ABD’nin süslü kavramlarla kendi sorunlarını gizleme taktiği

2024-04-26 09:31:26

ABD’nin asıl amacını süslü kavramlarla gizleme taktiği yıllardır değişmedi. “Demokrasi götürüyorum” diye egemen bir ülkeyi işgal eder, milyonlarca insanın ölümüne sebep olur; “insan hakları” maskesiyle başka ülkelerin iç işlerine karışır, o ülkelere hava harekatları bile düzenler. Son dönemde askeri harekatlar için gücü zayıfladığından bu taktiğini rakip gördüklerine sorun olabilecek ülke veya bölgelere  “maddi yardım” adı altında veya ekonomi alanında uyguluyor.

Bu taktiklerinin uzun dönemdir Çin’e karşı da uygulamaya çalışıyor. Çin’e karşı uyguladığı yöntemlere son dönemde “üretim kapasitesi fazlası” söylemi eklendi. Çin'i küresel pazarları düşük fiyatlarla aşırı üretimle doldurmakla suçlayarak, yerel ve küresel izleyicilerin Çin'in "kapasite fazlası" sorunu yaşadığına inanmasını istiyor.

“KUTUYU YOLA TEKMELEMEK”

ABD'de “Kutuyu yola tekmeleyin” şeklinde çok kullanılan bir ifade var. Bu, insanların kritik bir sorunla şimdi uğraşmak yerine onu ertelemesi anlamına geliyor. Belki de sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorlar. Belki de suçlayacak birini ya da bir şeyi bulmak istiyorlar. Ne olursa olsun bu kötü bir karar. Mesela ABD'li politikacıların korumacılığı teşvik etmelerinin nedeni milyonlarca Amerikalının memnuniyetsizliğine yol açan ülke içindeki yapısal sorunları çözmede başarısız olmalarıdır.

Küresel ticaret yoksulluğu azaltıyor, daha fazla insan için fırsatları artırıyor, insanları iş bulma veya kurma konusunda teşvik ediyor. Dünya Bankası’na göre, Trump'ın 2018'de Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşı ABD'nin Çin'e, Çin'in de ABD'ye ihracatını azalttı. Ancak Çin'in küresel ticaretteki önemi daha da arttı."

Başkan Joe Biden Çin ile benzer bir ticaret savaşı başlatmasa da gereksiz gümrük vergilerinin yürürlükte kalmasına izin verdi. Biden yönetimi ayrıca Çin'in en son teknolojilere erişimini engellemeye ve en son elektrikli araçlar olmak üzere Çin mallarının ABD pazarına girmesini yasaklamaya çalıştı. Amerikan seçmenlerinin, Çin'in, uygun fiyatlı elektrikli araç üretiminde Çin'in çok gerisinde olan Amerikan otomotiv endüstrisini baltalamak istediğine inanmasını istiyor. 

Çin ise işi başından savmadı. Bunun yerine yola baktı, gelecek zorlukları ve fırsatları öngördü ve önemli seçimler yaptı. Bu seçimlerin doğruluğu kanıtlandı. Çin elektrikli araçlarının ABD pazarına girmesini engelleme çabası yalnızca korumacı bir ideolojiye dayanıyor. Daha açık bir ifadeyle, Washington yönetimi elektrikli araçları yalnızca Amerikan şirketlerinin üretmesi ve satışlarından faydalanması durumunda tercih ediyor.

ÇİN’İN ENERJİDEKİ KATKILARI

Kısa süre önce Hollanda’nın Rotterdam kentinde düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’nde önemli tespitler dile getirildi. “İnsanlar ve Gezegen için Enerjiyi Yeniden Tasarlamak" temalı konferansta mevcut enerji dönüşümü, güvenliği, erişilebilirliği ve sürdürülebilirliği tartışıldı.

Konferansta ABD ve diğer bazı Batı ülkelerinin Çin'in güneş panelleri ve elektrikli araçlarında "kapasite fazlası" ile ilgili abartılı söylemleri ve temiz enerji sektöründe ticari engeller oluşturma girişimleri dikkat çekti. Ancak Çin'in küresel enerji geçişini yönlendirmedeki kilit rolünden övgüyle bahsedenler de vardı. Bu katılımcılar özellikle Çin'in, güneş panelleri ve elektrik maliyetlerini düşürerek Batı ülkelerinin karbon emisyonlarını net sıfır seviyesine indirme hedeflerine ulaşmalarına önemli ölçüde yardımcı olacağını belirttiler.

Çin'in temiz enerji sektöründeki kapasitesi ve teknolojik atılımları, küresel enerji geçişini yönlendiren güçlü bir motor haline geldi. İstatistiklere göre, son 10 yılda küresel rüzgar ve fotovoltaik projelerinin ortalama elektrik maliyetleri yüzde 80'lere varan oranlarda azaldı ve bunun önemli bir kısmı Çin'in katkılarına atfedildi. Geniş pazar ölçeğinden, etkili tedarik zinciri yönetiminden ve teknolojik yenilik yeteneklerinden yararlanan Çin, güneş panelleri ve elektrikli araçların maliyetlerini önemli ölçüde azaltarak bu yeni enerji ürünlerinin satın alınabilirliğini artırdı. Bu sadece kendi karbon emisyonlarını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel tüketicilere daha ekonomik ve çevre dostu seçenekler sunuyor. Bir örnek verirsek, Çinli şirketler tarafından Suudi Arabistan'da inşa edilen Al Shuaibah fotovoltaik enerji santrali projesi, tamamlandığında karbondioksit emisyonlarını 35 yılda 245 milyon ton, yani 545 milyon ağaç dikmeye eşdeğer azaltacak. 2022 yılında, Çin'in ihraç ettiği rüzgar ve fotovoltaik ürünler, diğer ülkelerin karbondioksit emisyonlarını yaklaşık 573 milyon ton azaltmasına yardımcı oldu; bu da toplam 2,83 milyar ton karbon azaltımı anlamına geliyor ve aynı dönemde yenilenebilir enerjinin sağladığı küresel karbon azaltım hacminin yaklaşık yüzde 41'ini oluşturuyor. 

KORUMACILIK ÇIKMAZI

Mesela Çin’in Türkiye’deki pil yatırımını engellemek istihdam olanaklarını ortadan kaldırır ve tüketicilerin yükünü artırır. ABD ve bazı ülkeler, kendi sanayilerini korumak ve Çin'in avantajlı sanayilerini bastırmak için sözde "kapasite fazlası" söylemiyle Çin'in temiz enerji sektörünün gelişimini engellemeye çalışıyor. Ancak küresel bir perspektiften bakıldığında, özellikle de birçok gelişmekte olan ülke ve "Küresel Güney" açısından bakıldığında bu, daha hızlı, daha adil ve daha yaygın bir enerji dönüşümü hedefini baltalıyor. 

Korumacılık 21. yüzyılda işe yaramıyor. Ülkeleri birbirine düşman ediyor. Daha fazla sorun yaratıyor ve bir zayıflık belirtisi olarak görülüyor. Amerikan yönetimlerinin yapması gereken eksiklikleri kabul etmesi ve düzeltmesidir.

Çinli uzmanların dediği gibi iklim değişikliğinin ortak sorunuyla karşı karşıya kalan enerji geçişini teşvik etmek, boş ticari anlaşmazlıklar ve suçlama oyunlarına takılıp kalmak yerine açık ve işbirlikçi bir tutum sergilenmelidir, aksi takdirde bu yalnızca küresel enerji geçişinin hızını engelleyecektir.

(Yazar: Kamil Erdoğdu)