Tarihi dönüm noktasındaki G7 krizler kavşağına mı girdi?
Almanya’nın ev sahipliğinde Bavyera eyaletindeki Elmau Sarayı’nda düzenlenen G7 Zirvesi’nde Ukrayna gerginliği, enerji krizi ve hızla yükselen enflasyon dahil çeşitli konular ele alındı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz 2022 yılının başında yaptığı konuşmada, büyük risklerle karşı karşıya bulunan dünyanın tarihi dönüm noktasında yer aldığını belirtti. “O zaman, tarihi dönüm noktasında bulunan G7 gelecekte nereye gidecek?” diye sormadan edemiyor insan.
Alman basını: G7 Zirvesi bir şova dönüştü
Ukrayna krizi, G7 Zirvesi’nin en önemli gündemi oldu. Zirveden önce, ABD yönetimi Rus petrolüne üst fiyat sınırı getirmek istediklerini belirtti. ABD Başkanı Joe Biden, G7’nin Rus altınının ithalatının yasaklanması konusunda mutabık kaldığını ifade etti. Ancak, G7’nin bazı üyeleri, ABD’nin isteğine göre performans göstermediler. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Rusya’ya yönelik yeni yaptırımların AB üye ülkelerinin çıkarlarına zarar vermemesi gerektiğini vurguladı. Almanya Başbakanı Scholz, Rus altınının ithalatının yasaklanması fikrine katılmadıklarını kaydetti.
Alman yorumcu Klaus Wagner açıklamasında, “Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar Rusya’ya zarar vermedi, ancak enerji fiyatlarının yükselmesi ve Avrupa’da ekonomik krizin yaşanmasına sebep oldu. AB’nin yaptırımların getirdiği sonuçları yeniden değerlendirmesi gerekir.” diye konuştu.
Der Spiegel Dergisi’nde yer alan bir köşe yazısında, son yıllarda G7 Zirvesi’nin bir şova dönüştüğü, karmaşık bir durumun ortasında kaydedilen önemli başarının halk için kurgulanan bir vizyondan ibaret olduğu bildirildi.
G7 karşılıksız çekler dağıtıyor
Ukrayna krizi haricinde G7 liderleri, yüksek enflasyon, tahıl fiyatlarının hızla yükselmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele dahil dünya halkının yaşamını yakından ilgilendiren konulara büyük bir ilgi göstermediler.
“Birleşik Hareket” isimli uluslararası örgütün Almanya’daki şubesinin başkanı Stephen Exo Kretcher yaptığı açıklamada, “2015 yılında, G7 500 milyon kişinin açlık krizinden kurtulması taahhüdünde bulundu. Ancak, 7 yıl geçti, açlık tehdidiyle karşı karşıya bulunan kişilerin sayısı 153 milyon arttı. Bugünlerde, COVID-19 salgını, tahıl krizi ve iklim değişikliği, dünya halkı için en önemli 3 sorundur. Fakat, G7 söz konusu 3 sorunda yalnızca 90 dakikayı harcadı. Bu bir şaka mı?” ifadelerini kullandı.
G7 grubunun etkisi çok azaldı
1970’li yıllarda G7 kuran 7 ülke, dünyanın en önemli ekonomik güçleri olmuştu. 1990’lı yıllarda, G7 Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu aracılığıyla ABD’nin belirlediği ekonomik kuralları dünya ülkelerine dayattı. Ancak, Batılı ekonomik güçlerin krize girmesi ve Asya ülkelerinin kalkınması nedeniyle G7’nin küresel ekonomideki payı yüzde 45’e indi. Der Spiegel Dergisi tarafından yayınlanan haberde, ekonomik gücü çok azalan G7’nin uluslararası arenadaki etkisinin de hızla gerilendiği ifade edildi.