“Navigasyon özgürlüğü” değil, “Hegemonyayı sürdürme özgürlüğü”

2022-05-02 16:04:38

ABD Savunma Bakanlığı, 1 Nisan’da Navigasyon Özgürlüğü Operasyonları 2021 Yılı Raporu’nu (Freedom of navigation operations, FONOPS) yayımladı. Raporda, Ekim 2020-Eylül 2021 döneminde ABD’nin 26 ülke veya bölgede 37 adet “aşırı deniz hak talepleri”ne meydan okuduğunu iddia edildi. Özellikle ABD ordusunun sözde “navigasyon özgürlüğü operasyonları”, Çin’in anakarasına 5 kez, Çin’in Taiwan adasına da 1 kez gerçekleştirdi.      

“Navigasyon özgürlüğü”, “hegemonyacılığın özgürlüğü” anlamına gelmemeli. Tüm eylemler uluslararası hukuka ve uluslararası ilişkilerin temel normlarına dayanmalı ve sınırlar kıyı devletlerinin egemenliğine ve güvenliğine dayanmalıdır. Bu, uluslararası toplumun genel mutabakatıdır. Uzun bir süre boyunca, ABD, "seyrüsefer özgürlüğü" bahanesiyle, bölgesel gerilimi tırmandırarak Güney Çin Denizi'ndeki gücünü göstermek için sık sık askeri gemiler ve uçaklar gönderdi. Ancak geçen yılın başından bu yana geçen süre içinde ABD ordusuna bağlı denizaltı “bilinmeyen bir nesneye” çarptı, askeri uçaklar düştü. Geçen birkaç yıl içinde ABD ordusuna bağlı gemilerle uçaklar farklı deniz açıklarında çok sayıda kaza yaptı. Bütün bu gerçekler, ABD tarafının navigasyon ve uçuş özgürlüğünü korumadığını, sorun çıkaran bir etkene dönüştüğünü gösteriyor. 

Aslında ABD’nin sözde “navigasyon özgürlüğü operasyonları” planı, güçlü hava ve deniz kuvvetlerinden faydalanarak, askeri güç ve zorbalık yoluyla tek taraflı siyasi çıkar sağlamayı hedefliyor. ABD şu ana kadar BM Deniz Hukuku Antlaşması’na taraf olmadı. Bunun arkasında ABD ordusuna bağlı askeri gemilerle uçakların dünyanın bütün okyanuslarına giriş-çıkış serbestliğini koruma amacı yatıyor. Bu, ABD’nin küresel deniz düzenine hakim olma niyetini gösteriyor. Aynı zamanda, ABD’nin kendisine uygun bulduğu uluslararası hukuk kurallarına sadık kalıp, uygunsuz bulduğu uluslararası kanunları hiçe saymasına da dünya artık alıştı.

İronik bir gelişme var ki, ABD’nin üstün askeri güçlerden faydalanarak, dünya çapında hegemonyacılık koruma sürecinde, müttefik ülkelerinin egemenliğini bile hiçe saymayı tercih ediyor. Navigasyon Özgürlüğü Operasyonları 2021 Yılı Raporu’na göre, ABD ordusunun sözde “navigasyon özgürlüğü operasyonları”, Kore Cumhuriyeti’ne iki, Japonya’ya bir , İtalya’ya bir, Hindistan’a da bir kez gerçekleştirdi. Ülkelerin itirazına rağmen, ABD Savunma Bakanlığı 1 Nisan’da yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukukun izin vermediği deniz ulaştırma ve uçuş faaliyetlerinde bulunmaları halinde, ABD ordusu, bu faaliyetlere itiraz etmeye devam edecektir” denildi. 

ABD ordusunun Güney Çin Denizi’ndeki sözde “navigasyon özgürlüğü operasyonları”, Çin’i kısıtlamayı, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde hegemonyacılığı pekiştirmeyi hedefliyor. Ancak Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Wu Qian’ın dediği gibi, “ABD ordusu Güney Çin Denizi’ne ne kadar askeri gemi ve uçaklar gönderirse göndersin, Güney Çin Denizi’ne bağlı adaların ve bu adalara bağlı deniz açıklarının egemenliğinin Çin’e ait olduğu gerçeği değiştiremez, Çin’in kalkınma adımlarına engel oluşturamaz ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun ulusal egemenliği ve devlet topraklarını koruma kararlılığını değiştiremez.”

Washington Post gazetesi köşe yazarı Katrina Vanden Heuvel yazdığı makalede, ABD’nin başlıca kaynaklarını “büyük devletler arasındaki rekabet”te kullandığını, ancak iklim değişikliği, salgınla mücadele, askeri güç kontrol, ve silahsızlanmanın ABD tarafının en çok yapması gereken işler olduğunu savundu. ABD tarafı, sorumlu büyük bir devletin yerine getirmesi gereken sorumluluklarını üstlenmeli, sözde “navigasyon özgürlüğü operasyonları”nı derhal durdurmalı, diğer ülkelerin egemenliği, güvenliği ve deniz haklarına saygı göstermeli, küresel istikrar ve barışa yararlı olan daha fazla adım atmalıdır.