Japonya nükleer atık su meselesini güvenli ve şeffaf yöntemlerle çözmeli
Ren Jie, CRI Haber Merkezi
Japonya Atom Enerjisi Düzenleme Komisyonu, dün Tokyo Electric Power Şirketi’ne Fukuşima Nükleer Santrali’nden nükleer atık suyu okyanusa boşaltacak tesislerin kullanımını onaylayan bir sertifika verdi. Böylece Japonya, iç ve dış kamuoyunun tepkilerine rağmen radyoaktif atık suyunu okyanusa boşaltma yolunda bir adım daha attı. Japonya Kabine Baş Sekreteri Matsuno Hirokazu, Japonya'nın trityum yoğunluğuna getirdiği standartların Çin ve Güney Kore gibi ülkelerden çok daha katı olduğunu, "bilimsel" bir yaklaşımla bu konuda açıklama yapacaklarını savundu.
Japonya ne açıklama yaparsa yapsın, bu Fukuşima Nükleer Santrali’nden boşaltılacak suyun, radyoaktif içerikli olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
Tokyo, defalarca trityumun filtrelenmesi için kullanılan yöntemin güvenilir olduğunu iddia ederken, uzmanlar, Fukuşima’da birikmiş nükleer atık suyunda trityum ve karbon-14 dâhil 60 çeşitten fazla radyoaktif nükleer unsur bulunduğunu, bunlardan bazılarının trityumdan çok daha zararlı olduğunu belirtiyor.
Daha da endişe verici olan, Japonya’nın etkili bir arıtma teknolojisine sahip olmaması. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yayımlanan son raporda da şu anda Japonya tarafından nükleer radyoaktif unsurları arıtmak için kullanılan Gelişmiş Sıvı İşleme Sistemi’nin (ALPS) "nükleer atık sudaki tüm radyoaktif unsurları kaldıramayacağı" kabul edildi. Dahası, Japonya’nın nükleer atık suyu okyanusa boşaltması 30 yıl sürecek ve bu geri döndürülemez bir çevre felaketine yol açacak.
Japonya’da başta Fukuşima dâhil birçok noktadaki sivil örgütler, yaklaşık 254 bin imza toplayarak nükleer atık suyun okyanusa boşaltılmasına karşı çıktı.
Japonya ve Güney Kore merkezli basın kuruluşları tarafından yapılan ortak anketin sonuçlarına göre, Güney Kore halkının yüzde 80’den fazlası, Japonya’nın girişimine karşı çıkıyor.
Japonya, bilime ve olgulara saygı göstererek, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeli, radyoaktif atık su meselesini bilimsel, güvenli ve şeffaf yöntemlerle çözmeli.
