"Demokratik Zirve mi? İçi boş ceviz bile sayılmaz!"
“ABD’nin Demokratik Zirve’sini neden kimse izlemiyor?”
“Çünkü, bu zirve ABD’nin kendi yönettiği bir siyasi durum komedisi.”
“Gerçek amacı nedir?...”
ABD'nin ev sahipliğinde 2. Demokratik Zirve başlamak üzere, ancak tuhaf bir şekilde, bununla ilgili haberler basında çok nadir görünüyor. Batı sosyal medyasında az sayıda tartışmada insanların odak noktası, toplantının içeriği yerine arkasındaki niyetidir.
ABD yönetimi, zirveye Kosta Rika, Hollanda, Kore Cumhuriyeti (KC) ve Zambiya ile birlikte ev sahipliği yapacaklarını duyurdu. Neden bu dört ülke seçildi? Basında yer alan analize göre, bu dört ülke Latin Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika'dan geliyor ve ABD tarafından çeşitli kıtalardan özenle seçilmiş "ajanlar" durumunda. Ancak ABD'nin kendisi tarafından yayınlanan birçok belirsiz açıklama dışında, bu ortak düzenleyiciler sanki hiçbir şey olmamış gibi sessizce davrandı.
Günümüzde, 2021'de ABD'nin düzenlediği ilk "Demokratik Zirve"nin kasvetli hali hala hatırlanıyor. 20'den fazla ülke katılmayı reddetti, çok az çevrimiçi izleyici vardı ve hiçbir resmi sonuç elde edilemedi. Ölümcül bir hastanın "dünyayı tedavi etmek" istemesi oldukça ironik bir durum. ABD'nin dünyada yankı uyandıramayan performansı, muhtemelen ters tepkiyle karşılaşacak.
Amerika Birleşik Devletleri, "Demokratik Zirve" kapsamında insan hakları, ırk eşitliği ve diğer konuların ele alınacağını iddia etmektedir. Ancak, ironik bir şekilde, bu konuları duyan insanların aklına ilk olarak bu konularda kötü performans gösteren ABD geliyor.
Son birkaç yılda, ABD'deki iki parti kötü niyetle yasa tasarılarını veto etmiştir ve Capitol Hill'de bir isyan yaşanmıştır. The New York Review of Books'ta yer alan yoruma göre, ABD artık "iki devletli bir devlet" haline gelmiştir.
Amerikan demokrasisi, içeride uzun süredir çürümüş durumdadır, ancak dünyaya yıkım ve ölüm tohumları ekmek istemektedir. Irak Savaşı'nın başlamasından 20 yıl sonra, yerel halk, maruz kaldıkları zararı ve acıyı tarif edemez durumdadır. "Demokrasi" adına savaşlar başlatmak ve diğer ülkelerin içişlerine kabaca müdahale etmek, Amerikan tarihinde sıkça görülmektedir.
Tufts Üniversitesi tarafından hazırlanan bir araştırma raporuna göre, 1776’dan 2019’a kadar ABD dünya çapında yaklaşık 400 askeri müdahale gerçekleştirdi ve bunların yüzde 34’ü Latin Amerika ve Karayipler’i, yüzde 23’ü Doğu Asya ve Pasifik’i hedef aldı. Şu anda ABD Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahra-altı Afrika’daki askeri müdahalelerini artırıyor. Suriye’deki yıkımdan, Afganistan’daki uyuşturucunun yaygınlaşmasına ve Libya’da süregelen iç çekişmeye kadar, bu kaosun kaynağı hep ABD'dir.
Demokrasi tüm insanlığın ortak değeridir, ancak ABD, demokrasiyi hegemonyayı teşvik etmesinin bir aracı haline getirdi. Şu anda dünya bir dizi zorlukla karşı karşıya ve insanlar tüm ülkeler, özellikle büyük ülkeler arasında yakın iş birliğini görmek istiyorlar. ABD'nin ideolojik çizgiye dayalı organize ettiği sözde Demokratik Zirve, aslında ortakları bulmasının ve nüfuzunu genişletmesinin aracıdır. Uluslararası toplumda dünyayı karşıt kamplara bölmenin insanlığın hiç ihtiyaç duymadığı bir şey olduğu görüşü hakimdir.
Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’ne bağlı Amerikan Çalışmaları Enstitüsü Müdürü Wang Honggang, ABD tarafından sunulan "Demokratik Zirve"nin gerçekte hiçbir önemi olmadığını, içi boş bir ceviz bile sayılamayacağını düşünüyor. Wang Honggang, bölünmeyi ve çatışmayı kışkırtmayı amaçlayan bu "sahte zirve"nin kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanacağına inanıyor.