ABD ve Fransa’nın aralarında bulunduğu az sayıda ülke dün 76. BM Genel Kurulu'nun Üçüncü Komitesi’nde insan hakları konusu gözden geçirilirken Çin'e asılsız suçlamalarda bulundu.
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, bunu ciddi bir şekilde eleştirerek Çin'in insan hakları konularındaki tutumunu açıkladı.
80'den fazla ülke Çin'in tutumuna katıldı. Küba, 62 ülke adına ve Kuveyt 3 Körfez ülkesi adına Çin'i destekleyen ortak açıklamalar yaptı.
ABD gibi ülkelerin Çin'in insan hakları durumunu itibarsızlaştırma girişimleri bir kez daha mağlup oldu.
Toplantıda 20'den fazla ülke, yaptıkları konuşmalarda Çin'in insan haklarının geliştirilmesindeki başarılarını olumlu değerlendirerek tüm ülkeleri diyalog ve işbirliği yoluyla insan haklarını geliştirmek ve korumak için çok taraflılığa ve dayanışmaya sadık kalmaya çağırdı.
Üçüncü Komite'nin genel tartışmasında Çin, 31 ülke adına tek taraflı zorlayıcı önlemlere karşı çıkma ve 76 ülke adına adil aşı dağıtımını teşvik etme konularında ortak konuşmalar yaptı. Çin ve Afrika grubu, ırkçılık ve ırk ayrımcılığına karşı çıkmaya ilişkin ortak konuşma önerdi, buna 78 ülkeden destek geldi. Çin ve gelişmekte olan ülkeler, insan haklarını geliştirmek ve korumak için diyalog ve işbirliğinin doğru yol olduğunu ortaklaşa savunuyor.
ABD ve birkaç ülkenin suçlamalarının asılsız olduğunu vurgulayan Büyükelçi Zhang, “Xinjiang’daki gerçek durumla ilgili olarak Çin birçok tanıtım yaptı. Üçüncü Komite'nin açılışından önce, Çin’in BM Daimi Temsilciliği ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ortaklaşa video toplantı düzenledi. Toplantıda Xinjiang'daki çeşitli çevrelerden gelen insanlar ve Xinjiang'da yaşayan yabancılar Xinjiang’la ilgili gerçek hikayeleri anlattı. Xinjiang’ın kapısı her zaman açıktır. Çin halkının mutlu yaşamı, insan haklarının başarısıdır, dünya halkları da bunu övgüyle değerlendiriyor” dedi.
ABD dahil az sayıdaki ülkenin Çin'in gelişimini engelleyen siyasi komplosunun iflasa mahkum olduğuna işaret eden Büyükelçi Zhang, Çin'in kalkınma yolunu Çin halkının kendisinin seçtiğini, ABD gibi ülkelerin kendilerine “hocalık taslama” hakkına sahip olmadığının altını çizdi.
ABD gibi ülkelerin kendi insan hakları lekelerini gizlemek için ellerinden geleni yaptıklarına değinen Zhang, ABD’nin Kızılderililere karşı soykırım yapması ve salgında 700 binden fazla vatandaşın hayatını kaybetmesine yol açması gibi örnekler vererek, başkalarını eleştirmenin sadece Batılı ülkelerin karamsarlığı ve ikiyüzlülüğünü gösterdiğini belirtti.
Demokrasi kisvesiyle kendisiyle farklı görüşte olanlara ayrım yapmanın eninde sonunda başarısız olacağını vurgulayan Zhang, demokrasinin az sayıdaki ülkeye has bir yetki değil, tüm ülkelerin halkının yetkisi olduğunu kaydetti.
“Sözde demokratik dönüşüm, demokrasiye hakarettir”
Zhang, Afganistan, Irak, Libya gibi ülkelerde yaşanan trajedilerin dış askeri müdahalenin ve sözde demokratik dönüşümün son derece zararlı olduğunu ve demokrasiye en büyük hakaret olduğunu söyledi.
İnsan haklarına saygı duymanın ve korumanın çoktan beri Çin Anayasası’na yazıldığını ve Çin halkının her zamankinden daha fazla insan haklarına ve özgürlüğe sahip olduğunu hatırlatan Zhang Jun, Çin’e özgü insan hakları gelişimi yolunu kararlılıkla izleyecek Çin’in tüm faydalı ve iyi niyetli önerileri olumlu karşıladığını, ancak yalanlara dayalı siyasi baskıyı asla kabul etmeyeceğini sözlerine ekledi.