Dünyada tek bir demokratik sistem olmadığı olgularca kanıtlandı

2021-10-18 16:26:52

Dünyada tek bir demokratik sistem olmadığı olgularca kanıtlandı_fororder_1210631118_15902775459081n (1)

CRI Türkçe

“Demokrasi, biblo değildir; halkın gereksinimlerini karşılamak için vardır.” Bu sade gerçeği öteden beri göz ardı eden bazı Batılı ülkeler, kendi demokratik sistemlerinin tek geçerli ve doğru sistem olduğunu savunuyor.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 1 Temmuz’da Çin Komünist Partisi’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü vesilesiyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, tam süreçli halk demokrasisini etkin şekilde geliştireceklerine vurgu yaptı.

ÇKP’nin iktidarının daima Çin halkına hizmet ettiğinin güçlü bir kanıtı olan “Tam süreçli halk demokrasisi” düşüncesi, Çin halkından da yoğun destek görüyor.

ABD’deki bazı siyasetçiler, Çin’deki demokratik sistemin “otoriterlik” olduğunu iddia ederken, aslında kendisini “demokrasinin koruyucusu” olarak sunan ABD’nin demokratik sistemindeki ikiyüzlü ve aldatıcı niteliğini inkâr ediyor. Esasen, ABD’nin demokrasisi ülkenin küresel hegemonyasını korumak için kullandığı bir araç olmaktan ibaret.

Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2 Kasım 2019 tarihinde Shanghai’de incelemelerde bulunduğu esnada yaptığı konuşmada, “Biz, Çin’e özgü sosyalist siyaset yolunda ilerliyoruz. Halk demokrasisi, tam süreçli bir demokratik sistemdir. Devletin tüm önemli kararlarının hazırlanması, alınması ve belirlenmesi, bilimsel yöntemlerle ve demokratik prosedürlerle gerçekleştiriliyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Yapılan sayımların sonuçlarına göre, ÇKP 18. Ulusal Kongresi’nin düzenlenmesinden bu yana 193 tasarı halkın önerisine sunulurken, 1 milyon 100 binden fazla vatandaş 3 milyonun üzerinde öneri ortaya koydu. Bunlar arasından birçok önemli öneri ilgili kamu kuruluşları tarafından kabul edildi.

Tam süreçli halk demokrasisi sayesinde Çin halkı yoksullukla mücadelede nihai zafer kazanırken, ortak refah yolunda güçlü adımlar atıyor.

Çin hükümeti, ayrıca COVID-19 salgınıyla mücadele çalışmalarında da stratejik başarılar kaydetti. Çin diğer ülkelere bu yıl içerisinde toplam 2 milyar doz aşı sağlayarak küresel halk sağlığına da önemli katkı yapmış olacak.

Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkan Yardımcısı Novikov basına verdiği demeçte, Çin’in halkın gereksinimlerini daima en ön planda tuttuğuna işaret ederek, “tam süreçli halk demokrasisi”nin yüksek nitelikli halk demokrasisi olduğunu kaydetti.

ABD, Soğuk Savaş dönemiyle birlikte ekonomik ve toplumsal gelişme alanındaki üstünlüklerinden istifade ederek, tüm dünyaya zorla Amerikan modelini yaymaya çalıştı.

ABD demokrasisi, sistem açısından oy verme hakkının altını çizerken, halkın sisteme katılmasına ise güvence sağlamaya yanaşmıyor. Halk, sadece oy verdiği esnada geçici ve kısa süreliğine demokrasiden faydalanabilirken, oy verme işlemi tamamlandığında bu hak, “uyuma dönemine” geçerek askıya alınıyor. Bu da halkın demokratik haklardan faydalanmasının önünde büyük engel teşkil ediyor.

“Demokrasi timsali” olmakla övünen ABD’deki başkanlık seçiminin özünde ise “para siyaseti” bulunuyor. Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti’nin arkasında büyük konsorsiyumlar bulunuyor. ABD siyasetinin ekonomik oligarşiler tarafından “rehin alındığı” gözlerden kaçmıyor. ABD’li siyasetçiler, sadece kendi çıkarlarına önem verirken, halkın mutluluğunu ve ihtiyaçlarını ise göz ardı ediyor. Bu durum, salgınla mücadelede daha da belirgin hâle geldi.

Öte yandan, ABD, “sivillerin canını korumak” ve “diktatörlüğe” karşı çıkmak bahanesiyle farklı ülkelerde savaşlar başlattı, diğer ülkelerin iç işlerine karıştı ve küresel krizler yarattı. ABD’nin demokratik sisteminin ihracı çalışmaları, küresel barış ve istikrarın korunmasına ve halkın yaşamının iyileşmesine ciddi zararlar verdi.

Çincedeki birçok deyişte halkın desteğinin ve takdirinin her şeyden daha değerli olduğu vurgulanır. Çin ve ABD halkları kendi ülkelerindeki demokratik sisteme nasıl yaklaşıyor? Harvard Üniversitesi Ash Demokratik Yönetişim ve İnovasyon Merkezi’nin (Ash Center for Democratic Governance and Innovation) tarafından geçen yılın temmuz ayında yayımlanan raporda, Çin halkının Çin merkezi hükümetine dönük memnuniyet oranının yüzde 93,1 olduğu ortaya koyuldu.

CNN’nin internet sitesinin SSRS şirketi aracılığıyla gerçekleştirdiği bir anketin sonuçları ise ABD vatandaşlarının yüzde 90’dan fazlasının ABD’nin demokrasi modelinin büyük sınamalarla karşı karşıya bulunduğunu düşündüğünü gösterdi.

Çin’deki demokratik sistem, Çin halkından yoğun destek alırken, ABD’nin demokratik sistemi ise ABD halkında yoğun endişeye yol açıyor.

Japonya’nın önde gelen hukuk uzmanlarından Nishihara Haruo, basına verdiği demeçte, “ÇKP, halka hizmet ilkesinde ısrar ediyor. Bu nedenle halktan yoğun destek alıyor.” diye konuştu.

ÇKP, kurulmasının üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen hâlâ dinamizm dolu bir siyasi parti olarak ülkedeki farklı etnik gruplara mensup vatandaşlardan yoğun destek görüyor.

Çin’in “tam süreçli halk demokrasisi”ni uygulamada ve ilerletmede kaydettiği başarılar, tüm dünyaya farklı demokratik modeller izleme hususunda da cesaret veriyor.

Dünya üzerindeki farklı ve renkli siyasi sistemleri tek bir kriterle değerlendirmeye çalışmak, bizatihi demokratik olmayan bir anlayış. Batılı ülkeler, son yıllarda hegemonyacılığa başvurarak demokrasiyi tek bir tanıma sıkıştırmaya ve tekellerine almaya, diğer ülkelere de “otokrasi” damgası vurmaya çalışıyor. Ancak yaşanan büyük toplumsal kaoslar ve başarısızlıklar, Batılı ülkelerin “demokrasi efsanesi”nin artık çökmüş olduğunu gösteriyor. Dünya üzerindeki tüm ülkeler kendilerine uygun demokratik gelişme yolunu tercih etme hakkına sahip.

刘文俊