımcı olabilir; ancak sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturulmaması, uzun vadede bu ülkenin şirketlerine zarar getirir. Şu an, Çin’in yanı sıra, Brezilya ve Türkiye dâhil birçok gelişmekte olan ülke kendi elektrikli araç markasını yaratmak istiyor. Bu ülkeler, Çin’in deneyimlerinden istifade edebilir.