ABD liderliğindeki NATO, Ukrayna krizinin başlatıcısı ve en büyük destekçisi olarak geçen 20 yılda doğuya doğru genişlemeye devam ederek sonunda Rusya-Ukrayna çatışmasının ortaya çıkmasına yol açtı. Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın tırmanmasından sonra, NATO, doğuya doğru genişlemenin zararlarını düşünmek yerine bölgesel ve küresel güvenliği ciddi şekilde tehdit eden askeri çatışmayı kışkırtmayı sürdürmektedir.
Soğuk Savaş'ın bir mirası olan NATO, 1999'dan bu yana ABD'nin öncülüğünde beş kez doğuya doğru genişledi. NATO’nun üye sayısı 16'dan 30'a çıktı ve Rusya sınırına kadar uzandı.
Rus tarafı, NATO'nun sözünü tutmayarak tekrar tekrar doğuya doğru genişlemesinin, Rusya-Ukrayna çatışmasına yol açan birincil faktör olduğuna inanmaktadır.
Diğer yandan NATO eski taktiklerini tekrarlayarak Finlandiya ve İsveç'i örgüte katılmaya ikna etmeye çalıştı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 3 Nisan’da yaptığı konuşmada Finlandiya ve İsveç'in NATO’ya katılmak için başvuru sunması halinde NATO'nun bunu hızlı bir şekilde kabul edeceğini duyurdu. Rusya ile komşu olan Finlandiya NATO'ya katılırsa, NATO'nun etki alanı doğrudan Rusya'nın kuzeybatı sınırına uzanacak.
Diğer yandan, NATO gerilimi abartarak örgütün doğu kanadındaki sınır bölgelerinde kalıcı askeri konuşlandırma yapma planını açıkladı. NATO'nun seçenekleri arasında Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya'ya karşı çıkan "başlıca güçler" haline getirilmesinin yer aldığı öğrenildi.
Ayrıca Rusya-Ukrayna müzakereleri sürerken NATO da Ukrayna'ya tanklar da dahil olmak üzere ağır silah ve teçhizat sağlamaya başladı. Bunun gerçek niyeti de dış dünyanın sorgulanmasına uğradı.
Alman Federal Meclisi İklim ve Enerji Komitesi Başkanı Klaus Ernst, “Ukrayna'ya silah gönderme savaşın dönüm noktası olmayacak, sadece savaşı uzatacaktır.” diye konuştu.
Amerikalı araştırmacı gazeteci Benjamin Norton, ABD ve NATO’nun Ukrayna'yı müzakereye çağırmak yerine krizi tırmandırdığını, çükün savaşın kısa sürede bitmesini istemediklerini dile getirdi.
Kamuoyunda NATO'nun kendisinin Rusya-Ukrayna çatışmasındaki rolü, bölgesel ve dünya güvenliğini tehdit edenin kim olduğu üzerinde düşünmesi gerektiğine dikkat çekildi.