“COVID-19 yetimleri” ve ırkçılık “tümörü”

2022-08-02 17:38:45

“Kardeşlerime annemin artık vefat ettiğini anlatırken, onlar göz yaşlarını tutamayıp, çığlıklar atmaya ve hüngür hüngür ağlamaya başlıyordu. Onlara bakmak için vargücümle uğraşacağımı söyledim. ”

20 yaşındaki Juan Martinez basına başına gelen talihsizliği ağlayarak anlattı. Martinez’in annesi 2020 yılında 43 yaşında iken, COVID-19 salgınından dolayı öldü, ailenin diğer 4 çocuğunu geçindirme sorumluluğu bir anda Martinez’in omuzlarına yüklendi. Annelerini kaybetme acısına geçinme zorluğu da eklenince, geleceklerini düşünürken Martinez’in içi üzüntü doluyor.

Aslında Martinez’in başına gelenler, ABD’de sayısız “COVID-19 yetimleri”nin karşılaştıkları acıların sadece bir örneği. Amerikan ABC Televizyonu’nun bildirdiğine göre, salgın nedeniyle şu an ABD’de 250 binden fazla çocuk yetim veya öksüz kaldı, yani “COVID-19 yetimi” oldu.

Daha da kötüsü, Afrika ve Latin Amerika kökenliler gibi azınlık nüfusu, ABD’nin toplam nüfusunun yüzde 39’unu oluştururken, “COVID-19 yetimleri”nin yüzde 65’ini ise azınlıklar oluşturuyor. Nitekim, ABD’de azınlıklara karşı ayrımcılık yapılması ve haklarının ihlal edilmesi, sıkça görülüyor.  “COVID-19 yetimleri”, salgının getirdiği “yeni yara” olsa da, bunun arkasındaki ırk ayrımcılığı da Amerikan toplumunun “eski tümörü” olmaya devam ediyor.

Birincisi, ABD’de azınlık ailelerinin istikrarlı gelir ve kaliteli sağlık güvencesi elde etmeleri çok zor.  ABD Merkez Bankası tarafından 2021 yılında yayınlanan verilere göre, ABD’de Afrika ve Latin Amerika kökenli ailelerinin kişi başına düşen ortalama geliri, beyaz ailelerinkinin sadece yarısı bir seviyede. Afrika ve Latin Amerika kökenlilerin ailelerinin mal varlığı, beyaz ailelerinin sadece yüzde 15 ila 20’si kadar. Bu durum azınlıkların salgına direnme gücünü zayıflattı. Yapılan araştırmaların sonucu, COVID-19 vaka sayısı, hastaneye yatış oranı ve ölüm oranı açılarından Afrika ve Latin Amerika kökenlilerin beyazlardan önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gösteriyor. Öte yandan, ABD’deki azınlıkların çoğu, sanayi zincirinin alt tabakalarında çalışıyor, gelir ve sosyal güvenlik seviyeleri de düşük. Salgına yakalandıklarında kaliteli tedaviye ulaşamadıkları için bu kişilerin hayatlarını kaybetme oranı da daha yüksek. Dolayısıyla bu ailelerin çocuklarının ise “COVID-19 yetimleri”ne dönüşmesi riski de yüksek.

İkincisi, ABD’de adalet alanında yaşanan ciddi ırkçılık sorunu, azınlıklar için daha yüksek hapse girme oranına ve daha fazla tek ebeveynli ailenin ortaya çıkmasına yol açıyor. ABD’de sivil haklar aktivisti Michelle Alexander yazdığı “The New Jim Crow” adlı kitapta, Amerikan adaletinde ciddi ırkçılık sorunu yaşandığını vurguladı. Örneğin, aynı uyuşturucu kullanımı işlemelerine rağmen beyazlardan çok daha fazla Afrika kökenli hüküm giydi ve hapse atıldı. Bunun sonucunda, tek ebeveynli azınlıkların ailelerinin sosyal güvencesi düşük olunca, bu ailelerin salgın nedeniyle çökme olasılığı ve çocuklarının “COVID-19 yetimleri” olma riski o kadar yüksek oluyor.

Son olarak, ABD yönetimi "COVID-19 yetimleri"nin haklarını görmezden geliyor ve etkili koruma sağlayamıyor. Şimdiye kadar, ABD’de bu yetimlere yardım etmek için herhangi bir yasa veya idari talimat çıkarılmadı. Beyaz Saray’ın salgına müdahale ekibinin danışmanlarından Mary C. Wall basına verdiği demeçte, salgın yardım fonunun kurulmasının yalnızca halkın salgına olan ilgisini artırmayı amaçladığını ve "COVID-19 yetimleri" için özel bir tahsis yapılmayacağını söyledi. ABD’de yayınlanan “The Atlantic” dergisinde yer alan makalede, “Uzun süre boyunca büyük yetim dalgasına karşı ABD yönetimi etkili müdahalede bulunamadı. Yüz binlerce zavallı yetim toplumca unutuldu.” diye yazdı.

“COVID-19 yetimleri” sorunu, Amerikan toplumunun önümüzdeki uzun bir dönemde gögüslemesi gereken ciddi bir sosyal sorun olabilir. Bu yetimlerin çoğu toplumun en alt tabakalarından geliyor, geçinme ve risklere direnme kapasiteleri çok zayıf. Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir ankete göre, “COVID-19 yetimleri”nin travma ve depresyon gibi ruh hastalıklarına yakalama oranı gittikçe yükseliyor. Tıpkı COVID-19 Salgınından Etkilenen Çocuklara Küresel Değerlendirme Ekibi’nin Eşbaşkanı Susan Hillis'in dediği gibi “COVID-19 yetimi olan çocukların, iki hafta gibi kısa bir süre içinde  iyileşme olasılığı hemen hemen yok.”

“COVID-19 yetimleri”nin başına gelen acılı hikayeler, ABD’deki ırkçılık “tümörü”nü bir kez daha gösterdi ve bu ülkedeki kötü insan hakları sicilinin bir başka güçlü delili oldu. Uluslararası toplum, artık ABD tarzı insan haklarının iki yüzlülüğünü daha net görebiliyor.