Mültecilere yönelik çifte standart Batılıların kibir ve önyargılarını yansıtıyor

Liang Xinwen, CRI Haber Merkezi

Suriye Müzakere Komisyonu yetkilisi Anas Al-Abdah kısa süre önce basına verdiği bir demeçte, “Suriye’de tüm ulusa yönelik bir katliama dünya tanıklık etti ve birçok Batılı ülke bu katliama dahil oldu. Ancak Ukrayna krizinde ise tüm Batı dünyası Ukrayna halkını koruyor.” ifadelerini kullandı. Anas Al-Abdah bu sözleriyle Batılı ülkelerin uyguladığı çifte standarda karşı duyduğu öfke ve hayal kırıklığını dile getirdi.

Dün Suriye krizinin patlak vermesinin 11. yıldönümüydü. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kısa süre önce açıklanan verilere göre, geçen 11 yıl içinde en az 350 bin kişi hayatını kaybederken, 12 milyon kişi yerinden edildi ve 14 milyon sivil insani yardıma muhtaç kaldı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Suriye halkının 11 yıldır çektiği acılara son vermek ve siyasi süreci hızlandırmak için somut eylemlere geçme çağrısında bulundu.

Ancak Guterres’in çağrısına Batı dünyası pek fazla ilgi göstermedi. Meğer dikkatlerini Ukrayna’ya yoğunlaştırmaktalar. Son yıllarda Suriye’den gelen mültecileri reddetmek için elinden geleni yapan Batılı ülkeler bu sefer Ukraynalı mültecilere büyük sempati gösterdi. Bazı Batılı politikacılar ve basın kuruluşları, görünüm, ten rengi, ırk gibi kriterleri kullanarak, Ukraynalı mültecilerin Orta Doğu ve Afrika'dan gelen mültecilere göre "daha nitelikli" olduğunu ima etti.

Örneğin bir Avrupa ülkesinin lideri yakınlarda yaptığı bir konuşmada: “Bu Ukraynalı mülteciler, daha önce gördüğüm şu mültecilerden farklıdır. Onlar Avrupalılar, akıllı ve eğitimliler. Ancak önceki mülteciler arasında belki teröristler bile vardı.” dedi.

Bu iddialar, ABD’nin başını çektiği Batılı ülkelerin mülteci konusunda uyguladıkları çifte standartı ortaya koyduğu gibi, Ortadoğu bölgesinden gelen mültecilerin gönüllerinde yeni bir yara anlamına da geliyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun yaptığı bir konuşmada, "Avrupa'da kimi siyasetçilerin Ukraynalıları 'savaştan kaçanlar', Suriyelileri ise 'ülkeye yasa dışı girmeye çalışanlar' şeklinde kıyaslaması bir ibret vesikası olarak hatırlanacaktır.” dedi.

İnsanları şaşırtan şey şu: ABD, Suriye ve Afganistan gibi ülkelerde masumları gelişigüzel öldürerek, insani felaket yaparken, bazı Batılı medya kuruluşları ve siyasetçiler tepki göstermedi, ama neden Ukrayna krizinde hümanizm bayrağını açtılar?

Afganistan savaşının meydana gelmesinden bu yana geçen 20 yılda ABD askerleri, 47 bin sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı. BM tarafından açıklan verilere göre Afganistan’da yaklaşık 3 milyon 400 bin kişi yerinden edildi. Bununla birlikte ABD, Afgan halkının 7 milyar ABD Doları’na el koydu. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler neden bundan hiç bahsetmiyor? Merhametleri nerede?

Aslında gerek Afganistan ve Suriye savaşlarında olsun, gerekse Ukrayna krizinde olsun, ABD hep utanç verici bir rol oynadı. ABD’li siyasetçiler ve medya kuruluşlarının gözünde Ortadoğu’dan yada Ukrayna’dan mülteciler, yalnızca onların özel siyasi çıkarlarını gerçekleştiren ve ABD’nin hegemonyasını koruyan alettir.

11 yıl önce meydana gelen Suriye krizinden şu anki Ukrayna'daki krize kadar, mültecilerin durumu acı vericidir. Söz konusu mülteciler, ABD hegemonyasının kurbanı olmaması gerekir. Mülteciler eşit olarak insanca muamele görmeli. Adalet sloganı atan ABD’li ve Batılı politikacılar ve medya kuruluşları, Ortadoğu'daki mültecilerin acılarını ve şikayetlerini dikkate almalı ve çifte standartlara artık bir son vermelidir.