Macron'un Çin ziyareti risk değil fırsat sunuyor

2023-04-04 16:59:13

CMG Türkçe

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 15 Aralık 2022'de Brüksel'deki bir AB zirvesinde konuşuyor. Fotoğraf: VCG

Beijing’de yoğun diplomatik gündem devam ediyor. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in hemen ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen 5-7 Nisan tarihlerinde Çin'i ziyaret edecek ve onları muhtemelen nisan ortasında Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock takip edecek.

Çin ve AB'nin dış müdahalelerin üstesinden gelmesi, ikili ilişkilerde pragmatik alanlara odaklanması ve çalkantılı bir dünyaya kesinlik aşılayarak ilişkilerini istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde geliştirmesinin acil bir görev olduğu söylenebilir.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Macron'un Çarşamba günü Beijing’de başlayıp Guangzhou'da sona erecek gezide Çin lideri Xi Jinping ile görüşeceğini açıkladı. Macron’a Maliye Bakanı Bruno Le Maire ve Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile nükleer enerji grubu EDF ve su ve atık grubu Veolia da dahil olmak üzere yaklaşık 50 şirketin iş liderleri eşlik edecek.

Bu yıl, Çin-AB kapsamlı stratejik ortaklığının 20. yıldönümünde Avrupalı liderlerin yoğun Çin ziyaretleri, Çin ile AB arasında sorunsuz iletişim kanallarının sürdürülmesi konusunda ikili bir fikir birliğini yansıtıyor.

Airbus'tan yeni sipariş mi?

Fransa’da hükümet ve endüstri kaynaklarından alınan bilgiye göre, Avrupalı uçak üreticisi Airbus, Çin’le yeni bir uçak siparişini müzakere ediyor. Macron, Airbus CEO'su Guillaume Faury'nin de dahil olması beklenen Fransa merkezli şirketlerin yöneticilerinden oluşan bir heyet Çin ziyaretini gerçekleştirecek. Bazı diplomatlar, Avrupalı ve Amerikalı liderler yurt dışına ziyarete gittiklerinde genellikle uçak satın alma anlaşmalarına imza attıklarına ve bu anlaşmaların diplomatik ilişkilerin "barometresi" olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.

Geçen yılın Temmuz ayında, Çin'in üç büyük havacılık grubu (China Southern Airlines, Air China ve China Eastern Airlines) Airbus'tan 292 adet A320NEO serisi uçak sipariş etmişti. Toplam tutarı 240 milyar yuanı geçen anlaşma, o sırada Airbus’a verilen en büyük siparişlerden biriydi.

Ukrayna'da barış

Macron’un gezisi sırasında “Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için Çin’e baskı yapacağına” dair haberler de medyaya yansıyor. Çin, Ukrayna’da savaşın sona ermesine yönelik 12 maddelik planını ortaya koydu ve barıştan yana olan tavrını yineledi. Çatışmaşların sona ermesi hususunda Çin’in “ikna edilmeye” ihtiyacı yok. Çin en başından beri Batılı ülkelerin bölgeye silah yığmasına ve yangına benzin dökülmesine karşı çıktı. Macron ve diğer Avrupalı liderler, Ukrayna’da barışın tesis edildiğini görmek istiyorlarsa, Çin’e dayatmalarla gelmektense Çin’in hazırladığı barış planını etüt ederek işe başlayabilirler. Öte yandan Çin’le ile ilişkileri yalnızca Ukrayna krizine bağlamak, AB-Çin ilişkilerinin seyri için akılcı bir yaklaşım olmasa gerek.

Avrupa için stratejik özerklik testi

Avrupalı liderlerin arka arkaya gerçekleşen Çin ziyaretleri, ABD ile Çin arasında jeopolitik rekabetin ciddileştiği bir dönemde gerçekleşiyor. AB, böyle bir arka planda yönünü tayin etmeye çalışıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, gezisi öncesinde yaptığı bir açıklamada Çin’le ilişkileri “risklerden arındırmak” gerektiğini söyledi. Von der Leyen, amaçlarının "ayrışmak" değil, "riski azaltmak" olduğunu vurgulayarak en azından ABD'den farklı bir çizgi izlemeye çalışıyor gibi görünmekte. Oysa AB için en akıllıca adım, ABD ile müttefik ilişkisinin risklerinden ve boyunduruğundan kaçınmak olacaktır. Avrupa’yı Çin’de riskler değil, fırsatlar bekliyor.

Avrupa, yeni yüzyılda kendi iradesiyle kendi kararlarını alabilecek ve kendi ilişkilerini geliştirebilecek zekaya, tarihe ve kapasiteye sahip. 2022'de 847,3 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olan Çin ve AB'nin ayrışması yalnızca ABD'nin çıkarlarına hizmet eder. Ayrışmanın ne Çin'e ne de Avrupa'ya yararı olur. ABD, Avrupa’yı Çin’e karşı kışkırtırken, "transatlantik müttefiklerinin" ticari kayıplarını tazmin edebilecek durumda değil.

Avrupa için akıllıca olan seçim, Çin'in yüksek kaliteli açılımından yararlanmak ve Çin'in modernleşme yolundaki fırsatları değerlendirmek olacaktır. Bunun ilk adımı AB-Çin yatırım anlaşmasının yeniden onay sürecine başlaması olabilir. AB liderliği bu anlaşmaya nihai onayı vermek için yeterli cesaret ve siyasi iradeye sahip olduğunu göstermelidir.

Çin'in AB Büyükelçisi Fu Cong’un geçtiğimiz günlerde Financial Times’a yaptığı açıklamada söylediği gibi, Beijing "karşılıklılık ve eşitliğe dayalı olduğu sürece tüm çözümlere açıktır.”