Küresel ekonomi ancak ayrışmadan kaçınarak toparlanabilir
Xu Yanqing, CRI Haber Merkezi
“Zıtlaşmanın yerine diyalog, ayrışmanın yerine kaynaşma, dışlayıcılığın yerine kapsayıcılıkta ısrar ederek, küresel yönetişim sisteminde reformu hakkaniyet doğrultusunda yönlendirmeliyiz.”
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping bu sözleri Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Konseyi’nin kuruluşunun 70. yıldönümü vesilesiyle dün düzenlenen toplantıya gönderdiği video mesajda söyledi.
Jeopolitik çalkantılar ve COVID-19 salgınının iç içe geçmesinin etkisiyle, dünya ülkelerinin ekonomileri farklı ölçeklerde baskıyla karşı karşıya bulunuyor. Uluslararası Para Fonu tarafından yayınlanan son raporda, bu yıl küresel ekonomik büyüme beklentisinin yüzde 3,6’ya indirildiği, bu oranın önceki tahminlere kıyasla 0,8 puan düşük olduğu ileri sürüldü.
Çeşitli tehditler karşısında, dünya ekonomisi nasıl düzlüğe çıkacak? Bunun cevabını, Çin tarafından ileri sürülen “ayrışmanın yerine kaynaşma” çağrısında bulmamız mümkün.
Son yıllarda, ekonomik küreselleşme ters akışla karşılaşıyor. ABD’nin başını çektiği bazı Batılı ülkeler Çin’le ayrışma teorisini gündeme getiriyor.
Ancak gerçekler, ayrışma söyleminin alıcısı olmadığını gösteriyor. 2021 yılında Çin’in ABD’yle ticaret hacmi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 30 artarak, 755 milyar 600 milyon ABD dolarına ulaştı ve rekor seviyeye ulaştı. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, yılın ilk dört ayında ABD’nin Çin’e yaptığı yatırım geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53,2 yükseldi. Bu, Çin’in fiilen kullandığı toplam yabancı sermayedeki yüzde 20,5’lik artıştan çok daha yüksek.
Amerikalı işletmeler, uzun vadeli yarar kazanmayı iyi biliyor. Çin'deki ABD Ticaret Odası tarafından yayımlanan “2022’de Çin'deki Amerikan İşletmelerine İlişkin Beyaz Kitap”ta Çin'deki Amerikan Ticaret Odası’nın Çin ile ABD arasında tam bir ayrışmaya kesinlikle karşı çıktığı ve Çin'e uygulanan tarife muafiyetlerinin genişletilmesine destek verdiği kaydedildi.
Bu, işbirliği ve ortak kazancın, çağın engellenemez eğilimi olduğunu, ticaret ve yatırımın dünya ekonomisinin toparlanmasında önemli motor gücü işlevi gördüğünü gösteriyor. Cumhurbaşkanı Xi’nin konuşmada ortaya koyduğu “çeşitli ülkelerin makro ekonomi politikalarında koordinasyonun güçlendirilmesi”, “küresel endüstri ve tedarik zincirlerinin güvenliği ve istikrarı korunması”, “işbirliğinin genişletilmesi” önerileri, ticaret ve yatırımın güçlendirilmesinin yanı sıra işbirliği ve ortak kazanca odaklanıyor.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve en büyük ticaret ülkesi olarak Çin öteden beri ekonominin küreselleşmesini ilerletmek için çaba harcıyor. Xi, konuşmasında Çin’in yüksek seviyeli dışa açılmayı genişletme kararlılığının değişmeyeceğini, Çin’in kapısının daha da açılacağını vurguladı. Xi, Çin’in, piyasa ilkelerine dayalı, kanunla yönetilen ve uluslararası standartlara uygun bir iş ortamı oluşturmaya, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Anlaşma’yı yüksek seviyeli olarak yerine getirmeye, yüksek nitelikli Kuşak ve Yol ortak inşasını ilerletmeye, küresel sanayi ve ticaret çevrelerine daha fazla piyasa, yatırım ve büyüme fırsatlarını yaratmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Gerek Çin’deki dev piyasa ölçeği ve sağlam üretim ekolojisi, gerek gün geçtikçe yükselen inovasyon seviyesi ve iyileşen iş ortamı, gerekse Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Anlaşması ile Kuşak ve Yol projesinin yürütülmesinin getirdiği daha yüksek seviyedeki dışa açılmanın dünya ekonomisinin toparlanmasına büyük güç katabileceği öngörülüyor.
Çin’le ayrışmak sadece kayba yol açar. Küreselleşme eğilimi engellenemez. Yalnızca bu eğilimi takip edenler, geleceği kazanabilir.