Salgını siyasileştirme girişimleri derhal durdurulmalı
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price kısa süre önce yaptığı açıklamada, Çin’in COVID-19 salgınına ilişkin bilgileri paylaşma konusunda şeffaflıktan yoksun olduğunu iddia ederek, Çin’in daha fazla bilgi paylaşması gerektiğini, bunun Çin’in çıkarlarına yararlı olduğu gibi, tüm dünya ülkelerinin çıkarlarına da yardımcı olacağını kaydetti. Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean Pierre de yaptığı açıklamada, ABD dahil bazı ülkelerin Çin’den gelen kişilere uygulanan sağlık uygulamalarının bu ülkelerin vatandaşlarının güvenliğini korumayı hedeflediğini, dolayısıyla Çin’in misilleme yapmaması gerektiğini söyledi.
Salgının etkisinin dünya çapında korunduğu bir dönemde, dünyada salgınla mücadele konusunda en başarısız ülke olarak kabul edilen ABD, yine de salgını siyasileştirme girişimlerinden vazgeçmiyor. ABD’nin bu girişimleri, küresel salgınla mücadele iş birliğine gölge düşürdü. Nitekim, salgının meydana gelmesinden bu yana geçen süre içinde, Çin hep sorumlu bir tavırla diğer ülkelerle bilgi ve veri paylaşmakta. ABD’nin sözkonusu eleştirileri, asılsız olup, gerçekleri hiç yansıtmadı.
Çin birinci anda diğer ülkeleriyle COVID-19 virüs gen dizilimini paylaştı, bu ülkelerin aşı ve ilaç geliştirmeleri için önemli katkı sağladı. Çin, Dünya Sağlık Örgütü ile yakın iş birliği yapmakta. Özellikle DSÖ Genel Merkezi, DSÖ Batı Pasifik Şubesi ve DSÖ Çin Şubesi ile yakın temas kurmakta. Verilen resmi bilgilere göre Çin ve DSÖ salgınla mücadele, hastalara tedavi etme, aşı geliştirme, virüsün kaynağını aydınlatma gibi konularda 60’tan fazla kez değişim yaptı.
Özellikle Çin’in salgınıyla mücadele tedbirlerini mükemmelleştirmesinden sonra, Çin DSÖ ile birçok kez değişim yaptı. Örneğin, 9 Aralık 2022 tarihinde Çin Devlet Sağlık Komitesi ve DSÖ Çin Şubesi değişim toplantısı düzenledi. 30 Aralık 2022 tarihinde Çin ve DSÖ arasında salgını önleme ve kontrol etme teknolojileri konulu değişim toplantısı düzenlendi. 3 Ocak’ta Çin Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi’ne bağlı uzmanlar, DSÖ’nin davetiyle DSÖ Virüs Evrimi Teknik Danışmanlık Ekibi Toplantısı’na katıldı. Çinli uzmanlar, toplantıda Çin’de salgının en son durumuyla COVID-19 mutant suşu hakkında etraflıca bilgi verdi. Dünya genelinde varyantların yayılmasını izleyen veritabanına (GISAID) Çin’de COVID-19 vakaların virüs gen dizilimini aktardı. DSÖ birçok kez yaptığı açıklamada, Çin’in sağladığı verilerin tüm dünya ülkelerinin virüs evrimini öğrenmelerine yardımcı olduğuna işaret ederek, bunun dünya bilim çevresinin salgınla mücadele konusunda Çin’e olan güvenini pekiştirdiğini açıkladı. Tüm bu gerçekler, Çin’in öteden beri, Çin kanunları temelinde zamanında, dışa açık ve şeffaf bir şekilde dünya ile salgına ilişkin bilgi paylaştığını kanıtladı.
Aslında, salgının meydana gelmesinden bu yana 3 yıldan fazla bir süre içinde Çin hükümeti, Çin halkının sağlık güvenliğini hep ön planda tuttu, birçok kez salgının getirdiği olumsuz etkilere etkin şekilde müdahale etti. Dünya genelinde, Çin'de durumu ağır olan vaka sayısı ve ölüm oranı hep en düşük seviyede kaldı. Çin ülkesinde salgınla mücadeleyi yürütürken, diğer ülkelerin salgınla mücadele çalışmalarına destek sağladı. Mayıs 2022 itibariyle Çin 153 ülke ve 15 uluslararası örgüte 4 milyar 600 milyon koruyucu giysi, 18 milyar adet test reaktifi, 430 milyar koruyucu maske ve 2 milyar 200 milyon aşı sağladı. Çin, küresel salgınla mücadele iş birliğine önemli katkı sağladı. Dolayısıyla ABD’nin salgınla mücadele konusunda Çin’e yaptığı eleştiriler, asılsız ve adaletsizdir.
Geçen yıl sonu itibariyle COVID-19 virüsünün Omicron varyantının insanlara yayılma gücünün ve etkisinin gözle görülür boyutta zayıflatığı, Çin'de bu varyanta müdahale etme kapasitesinin sürekli yükseltildiği bir dönemde Çin, mevcut koşullara ayak uydurarak, salgını önleme ve kontrol etme tedbirlerini daha da iyileştirdi, Çin ve yabancı ülkeler arasındaki personel değişimine uygulanan kolaylığı artırdı. Ancak daha önce Çin’in salgınla mücadele tedbirlerini gevşetmesi talebinde bulunan ülkeler, şimdi de sınırdan giriş konusunda Çin’den gelen turistlere kısıtlamalar uygulamaya başladı. ABD’nin salgını siyasileştirme yönündeki çirkin yüzünü uluslararası toplum bir kez daha gördü. DSÖ’nin bazı uzmanları ve çok sayıda ABD’li bilim adamı, Çin’e yönelik kısıtlamaların anlamsız olduğunu savundu. ABD’de yayın yapan The Washington Post gazetesinde yer alan haberlere göre, DSÖ uzmanı Maria Van Kerkhove basına verdiği demeçte, COVID-19 virüsünün artık dünya genelinde yayıldığına işaret ederek, dünyanın her hangi bir yerinde yeni bir virüs suşunun meydana gelme riskinin bulunduğunu savundu. ABD Columbia Üniversitesi uzmanı Jeffrey Shaman basına verdiği demeçte, Çin’e yönelik seyahat kısıtlamasının dış görünüşte virüsü önlemeyi hedeflediğine dikkat çekerek, ancak virüsün ABD’nin her yerine yayıldığı bir dönemde, bu kısıtlamaların rasyonel olmadığını vurguladı.
Günümüzde ABD’de toplam COVID-19 vaka sayısı 100 milyonu aşarken, COVID-19 salgını kaynaklı ölüm sayısı ise 1 milyon 90 bini aştı. ABD, dünyada salgınla mücadele konusunda en başarısız ülke konumunda. Eğer başlangıçta ABD, salgını siyasileştirme girişimlerinden uzak durup, salgına Çin’in yaptığı gibi bilimsel ve sorumlu bir tavırla yaklaşsaydı, gerek ABD’de, gerekse dünyadaki salgın durumu bugünkü duruma düşmeyecekti.
Bazı ABD’li siyasetçiler, derhal bilimsel bir tavır gösterip, salgını siyasileştiren söz ve eylemden uzak durmalı, ABD halkının sağlık güvenliğini etkin şekilde korumalı, salgınla küresel mücadele iş birliğinin pekiştirilmesine katkı sağlamalı.