NATO'nun rolü değişiyor: Avrupa güvenliği garantisi mi, ABD'nin çıkarları mı?

2023-07-13 11:48:38

Litvanya'da gerçekleşen NATO Zirvesi dün sona erdi. Ortak bildiride Çin'e defalarca atıfta bulunuldu ve Çin'in Avrupa-Atlantik güvenliğine sistemli bir meydan okuma teşkil ettiği ifade edildi. Geçen yıl haziran ayında Madrid'de onaylanan stratejik kavram belgesi ile kıyaslandığında, yeni ortak bildiride Çin hakkında çok daha fazla maddeler yer aldı ve eleştiriler arttı.

Zirvede aslında NATO'nun gündemine göre Ukrayna'daki son gelişmeler ve yeni üyelik konularına odaklanması bekleniyordu, fakat sürekli Çin konusu gündeme geldi. Bu durum aslında çok da şaşırtıcı değil. NATO, dünyanın en büyük askeri ittifakı ve bir düşman olmaksızın varlığını sürdüremeyen bir yapıdır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana NATO'nun stratejik kavram belgelerini defalarca yenilediği görüldü. Her yenileme, ABD'nin stratejik ayarlamalarını yansıttı ve ABD'nin taleplerine bağlı olarak gerçekleşti. ABD Başkanı Joe Biden, göreve geldikten sonra Çin'i hatalı bir şekilde "en önemli stratejik rakip" olarak nitelendirdi ve Hint-Pasifik Stratejisi'ne NATO'nun dahil edilmesi gerektiğini ifade etti. Washington'un yönlendirmesi altında NATO, Çin'e karşı daha sert bir tutum benimseyerek onu "sistemli bir meydan okuma" olarak etiketledi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, önceden "Çin tehdidi"nin NATO'nun var olma nedeni olarak görülmesi gerektiğini belirtmişti. Son zirvede ise Stoltenberg, Çin'in NATO'nun düşmanı olmadığını ve Çin'le diyalogun sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Ancak bunu "Çin ana karasının Taiwan'ı tehdit ettiği" şeklindeki saçma bir iddiayla birlikte söyledi. Bu, NATO'nun varlığını sürdürmek için Çin'i bir düşman gibi göstermeye çalıştığını teyit eder nitelikte.

Günümüzde Washington'un baskısıyla NATO, artık Avrupa güvenliğinin garantisi yerine ABD'nin çıkarlarını koruyan bir yapı haline geldi. NATO’nun Çin’i sistemli bir meydan okuma olarak ilan etmesine örgüt içindeki birçok üye ülke bile katılmıyor. Çünkü gerçekler her zaman değişmez: Çin hiçbir çatışma başlatmadı; Çin başka bir ülkenin toprağını işgal etmedi; Çin herhangi bir temsili savaş çıkarmadı. Son 30 yılda Çin, BM'nin barış gücü eylemlerine 50 binden fazla kişi gönderdi.

NATO, hayali düşmanlar yaratmada becerikli olan bir kuruluştur ve dünyanın uyanık olması gereken sistematik bir meydan okumasıdır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana 30 yıl geçti. Soğuk Savaş döneminde doğmuş olan NATO hala ABD tarafından yönlendirilen bir savaş makinesi olarak bloklaşmaya çalışmaktadır. Kendini savunma örgütü olarak tanımlayan NATO, uluslararası düzeni temel alan kurallara uymadan Federal Yugoslavya ve Suriye gibi egemen ülkelere savaş açmış ve büyük sivil kayıplara neden olmuştu.

NATO içinde objektif bir bakış açısıyla rasyonel seslerin var olduğunu söylemek mümkündür. Fransa dahil bazı üye ülkeler, NATO'nun kendi gücünü Kuzey Atlantik sınırlarını aşarak Asya-Pasifik bölgesine yaymaması ve Japonya'da temsilcilik açmaması gerektiği konusunda ısrar etmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zirvedeki basın toplantısında NATO'nun Kuzey Atlantik'e odaklanan bir örgüt olduğunu ve Japonya'nın bu bölgede bulunmadığını belirtti. Bunun gibi mantıklı düşüncelerin NATO içinde daha fazla üye tarafından benimsenmesi gerekmektedir. Eğer NATO, sadece ABD'nin peşinden koşar ve Asya-Pasifik bölgesinin istikrarını bozmaya çalışırsa, sadece itirazlar ve tepkilerle karşılaşacaktır.