Xinhua: Guo Shuang,Xu Feng
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, önümüzdeki günlerde İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 26. Taraflar Konferansı’nın (COP26) insanoğlunun yüz yüze bulunduğu krizin gidişatını değiştirebilecek son fırsat olduğu uyarısını yaptı.
Paris Anlaşması’nın uygulama aşamasına girmesinden sonra düzenlenecek ilk taraflar toplantısı olan COP26 büyük bir anlam taşıyor.
Paris Anlaşması’nın kapsamlı ve etkili şekilde hayata geçirilmesi, gelişmiş ülkelerin sözlerini tutarak adil ve kapsayıcı iklim eylemini hızlandırması gibi konular toplantının gündeminde yer alacak.
Paris’ta belirlenen hedeflerin gerçekleşmesi mümkün mü?
2015 yılında Paris İklim Değişikliği Konferansı'nda imzalanan Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında Kyoto Protokolü’nün ardından hukuken bağlayıcı olan ikinci iklim anlaşması oldu. Anlaşma, küresel iklim değişikliğiyle mücadele eylemlerine yönelik önemli düzenlenmeler getirdi.
Ancak, yaşanan ciddi fikir ayrılıklarından ötürü, taraflar önceki konferanslarda Paris Anlaşması'nın uygulanmasıyla ilgili bazı konulara dair müzakereleri tamamlayamadı. Bu, Paris Anlaşması'nın tam ve etkili şekilde uygulanmasının temelini ve ön şartını oluşturduğu gibi, uluslararası toplumun çok taraflı mekanizmalara dönük güveninin savunulması açısından da önemli bir gösterge sayılabilir.
Paris Anlaşması'nın 6. maddesinin ekonomik çıkarları da ilgilendirmesi nedeniyle müzakerelerin başlangıcından itibaren taraflar arasında dikkat çekici boyutta farklılıklar mevcut. Bu madde, esas itibarıyla ülkelerin piyasa ve piyasa dışı mekanizmalar aracılığıyla anlaşma kapsamındaki “kendi gücüne dayalı katkılar"ını nasıl gerçekleştireceğini ele alıyor.
2020 yılında düzenlenmesi planlanan Glasgow İklim Değişikliği Konferansı COVID-19 salgınının etkisiyle bir yıl ertelendi. Organizatörler, Paris’te belirlenen hedeflerin Glasgow’da gerçeğe dönüştürülmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Çeşitli engellerle karşılaşan konferans, doğal olarak herkes için bir umut ışığı taşıyor. Kenya heyeti üyelerinden iklim değişikliği uzmanı Gibson Mwangi, Xinhua Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, anlaşmanın tam olarak uygulanması için Paris Anlaşması’nın uygulama ilkelerine dair müzakerelerin tamamlanması gerektiğini söyledi.
Gelişmekte olan ülkeler taahhütlerini yerine getirebilecek mi?
Foreign Affairs dergisinde kısa süre önce yayımlanan bir makalede, "19. yüzyılın ortalarından beri küresel karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 70'inden zengin ülkeler sorumlu. Bu ülkeler, Paris Anlaşması’na uyarak, iklim değişikliğinin yoksul ülkelerde yol açtığı kalıcı zararları tazmin etmeli. Son beş yılda bu konuda çok az ilerleme kaydedildi. Bu nedenle Glasgow İklim Değişikliği Konferansı'nda ‘fon garantisi’ gibi somut önlemler ele alınmalı." ifadeleri kullanıldı.
Finansal destek, iklim değişikliğiyle mücadeleyi etkileyen en kritik unsurlardan biri. 2009 Kopenhag İklim Değişikliği Konferansı'nda gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla başa çıkmasına yardımcı olmak için 2020'ye kadar bu ülkelere yıllık en az 100 milyar dolar destek sağlama sözü vermişti. BM'nin atadığı bağımsız bir uzman paneli tarafından geçen yılın sonunda yayımlanan raporda, bu taahhüdün "tüm uluslararası iklim finans sisteminin temeli" olduğuna dikkat çekildi.
Ancak aradan 10 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, gelişmiş ülkeler hâlâ bu taahhütlerini yerine getirmiş değil. Gelişmekte olan ülkelere sağlanan fonlar 100 milyar doların çok gerisinde. Bu durum da uluslararası toplumda hayal kırıklığı yarattığı gibi, iklim konusundaki küresel işbirliğine ciddi olumsuz etkiler getiriyor.
Uluslararası toplum ise genel itibarıyla COP26’da gelişmekte olan ülkelerin uzun süredir ilgi gösterdiği finansman, teknoloji ve yetenek inşası alanlarındaki destek gibi konularda ilerlemeler kaydedilmesini temenni ediyor. Bunun yanında, iklim değişikliğinin yavaşlatılması, iklim adaptasyonu ve iklim değişikliğine destek gibi alanlarda motive edici adımlar atılması, bu suretle karşılıklı siyasi güvenin tesis edilmesi de beklentiler arasında yer alıyor.
Uluslararası toplum, ayrıca konferansta Paris İklim Değişikliği Konferansı’nda gelişmiş ülkelerin 2025 yılına kadar yeni toplu finansman hedefleri oluşturması gibi gereksinimleri de ele almasını arzuluyor.
Mısır'daki Ayn Şems Üniversitesi'nden Profesör Magdy Tawfik Khalil, Xinhua’ya verdiği röportajda, "İklim değişikliğiyle mücadelenin maliyetini zengin ülkeler dışında kim karşılayabilir ki? Sorunun kaynağı da onlar." ifadelerini kullandı.
İklim hedefleri gerçekten yerine getirilebilir mi?
Birçok gelişmiş ülke, iklim konusundaki taahhütlerini yerine getirmesine rağmen, iklim hedeflerinin daha da iyileştirilmesi gerekiyor. Hayata geçirilmeyen iklim hedefleri ise boş vaatlerden farklı değil.
Sadece Paris Anlaşması'ndaki hedeflerin tam olarak yerine getirilmesiyle iklim değişikliğinin yol açtığı zorluk ve krizlerle başa çıkılabilir.
Uluslararası toplum, COP26’da iklim konusundaki hedeflere ulaşılması için gerekli politikaların ve önlemlerin masaya yatırılması, bunların somut eylemlere dönüştürülmesi beklentisini taşıyor.
Çin’in İklim Özel Elçisi Xie Zhenhua da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, COP26’da tarafların taahhüt ettikleri hedefleri yerine getirip net ve güçlü yöntemler ile somut önlemler ortaya koymalarını, düzenlemeler yoluyla bu taahhütlerin hayata geçirilmesini güvence altına almalarını arzuladıklarını kaydetti.