Dünya ABD'nin "ayrışma istemiyoruz" sözünü nasıl uygulayacağını merakla izliyor
ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Çin'e yaptığı dört günlük geziyi dün tamamladı. Raimondo, haziran ayından bu yana Çin'i ziyaret eden dördüncü Amerikalı üst düzey yetkili oldu. Uluslararası kamuoyu, Raimondo'nun gezisini değerlendirirken Çin ve ABD'nin "yeni iletişim kanallarının kurulacağını" duyurmasını yakından takip etti ve bunun "yanlış anlamaların azaltılmasına" yardımcı olacağı savunuldu. Raimondo ayrıca "Çin'le ayrışmaya çalışmadıklarını" açıkça belirtti ve Amerikan şirketlerinin Çin'e yatırım yapma umudunu dile getirdi.
Analistler "yeni iletişim kanalının" Çin ve ABD'nin daha fazla iletişim ve alışveriş yapmasına yardımcı olacağını ancak bunun gerçekten etkili bir rol oynamasının ABD'nin fiili eylemlerine bağlı olduğunu belirtti.
Ne dediler ne yaptılar
Üç ABD'li siyasetçinin Çin ziyaretleri sonrasında ABD tarafının performansına bakıldığında kamuoyunun bu tür şüphelere sahip olması şaşırtıcı değil. Örneğin, ABD Dışişleri Bakanı Blinken haziran ayında Çin'i ziyaret ettiğinde, ABD tarafının Bali toplantısında iki devlet başkanı tarafından belirlenen gündeme geri dönmeye ve Başkan Biden'ın taahhütlerine uymaya kararlı olduğunu açıkça belirtmişti.
Ancak son iki ayda ABD, Taiwan’ın sözde lider yardımcısı Lai Ching-te’nin ABD'ye "mola yapmasına" göz yumdu, Taiwan'a silah satışı yapmaya devam etti ve Çin'deki yatırımlara kısıtlamalar getirdi. Bu eylemler ABD'nin güvenilirliği konusunda büyük şüphe uyandırdı. Bu nedenle Raimondo'nun gezisi sonrası sözlerle eylemleri ne ölçüde bütünleştirebildiğinin daha fazla gözlemlenmesi gerekiyor.
Kamuoyu ABD tarafının "ayrışma yok" beyanını uygulayacağını umuyor. Bu sadece Çin-ABD ticari ilişkilerinin doğası tarafından belirlenmiyor, aynı zamanda Çin ve ABD iş topluluklarının gerçek ihtiyaçları tarafından da belirleniyor ve bu da Çin ve ABD'nin kalkınmasına fayda sağlıyor.
ABD’nin hangi adımları atması bekleniyor?
Eğer Washington doğru kararlar vermek istiyorsa, Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerinin özünün karşılıklı yarar ve kazan-kazan olduğunu, bir taraf kazanırken diğerinin kaybetmesi gibi bir durum olmadığını kabul etmelidir.
ABD 2018'den bu yana Çin mallarına yüksek gümrük vergileri uygulamaya devam ediyor ancak Çin-ABD ticaret hacmi 2022'de yaklaşık 760 milyar ABD dolarına ulaşarak rekor seviyeye ulaştı. ABD-Çin İş Konseyi tarafından yayınlanan 2023 ABD'nin Çin'e İhracat Raporu, ABD'nin Çin'e ihracatının ABD için 1 milyondan fazla iş yarattığını gösteriyor. Çin'de yatırım yapan 70 binden fazla ABD şirketi var ve Çin'deki işletmelerinin neredeyse yüzde 90'ı kârlı. CNN'e göre Amerikan şirketleri Çin'de devasa bir üretim ağı kurdular ve büyük ölçüde Çinli tüketicilere bağımlılar.
Bu, Çin ve Amerikan endüstrilerinin derin entegrasyonunun, karşılıklı yarar ve kazan-kazana dayanan ekonomik ve ticari iş birliğinin vücut bulmuş halidir ve aynı zamanda Amerikan iş dünyasının ayrışma siyasetini onaylamamasının temel nedenidir. ABD basınında çıkan haberlere göre Raimondo, Çin ziyareti öncesinde 150'ye yakın iş dünyası lideriyle görüştü ve bunların hepsi acilen Çin ile ABD'nin daha fazla iletişim kurmasını umuyor. Amerikan Ticaret Odası'nın Çin'deki anket sonuçlarına göre Çin'deki Amerikan şirketlerinin yüzde 66'sı önümüzdeki iki yıl içinde Çin'deki yatırımlarını sürdürecek veya artıracak. Amerikalı politika yapıcılar Amerikan iş dünyasının isteklerini dikkatle dinlemeli.
Operasyonel açıdan bakıldığında, ABD'nin ekonomik ve ticari konuları siyasallaştırmayı ve tamamen güvenlik meselesi haline getirmeyi bırakması zorunludur. Şimdi ABD enflasyonla ve borç kriziyle karşı karşıya. Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi eski başkanı Kevin Hassett, geçtiğimiz günlerde ABD ekonomisinin yeni bir enflasyon dalgasına yol açabileceğini söyledi. Bu arada, yeni ABD Hazine tahvillerinin alıcılara ihtiyacı var. Bu sorunların çözümü Çin ile iş birliğinden ayrılamaz.
Çin-ABD ilişkilerinde “bazı olumlu işaretler”
Uluslararası kamuoyu, Raimondo'nun Çin ziyaretinden önceki günlerde Çin-ABD ilişkilerinde "bazı olumlu işaretler" olduğunu fark etmişti. Financial Times, bunun Washington'un on yıllardır süren "Çin-ABD Bilim ve Teknoloji İş Birliği Anlaşmasını" uzatma çabalarını ve 27 Çin kuruluşuna yönelik ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasını da içerdiğini bildirdi. Aynı zamanda uluslararası toplum, ABD'nin genel seçim amacıyla Çin'i kontrol altına alma politikasına ilişkin endişelerini de dile getirdi.
Raimondo'nun Çin ziyareti sırasında Çin, ABD'nin Çin'e uyguladığı 301 tarifeleri, yarı iletken politikaları, çift yönlü yatırım kısıtlamaları, ayrımcı sübvansiyonlar ve Çinli şirketlere yönelik yaptırımlar konusunda ciddi endişelerini dile getirdi. ABD'nin şimdi yapması gereken, Çin'e uygulanan gümrük vergilerini mümkün olan en kısa sürede iptal etmek, Çin'e yönelik ihracat kontrollerini gevşetmek, Çinli şirketlere yönelik yaptırımları kaldırmak ve iki ülke şirketlerinin ticaret ve yatırım iş birliğini genişletmesi için koşullar yaratmaktır.
Böylece oluşturulan "yeni iletişim kanalları" iyi değerlendirilmiş olacaktır. ABD tarafının bu kanalı yalnızca "sembolik anlam" taşıyan bir süs olarak görmek yerine, rolüne gerçekten önem vermesi gerekiyor. İster Çin ve ABD tarafından kurulan çalışma grubu olsun, isterse başlatılan ihracat kontrolü bilgi alışverişi mekanizması olsun, bunlar farklılıkların çözümünde ve diyalog yoluyla politika koordinasyonunun teşvik edilmesinde gerçekten rol oynamalılar. Uluslararası toplumun görmeyi umduğu şey budur.
Ekonomik ve ticari ilişkiler Çin-ABD ilişkilerinin denge taşıdır. Yeni bir başlangıç noktası olarak "yeni iletişim kanallarının" kurulmasıyla ABD'nin sorunu çözme konusundaki samimiyetini göstereceği umulmaktadır. Raimondo'nun Çin ziyaretinin ardından tüm dünya ABD'nin bundan sonra ne yapacağını yakından izliyor.