Avrupa rekabet karşısında özgüvene sahip olmalıdır

2023-09-19 20:50:57

“Çin rekabetini engellemek olgun bir ekonomik çözüm değil.”

"Bu verimsiz.”

"Cezai tarifeler ve ticaret engelleri yalnızca kaybettirir.”

……

Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen'in Çin elektrikli araçlarıyla ilgili bir soruşturma başlatacağını duyurması üzerine Avrupa'da şiddetli bir tartışma yaşanıyor. 

Alman otomotiv endüstrisi, bu hareketin bir tarife savaşını tetikleyeceğinden ve ülkenin otomotiv endüstrisinin uzun vadeli çıkarlarına zarar vereceğinden korkuyor.

Avrupa basınında çıkan haberlere göre, iki büyük AB ekonomisi olan Almanya ve Fransa'nın AB liderinin açıkladığı karara ilişkin tutumları çok farklı. Fransız hükümeti ve otomotiv endüstrisi AB'nin ilgili politikaları uygulamaya koymasını desteklerken, Alman otomotiv endüstrisi muhalefetini açıkça dile getirdi.

Nedeni basit. Alman otomobil endüstrisinin Çin pazarındaki çıkarları Fransız tarafınınkinden çok daha fazla ve ilgili AB politikalarının kendilerine büyük zarar vereceğinden daha fazla endişe duyuyorlar.

Bu, bir taraftan AB'nin Avrupa'nın genel çıkarlarını rasyonel ve dengeli bir şekilde tartmadığını yansıtıyor. Elektrikli araç endüstrisi için Avrupa pazarı rekabetçi bir pazardır. Çin'in AB pazarındaki elektrikli araç payı yaklaşık yüzde 8'dir ve bu da yüksek değildir. Fiyat açısından bakıldığında, Avrupa pazarındaki ana akım Çin elektrikli araç markalarının fiyatları, Çin iç pazarınınkinden daha yüksektir, sadece yerel Avrupa markalarıyla karşılaştırıldığında, bazı fiyat avantajları vardır. Bu nedenle, AB'nin Çin elektrikli araçlarına karşı bir soruşturma başlatmasının nedenleri savunulamaz.

Batıda bir atasözü vardır: "Roma bir günde inşa edilmedi. 

Yıllar geçtikçe, Çin'in elektrikli araç endüstrisi güçlü pazar rekabet gücü göstermiştir. Bunun temel nedeni, Çinli otomobil şirketlerinin yeniliği ve araştırmayı teşvik etmeye devam etmeleridir. Çin'in ilgili sanayi zincirlerinin tedarik zinciri, diğer ülkelere göre daha eksiksiz.

Buna karşılık, geleneksel yakıtla çalışan araçlar için önemli bir üretim üssü olarak, Avrupa'nın yeni enerjili araç üretimine ve araştırma ve geliştirmeye geçiş hızı, Çin ve ABD gibi ülkelerin gerisinde kalıyor.

Bazı Avrupa ülkeleri ve büyük otomobil şirketleri, Avrupa pazarının Çin’in yeni enerji araçları tarafından işgal edileceğinden endişe ediyor. Bu muhtemelen AB'nin sözde soruşturmayı başlatma konusundaki gerçek niyetidir.

Çin, uzun süredir Avrupalı otomobil şirketleri için önemli bir pazar olmuştur. Çin hükümeti, onların pazara girmelerine hiçbir zaman engel koymadı, bu da istikrarlı bir şekilde büyük faydalar elde edebilmelerini sağlıyor.

Peki, Çin'in yeni enerji araçları geliştirildiğinde, Avrupa neden aynı zihniyeti benimsemiyor? Sözde “adil rekabet” başlığı altında soruşturmaların yürütülmesi ve korumacılığın bariz bir şekilde benimsenmesi, yalnızca piyasa ekonomisindeki adil ve açık rekabet ilkesine aykırı değil, aynı zamanda Avrupa Birliği'nin her zaman takip ettiği serbest ticaret önerisine de aykırıdır.

Aslında Avrupa, dünyadaki otomobiller için önemli bir üretim üssüdür. Derin bir marka, yetenek ve teknoloji birikimine sahiptir. Elektrikli araç endüstrisini güçlendirmek ve genişletmek için birçok uygun koşula sahiptir. Avrupa, dış rekabetle sakin bir şekilde karşı karşıya kalma ve adil bir pazar ortamında kendi endüstrilerinin rekabet gücünü artırma konusunda özgüvene ve akla sahip olmalıdır.

Son yıllarda, BMW ve Volkswagen gibi Avrupalı otomobil şirketleri Çin'deki yeni enerjili araç işlerini genişletti, Çinli şirketlerle ortaklıklar kurdu, akü teknolojisini satın aldı ve Çin pazarını konsolide etti.

ABD'deki Rongding Consulting'in verilerine göre, Çin'in otomotiv endüstrisine yapılan Avrupa yatırımı geçen yıl rekor bir artışla 6,2 milyar avroya ulaştı. Çinli şirketler, Almanya ve Macaristan gibi Avrupa ülkelerinde fabrika inşa etmeye de büyük yatırımlar yaptı.

Sektördeki bu tür sağlıklı rekabet ve iş birliği derinleşmeye devam ederse, Avrupa yeni enerji aracı endüstrisinin rekabet gücünü artırmasına ve AB'nin karbon azaltma kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacaktır.