NATO’nun başı dertte: Çözülemeyen birçok sorunla karşı karşıya
İki gün süren NATO Vilnius Zirvesi, 12 Temmuz’da sona erdi. Ukrayna’nın NATO’ya katılmasının askıya alınması, İsveç’in NATO üyeliğinde belirsizlikler bulunması, NATO’nun Japonya’da şube açmasının ele alınmasının ertelenmesi, ABD’nin Ukrayna’ya misket bombası sağlamasına yoğun eleştiriler ve NATO’nun yeni genel sekreteri için aday göstermenin sonuçsuz kalması gibi bir dizi sorunla birlikte NATO’nun övündüğü “büyük dayanışma” tümüyle püskürtüldü.
Son NATO zirvesinde yayınlanan ortak bildiride, Çin’in Avrupa-Atlantik okyanus güvenliğine “sistematik meydan okuma” oluşturduğu iddia edildi. Nitekim ABD’nin liderliği altında, NATO, Avrupa güvenliğinin koruyucusu kimliğini yitirmiş ve ABD çıkarlarının koruyucusu haline gelmişti. NATO, Çin’i sistematik meydan okuma olarak tanımlamasıyla Asya-Pasifik bölgesine sızmaya kalkıştı. Oysa, Çin, öteden beri küresel barışın koruyucusu ve küresel kalkınmaya katkı sağlayıcısı konumunda. NATO’nun bu eylemi, eninde sonunda kendi sıktığı kurşunla kendi ayağını vuracaktır. Kanada Manitoba Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Radhika Desai basına verdiği demeçte, NATO’nun sürekli olarak doğuya genişlemesinin nihayetinde Avrupa’nın güvenliğini bozduğu ve Avrupa ülkelerini giderek zayıflattığı görüşünü savundu.
Ukrayna konusu, son NATO zirvesinin ana gündemiydi. NATO, Ukrayna’nın geleceğinin NATO’da olacağına ve Ukrayna’ya güvenlik garantisi sağlayacaklarına işaret etti, ancak Ukrayna’ya örgüte katılma davetini bir türlü göndermedi. ABD Başkanı Joe Biden 13 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın Rusya ile çatıştığı dönemde NATO’ya katılamayacağını savundu. Nitekim, Ukrayna’nın bu anda NATO’ya katılması halinde, NATO’ye ülke ülkeler ortak savunma ilkesine göre, Rusya ile doğrudan çatışma durumuna gelecek, NATO üyesi ülkelerin çoğu bu durumu görmek istemiyor. Rusya ile doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmak, Ukrayna’nın çıkarlarını kullanarak Rusya’yı zayıflatmak, dolayısıyla Avrupa’nın stratejik egemenliğini ve bağımsızlığını zayıflatmak ABD’nin asıl amaçları arasında.
Son NATO zirvesinde İsveç’in üyeliği konusunda önemli ilerlemeler kaydedildiği gözüküyor. Türkiye, NATO ve İsveç ortak bildiri yayınladı. Türkiye hükümeti, İsveç’in üyeliği konusunu ele alan karar tasarısını TBMM’ye sunacaklarını açıkladı. Buna rağmen, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik kısa süre önce yaptığı açıklamada, “Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine evet demedi, NATO üyeliğinin önünü açmaya evet dedi, meclis bunu takdir edecek” diye konuştu. Buna paralel olarak İsveç’in üyeliğine öteden beri karşı çıkan Macaristan da mevcut tutumunu değiştirmedi. İsveç’in NATO üyeliğinde belirsizlikler sürüyor.
Son NATO zirvesinde NATO’nun Japonya’da şube açması konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Üye ülkeler arasındaki ciddi anlaşmazlıklar nedeniyle bu konunun sonbahardaki toplantılarda ele alınması kararlaştırıldı. Fransa, NATO’nun faaliyet alanının Kuzey Atlantik bölgesi olduğunu ifade ederek, Japonya’da şube açmaya karşı çıktı. Ancak ABD, İngiltere ve Kanada’nın ciddi desteğiyle bu konunun yine de NATO gündeminde bulunacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Son NATO Zirvesi’nde bir başka sıcak konu, ABD’nin dünya çapındaki eleştirilere rağmen, Ukrayna’ya misket bombası sağlaması oldu. NATO’ya üye ülkelerin üçte ikisi, Oslo Misket Bomba Antlaşması’na taraf oldu. Bu nedenle İngiltere, Kanada ve İspanya, ABD’nin söz konusu bombayı Ukrayna’ya sağlamasına karşı çıktı. Bu gelişme, NATO’nun Ukrayna’ya askeri yardımı konusunda ciddi anlaşmazlığa yol açacak. Zirvede NATO’nun yeni genel sekreterinin atanması konusunda da herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Fransa, AB üye ülkesi olmayan İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace’nin genel sekreterliğe aday gösterilmesine karşı çıkarken, ABD’nin desteklediği AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise birçok NATO üyesinden destek alamadı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg mevcut görevini bir yıl daha yapmak zorunda kaldı.
NATO Vilnius Zirvesi’nde örgütün genişlemesi, genel sekreterliğe aday gösterilmesi gibi bir dizi konuda ciddi anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Bu, 70 yıllık geçmişe sahip NATO’nun iç çelişkilerle ve risklerle dolu olduğunu bir kez daha gösterdi. NATO, ABD’nin hegemonyacılığı için bir araç olarak kullanılmaya devam edilirse, NATO üyesi ülkelerin başı dertten kurtulamayacak.