Çevre korumanın ikiyüzlü lideri

2023-08-31 14:59:38

Kendini "çevre korumada dünya lideri" olarak adlandıran ve gelişmekte olan birçok ülkenin çevre sorunlarını her zaman eleştiren ABD, Japonya'nın nükleer açıdan kirli suyu denize boşaltması karşısında, Tokyo’yu desteklemeyi tercih etti.

Japon hükümeti, 24 Ağustos'ta Fukuşima nükleer atık suyun denize boşaltılmasına başladı. Nükleer maddeyle kirlenmiş su ile deniz suyunun deşarjında şok edici net bir renk farklılığı var. Fukuşima nükleer santralinin su depolama tanklarında bulunan toplam yaklaşık 1,34 milyon metreküp nükleer atık su, 30 ila 40 yıl dayanacak şekilde Pasifik Okyanusu'na enjekte edilecek…

Japonya, nükleer maddeyle kirlenmiş suyu boşaltmaya başlamadan önce, Fukuşima nükleer santralinin limanında yakalanan deniz balıklarında, Japon Gıda Sanitasyon Yasası’nın yasal standardından 180 kat daha yüksek bir radyoaktif element olan sezyum bulundu.

Okyanus akıntılarına dayalı olarak radyoaktif suyun boşaltım süreci simüle edilerek, radyoaktif trityum içeren nükleer kirlenmiş suyun, boşaltımdan 240 gün sonra Çin kıyı sularına, bin 200 gün sonra Kuzey Amerika kıyılarına ulaşacağı ve Kuzey Pasifik Okyanusu'nun neredeyse tamamını kaplayacağı belirlendi. Daha sonra bu radyoaktif madde içeren su, ekvatoral okyanus akıntılarının etkisiyle Amerika kıtası kıyıları boyunca hızla Güney Pasifik'e yayılırken, diğer yandan Avustralya'nın kuzey suları üzerinden Hint Okyanusu'na aktarılarak İran ve Basra Körfezi’ne doğru yola çıkıyor.

Çevreye karşı böylesine sorumsuz bir hareketle karşı karşıya kalan ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin "Japonya'nın güvenli, şeffaf ve bilime dayalı eyleminden memnun olduğunu" belirterek Japonya'nın bu hamlesine desteğini açıkladı. ABD'nin Japonya Büyükelçisi Rahm Emanuel, Tokyo'nun kararına desteğini göstermek için Fukuşima’dan balık yediğini iddia etti ki bu açıkça siyasi bir jestti.

Kendini küresel bir "çevre koruma lideri" olarak ilan eden ABD, birçok gelişmekte olan ülkeyi çevre sorunları nedeniyle her zaman eleştirmiştir. Eski Sovyetler Birliği'ndeki Çernobil nükleer santral kazasının aynı doğasıyla ve bunu takip eden sorunlarla karşı karşıya kalan ABD hükümeti ve büyük ve küçük medyalar, bunu kınamaktan asla vazgeçmedi. Artık nükleer kirlenmiş suyun çevredeki okyanuslara ve tüm küresel çevreye yönelik riskleri çok açık olmasına rağmen, ABD Japonya'ya desteğini açıkça ifade etti.

Bu bariz zıtlık şüphesiz çevrenin korunmasında dünya lideri olarak yanlış imajını ortaya koyuyor. Ama soru şu: Neden?

Bunu yaparken ABD kendi siyasi çıkarlarına boyun eğmiş ve meseleye jeopolitik bir perspektiften bakmıştır. Asıl niyeti Japonya'yı ABD'nin jeopolitik oyununun sadık bir uygulayıcısı yapmaktır.

Japonya ise her zaman ABD’ye bağlı olmuştur. Dış politikası ABD merkezlidir ve her konuda ABD’yi takip etmektedir.

Ayrıca ABD'nin de Pasifik Okyanusu'nda nükleer kirlilik geçmişi var. Bu aynı zamanda ABD'nin Japonya'nın nükleer maddeyle kirlenmiş suları boşaltmasını kınamaktan bilinçli olarak kaçınmasına neden oldu.

1946 ile 1958 yılları arasında ABD Marshall Adaları'nda 67 nükleer test gerçekleştirdi. Nükleer testin neden olduğu kirliliğe ek olarak, ABD ayrıca nükleer atıkları o bölgeye gömdü ve Nevada'daki Nevada nükleer test sahasından 130 tondan fazla nükleer kirlenmiş toprağı doğrudan Marshall Adaları'na boşalttı. Ta 2019 yılında çöp depolama alanı için kullanılan kubbenin çatladığı haberi geldi.

24 Ağustos'tan bu yana, Japonya kendisini "çevre kirletici" olarak etiketlerken, ABD kendi siyasi çıkarlarını tüm insanlığın güvenliğinin üstünde tutuyor, Japonya'nın nükleer atık suyu tahliye etmesini destekliyor. "Çevre korumada dünya lideri" olma iddiasının arkasında işte böyle bir ikiyüzlülük vardır.