Xinjiang en başarılı insan hakları hikayesini anlatıyor

2022-05-23 14:54:41

12. “Çin Turizm Günü”nün kutlanması için 19 Mayıs’ta Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin çeşitli yerlerinde zengin içerikli temalı etkinlikler düzenlenerek “Xinjiang güzel bir yerdir” ifadesi bir kez daha ortaya konuldu. Bölgede güçlü canlılık gösteren turizm sektörünün, ekonomik ve toplumsal gelişmelerdeki yönlendirici rol devamlı bir şekilde boy gösteriyor. Bu da Xinjiang’daki insan hakları davasının ilerlemesini yansıtıyor.

Herkesin insan haklarına kavuşturulması, Xinjiang’daki çeşitli etnik gruplara mensup vatandaşlar dahil tüm Çin halkının uzan vadeli olarak peşine düştüğü ortak bir hedef konumundadır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana geçen 70 yıldan fazla zaman içerisinde, bölgedeki insan hakları davası hızla gelişerek tarihi başarılara ulaşıldı.
Özellikle Çin Komünist Partisi’nin 2012 yılının Kasım ayında düzenlenen 18. Kongresi’nden beri, ÇKP ve Çin hükümeti, Xinjiang’ı yönetme stratejisini sürekli olarak geliştirerek bölgenin yasaya göre yönetilmesi, bölgenin birlikteliği ve istikrarının korunması ve bölgedeki refahın artırılmasına sadık kalmaktadır. Ayrıca hükümet, halkın yaşamının iyileştirilmesini başlıca bir konu olarak ele alarak ülkenin reform ve kalkınma meyvelerinin paylaşılmasını sağlamakta, çeşitli etnik gruplardan halkın eşit bir şekilde gelişme hakkını güvence altına almaktadır. Bölgedeki insan hakları davasında bunun sayesinde yeni gelişmeler kaydedildi.

Xinjiang’daki çeşitli etnik gruplardan halklar, eşit bir şekilde istikrar, güvenlik ve kalkınma haklarına kavuşarak eskiden görmedikleri somut mutlu bir yaşamı sürdürmektedir. İşte bu Xinjiang’daki en başarılı insan hakları hikayesidir.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin kurulmasından bu yana geçen 60’ı aşkın yılda, bölgedeki ekonomik hacim 160 kat, kişi başına düşen bölgesel hasıla 30 kat arttı. Uygur nüfusu 2 milyon 200 binden 12 milyona, ortalama yaş beklentisi ise 30’dan 74,7 yaşa yükseldi.
Bölgede ortalama olarak her 530 Müslüman bir camiye sahip. Bu oran batılı ülkeler ve İslam ülkelerinden daha yüksek seviyededir.

Aralık 2018’den beri, 100’ü aşkın ülke ve bölgenin çeşitli çevrelerden gelen 2 binden fazla şahıs Xinjiang’ı ziyaret ederek bölgedeki toplumsal huzur, ekonomik refah ve etnik uyuma tanık oldu. 

Xinjiang’ı defalarca ziyaret eden ve bölgeyle ilgili birkaç kitap yazan Fransız Çin uzmanı Sonia Bressler “Çin hükümetinin etnik politikası ve Xinjiang’a yönelik yönetim stratejisi sayesinde, geniş toprağa ve çeşitli etnik gruplara sahip bu bölgede dev ekonomik kalkınma gerçekleştirildi, yerli halkın yaşam koşulu sürekli bir şekilde iyileştiriliyor, mutluluk duygusu da artıyor” diye yazdı.

 Xinjiang’da yoksulluğun ortadan kaldırılmasında nihai zafer kazanılması insan haklarının en iyi uygulamasıdır

 Kalkınma hakkı kimsenin mahrum bırakılamayacağı temel bir insan hakkıdır.

Doğal ve tarihi koşullardan dolayı, Xinjiang ülkede yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılması için başlıca bölgelerden biriydi. Bölgede 2020 sonunda ciddi yoksulluğun üstesinden gelinerek isabetli olarak yoksulluğun ortadan kaldırılmasında nihai zafer kazanıldı. Kırsal kesimlerdeki 3 milyon 649 bin yoksul nüfus, toplam 3 bin 666 yoksul köy ve 35 yoksul ilçe tamamen yoksulluktan kurtarıldı. Mutlak yoksulluk sorunu tarihsel çözüme kavuşturuldu.

İnsan haklarının geliştirilmesiyle dev insan hakları başarısına kavuşan Çin uluslararası insan hakları davasına da katkılar sağladı.

 Xinjiang’da arka arkaya beş yıldır şiddet ve terör olaylar yaşanmadı

 Toplumsal güvenlik, insan haklarının gerçekleştirilmesi için önemli bir güvencedir. Bölücülük, dini aşırıcılık, şiddet ve terör güçlerinin etkisiyle, bölgede daha önce sık sık yaşanan terör olayları halkın can ve mal güvenliğine dev zarar getirerek halkın yaşam, sağlık ve kalkınma gibi temel insan haklarını ciddi bir şekilde etkiledi.

Terör eylemlerine yönelik olarak, Çin hükümeti terörle mücadele ve aşırıcılığı giderme çabaları göstererek halk kitlesinin temel insan haklarını azami derecede korumaktadır.

2016 yılının sonundan bu yana, Xinjiang’da arka arkaya beş yıldır şiddet ve terör olaylar yaşanmadı. Aşırıcılığın sızması etkili bir şekilde engellendi ve tüm etnik gruplardan insanların yaşam hakkı tam olarak garanti altına alındı.

Xinjiang’ı ziyaret etmiş ve adil ve nesnel bir tavır sergileyen tüm uluslararası şahıslar, Xinjiang’ın terörle mücadele ve aşırıcılığın giderilmesi konusundaki deneyimlerin uluslararası toplum tarafından örnek alınmaya değer olduğu görüşündeler.

ABD ve batılı ülkelerdeki bazı siyasetçiler, bölgedeki insan hakları davasındaki dev başarıları hiçe sayarak Xinjiang’la ilgili yalanlar uydurdular ve Çin’in Xinjiang politikasını karalayarak insan hakları durumunu çarpıtıp tek taraflı yaptırımlar uyguladılar. Bu tür yanlış eylemler, insan haklarını siyasallaştırarak küresel insan hakları davasına yönelik bir hakarettir.

Birçok ülkeden akademisyenler ve medya kuruluşları tarafından yayımlanan makalelerde Xinjiang’la ilgili gerçek hikayeler anlatılarak ABD dahil batılı ülkelerden bazı siyasetçilerin uydurduğu yalanların temel amacının Çin’i bastırmak ve kontrol altına almak, Xinjiang’daki milli dayanışma, istikrar ve kalkınmayı tahrip etmek olduğuna işaret edildi.

Geçen yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi toplantıları ve 76. BM Genel Kurulu’nun 3. Komitesi’nin toplantısında, yüze yakın ülkenin temsilcileri yaptıkları açıklamalarda, Çin’in Xinjiang meselesindeki meşru tutumuna destek verdiler.

Günümüzde tarihin en elverişli kalkınma döneminde bulunan Xinjiang’daki insan hakları davası sürekli olarak gelişiyor. Çin’in insan hakları davası, küresel insan hakları davasının sağlıklı bir şekilde gelişmesini hızlandıracaktır.