Biden Asya’da aradığını buldu mu? Çoğu Asya ülkesi zıtlaşma değil, işbirliği arıyor
ABD-Japonya-Hindistan-Avustralya "Dörtlü Güvenlik Diyaloğu" (Quad) Liderler Zirvesi dün Tokyo'da yapıldı. Zirve, dört ülkenin liderlerinin geçen Eylül ayında Washington'daki buluşmasından bu yana gerçekleştirilen ikinci yüz yüze görüşme oldu.
Dikkat çekici şekilde toplantının ardından yayımlanan ortak bildiride Çin’den doğrudan bahsedilmemesine rağmen, birçok defa Çin’le ilgili imalara yer verildi.
Ayrıca Rusya ile yakın ilişkide olan Hindistan'ın hazırda bulunması nedeniyle bildiride Rusya’ya herhangi bir kınama gelmedi.
Uzmanlar, söz konusu bildiride Çin ve Rusya’dan söz edilmesinden kaçınılmasının nedenini, Biden’in Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerin “Çin’i kışkırtma ve Quad’i NATO’nun Asya versiyonu haline getirilmesi”yle ilgilenmediğinin farkına varmasıyla açıkladılar. Asya ülkelerinin ABD ile işbirliği yaparken Çin'e karşı bir araç olarak kullanılmak yerine, gerçek ekonomik entegrasyon ve faydalar kazanmayı arzu ettiği savunuluyor.
50 milyar dolarlık yardım sözü verilirken, Çin’in “yasa dışı balıkçılığından” dolaylı olarak söz edildi
“Altyapı tesislerdeki işbirliğinin derinleştirilmesi”nin yinelendiği ortak bildiride, birçok ülkede salgın nedeniyle kötüleşen borç sorununun çözülmesinde ortak çaba harcanması konusunda mutabakata varıldı.
Quad liderleri, ortakları ve Hint-Pasifik bölgesiyle sıkı işbirliği yapmaya hazırlanarak önümüzdeki beş yıl içinde bölgeye 50 milyar ABD doları tutarındaki altyapı tesisi yardımı ve yatırım sağlayacakları taahhüdü verdi.
El Cezire’nin haberine göre, Quad'ın bu taahhüdü Çin'e karşı koymayı amaçlıyor.
South China Morning Post gazetesinde yer alan yorumda, dikkatle hazırlanan ortak bildiride Çin veya Rusya’dan doğrudan söz edilmedi, ancak birçok yerde imalar bulunuyor denildi.
Bildiride "tartışmalı adaların ve resiflerin askerileştirilmesi, tehlikeli yerlerde sahil güvenlik gemilerinin ve deniz milislerinin kullanılması ve başka ülkelerin açık deniz kaynak geliştirme faaliyetlerini bozma girişimleri dahil Hint-Pasifik bölgesindeki statükoyu değiştirmeyi amaçlayan her türlü zorlayıcı, kışkırtıcı veya tek taraflı eyleme şiddetle karşı çıkıldığı" belirtildi. Tüm bunlar ABD’nin uydurduğu Çin’i karalayan ifadelerde sık sık geçiyor.
Bildiride "insani ve doğal afetlere yanıt vermek ve yasa dışı balıkçılıkla mücadele etmek için bölgesel ortaklarla birlikte çalışmak" için "Hint-Pasifik Deniz Alanı Farkındalığı"(IPMDA) adlı yeni bir inisiyatif ortaya koyuldu.
Financial Times’ta Asya-Pasifik bölgesindeki sözde "yasadışı balıkçılığı" durdurmayı amaçlayan söz konusu inisiyatifin aslında "Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi"nden (IPEF) sonra ABD’nin müttefiklerle birlikte Çin'in bölgedeki etkisini caydırmak için aldığı yeni bir tedbir olduğuna işaret edildi.
ABD ve Japonya gibi ülkeler defalarca Çin'in "yasadışı deniz balıkçılığı" yapmasına ilişkin yalanlar uydurdu.
ABD yönetimi 2020 yılı sonunda kongreye Çinli balıkçı gemilerinin dünyanın çeşitli yerlerde “yasadışı balıkçılığı” yapmasıyla ilgili bir rapor sunmuştu. Çin hakkında çok sayıda komplo teorisi kullanılan raporda ayrıca "Çin'in balıkçılık sektöründeki 'zorla çalıştırma' sorununun ciddi olduğu” iddiası dile getirildi.
Rusya’ya kınama olmadı
Rusya’dan hiç bahsetmeyen bu bildiride sadece "liderlerin Ukrayna krizini ele aldığı ve tüm ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesine vurgu yapıldığı”na yer verildi.
Bildiride ayrıca dört ülkenin çeşitli ülkelerin herhangi biçimdeki askeri, ekonomik ve siyasi baskıdan korunması için kurallara dayalı bir uluslararası düzenin savunulmasında kararlı olduğu yinelendi.
Zirvede Hindistan Başbakanı Narendra Modi, konuşmasında Rusya-Ukrayna çatışmasından bahsetmedi, bunun yerine "Dörtlü Güvenlik Diyaloğu"nun "özgür, açık ve kapsayıcı bir Hint-Pasifik işbirliğini" teşvik ettiğini söyleyerek işbirliğine vurgu yaptı.
Dört ülke, Asya-Pasifik ülkelerini rahatlatmak için zorlu güvenlik sorunlarından bahsetmekten kaçınıyor
Analistler, ortak bildiride Çin'e karşı keskin yorumların eksikliğinin dört ülkenin tüm büyük ülkelerle dostane ilişkileri korumayı arzu eden Asya ülkelerini rahatsız etmek istemediğini yansıttığını söyledi.
Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong önceki gün, Japon gazetesi Nikkei'ye verdiği röportajda Asya'nın NATO'ya benzer bir "güvenlik bloğuna" ihtiyacı olup olmadığı sorusunu yanıtlarken NATO gibi bir güvenlik bloğunun oluşmasının önlenmesinin Asya ülkelerinin çıkarına daha uygun olduğunu belirtti.
Japonya Başbakanı Fumio Kishida, dünkü basın toplantısında yaptığı konuşmada, Quad liderlerinin Çin hakkındaki tartışmalarına ilişkin bir soruyu yanıtlayarak Quad’in Hint-Pasifik bölgesindeki somut işbirliğini teşvik eden bir forum olduğunu ve belirli bir ülkeyi hedef almadığını vurguladı.
Quad, ilk olarak 2004 Hint Okyanusu tsunamisinin ardından insani yardımı koordine etmek için kurulan bir gayri resmi bir örgüttür. Ancak, kaçınılmaz olarak ABD'nin öncülüğündeki "küçük bir grup" haline düştü.
Quad, Biden'ın beş günlük Asya gezisinin son gündemiydi. Biden, Japonya dahil 13 ülkeyle "Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi"ni (IPEF) başlattıklarını duyurdu. Ancak piyasa erişimini ve avantajlı tarife önlemleri içermeyen bu çerçeve fazla ilgi göremedi.
Japon Kyodo Haber Ajansı’na göre, IPEF ülkelerin fikir ayrılıkları içinde başlatıldı. Somut içerikleri olmayan bu ekonomik güvenlik çerçevesi, somut tedbirler olmadan aceleyle öne sürüldü. Rusya-Ukrayna krizinin ortaya çıkışından sonra Avrupa işleriyle meşgul olan Biden yönetimi, iç işlerinde de enflasyona müdahalesindeki güçsüzlük nedeniyle sık sık eleştirilere uğradı. Bu durumda Biden yönetiminin Çin politikasında mümkün olduğunca fazla puan kazanma arzusu açıktır.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, dünkü basın toplantısında Japon muhabirin Quad ortak bildirisi ve Çin’in denizcilik hareketiyle ilgili sorulara yanıt vererek Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) gibi denizle ilgili önemli sözleşmelerin taraf ülkelerinden bir olan Çin’in uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini her zaman aktif olarak yerine getirdiğini vurguladı. Sözcü, küçük çevreleri oluşturan ve grup çatışmasını kışkırtan eylemlerin barışçıl, istikrarlı ve işbirliği içindeki bir deniz düzenine yönelik bir tehdit olduğunu dile getirdi.