ABD’nin Çin’in “gelişmekte olan ülke” statüsüyle derdi ne?

2023-06-13 11:33:34

Reuters Haber Ajansı tarafından yayımlanan bir habere göre, 8 Haziran’da ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde Çin’in gelişmekte olan ülke statüsünün kaldırılmasına ilişkin bir önerge onaylandı. 

Uluslararası teşkilatların Çin’in somut koşullarına göre belirlediği gelişmekte olan ülke statüsü, ABD’nin bir önergesiyle elbette değişmeyecek. 

Onlarca yıldır ekonomide büyük ilerleme kaydeden Çin dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü haline geldi. Ancak, gelişmiş ülkelere kıyasla Çin’in ekonomik seviyesi halen düşük, özellikle ekonomik gelişmede dengesizlik sorununun çözülmesi gerekiyor. 

2022 yılında Çin’in kişi başına düşen gayri safi yurtiçi milli hasılası 12 bin 741 doları buldu, bu rakam gelişmiş ülkelerdekinin 5’te 1’ini, ve ABD’nin 6’da 1’ini oluşturdu. İnsani Gelişme Endeksi bakımından dünyada 79. sırada yer alan Çin, gelişmekte olan ülkeler seviyesinde yer alıyor.

2019 yılından itibaren, ABD yönetimi Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) Çin’in gelişmekte olan ülke statüsünün kaldırılması talebinde bulundu. ABD’nin mantığına göre, Çin gelişmekte olan ülke statüsü dolayısıyla büyük fayda görüyor, ABD ise gelişmiş ülke olarak büyük sorumluluk üstleniyor. 

Peki gerçekte durum öyle mi? 

Çin DTÖ’ye üye olmasından bu yana geçen 20 yıldan uzun sürede kendi üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdi ve verdiği taahhütleri hayata geçirmek için elinden geleni yaptı. Ancak, dünyada en büyük gelişmiş ülke olan ABD, dolar hegemonyasıyla uluslararası ticaret sisteminde kazanç elde etti ve sık sık DTÖ üyelik aidatını ödemeyi reddetti.   

 Gelişmekte olan ülke statüsünün korunması, Çin’in meşru hakkıdır. Çin, gelişmekte olan ülke statüsü bahanesiyle kendi üzerine düşen uluslararası sorumluluklardan kaçmadı, aksine dünyadaki barış ve refahı korumak için büyük katkıda bulundu. 

2013-2021 yılları arasında, Çin’in küresel ekonomik kalkınmaya yaptığı katkı oranı yüzde 38,6’yı buldu. Bu rakam, G7 ülkelerinin toplam sayısını aştı. Aynı dönemde Çin’de 100 milyon kadar kişi yoksulluktan kurtuldu ve dünyanın yoksulluk giderme çalışmaları için büyük katkıda bulunuldu. 

Bunun yanı sıra Çin, Birleşmiş Milletler’e (BM) ikinci büyük üyelik aidatı ödeyen ve BM’nin barış koruma operasyonlarına ikinci büyük ekonomik desteği sağlayan ülke haline geldi. 

Birçok gelişmekte olan ülke, Çin’in ileri sürdüğü Kuşak ve Yol inisiyatifi aracılığıyla kapsamlı gelişme gerçekleştirdi. En büyük gelişmekte olan ülke olan Çin, diğer gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını korumak için büyük çaba gösterdi ve bu ülkelerle sağlam dostluk ilişkisi kurdu. 

Ancak ABD küresel hegemonyayı korumak için gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını göz ardı ederek Irak, Afganistan ve Suriye dahil olmak üzere çok sayıda ülkeyi işgal etti, dünyadaki barış ve refaha büyük zarar verdi. 

ABD, Çin’e daha ağır bir uluslararası yük üstlendirmek, Çin’in diğer gelişmekte olan ülkelerle ilişkisine zarar vermek ve Çin’in ekonomik gelişmesini sabote etmek için şimdi gözünü Çin’in gelişmekte olan ülke statüsüne dikmiş durumda. ABD bu konuda da gerçekleri eğip bükerek sonuç almaya çalışsa da, Çin gelişme yolunda kararlılıkla ilerlemeye ve gelişme fırsatlarını diğer ülkelerle paylaşmaya devam edecek.