Amerikalı bir askerin kendini yakması, ABD’de siyasetin vicdanını test ediyor
ABD Hava Kuvvetleri’nde istihbarat, gözlem ve keşif kanadında görev yapan 25 yaşındaki Aaron Bushnell, 25 Şubat'ta, İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde, başından aşağı benzin dökerek kendisini ateşe verdi.
Nefesi kesilene kadar "Filistin'e özgürlük" diye bağıran Aaron Bushnell, olaydan önce kaydedilen bir videoda “Artık soykırım suçuna iştirak etmeyeceğim." dedi.
Bushnell'in arkadaşı, basına verdiği röportajda, hayatını kaybeden askerin, "ABD ordusunun Filistin'deki soykırıma dahil olduğuna" ilişkin belgeler gördüğünü kendisine anlattığını iddia etti.
Geçen yılın Ekim ayında meydana gelen yeni tur Filistin-İsrail çatışması, şu ana kadar yaklaşık 30 bin sivilin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 2 milyon insanın yerinden edilmesine neden oldu.
Amerikan tarzı sözde insan haklarının ikiyüzlülüğü
Bu kanlı çatışma, Filistin-İsrail sorununu temelden çözmenin aciliyetini öne çıkarken, ABD'nin İsrail'i kayırma politikasının getirdiği olumsuz sonuçları ve "Amerikan tarzı insan hakları"nın ikiyüzlülüğünü ve çifte standartlarını yansıtıyor.
En son Filistin-İsrail çatışma dalgasının meydana gelmesinin ardından uluslararası toplum, ateşkesin sağlanması için çaba gösterirken, Ortadoğu'da önemli etkiye sahip bir ülke olan ABD neler yapıyor?
Ortadoğu'ya daha fazla askeri güç göndermekten İsrail'e büyük miktarda askeri yardım sağlamaya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Gazze'deki ateşkesle ilgili karar taslaklarının onaylanmasını defalarca engellemeye kadar, ABD'nin eylemleri, Gazze’deki insani durumun kötüleşmesine sebep olduğu gibi, bölgeyi daha tehlikeli bir duruma itiyor.
Filistin-İsrail meselesinin bugüne kadar çözülememesinin arkasında ABD'nin olduğu görülüyor.
ABD yönetimi, Filistin-İsrail çatışmasını çözmek için "iki devletli çözümü" desteklediğini iddia ediyor, ancak ABD yönetimleri bunu hiçbir zaman uygulamadı ve sonuçta yeni tur Filistin-İsrail çatışmasının meydana gelmesine yol açtı.
Aslında Ortadoğu'da son birkaç yıldır savaşlar sürüyor ve ABD de işin içinde. ABD’li siyasetçilerin gözünde savaş nedeniyle yıkılan aileler önemli değil, uluslararası kamuoyundan yükselen kınama seslerinin önemi yok, ABD halkının protestoları hiçe sayılıyor, önemli olan sadece ABD’nin çıkarları ve hegemonyasıdır.
Elbette ABD’nin bu girişimlerinin bir bedeli var. Amerikalı politikacılar yalnızca kendi ülkelerindeki halk desteğini kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda ahlaki olarak da kaybediyorlar.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul Gheit, İsrail'in Gazze Şeridi'nde devam eden savaşındaki siyasi ve ahlaki sorumluluğu ABD'nin üstlenmesi gerektiğine işaret etti.
Bazı uzmanlar, ABD kamuoyunda biriken memnuniyetsizliğin bu yıl yapılacak genel seçimleri etkileyebileceğine dikkat çekiyor.
Genç bir asker olan Bushnell'in kendi hayatını ortaya koyarak protesto etmesi Amerikalı politikacılara son çağrı olmalı: "İnsan hakları" kisvesi altında insan haklarının ihlal edilmesi durdurulmalı ve iki devletli çözüm planı yerine getirilmeli.