Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Üyesi ve ÇKP Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü Yang Jiechi dün İsviçre’nin Zurich kentinde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile bir araya geldi.
İki tarafın 6 saat süren görüşmesinin ardından yayımladıkları bildirilerinde olumlu sinyaller vardı. Bu da görüşmede bazı ilerlemelerin kaydedildiğini gösterdi. ABD’li yetkili basına verdiği demeçte, görüşmede iki ülke liderlerinin yılın sonuna kadar video konferans yöntemiyle görüşme yapabileceği konusunun ele alındığını belirtti.
Ancak, Çin ve ABD’nin yayımladıkları basın bildirilerinde iki ülke arasındaki ciddi anlaşmazlıklar da görülebilir. Örneğin, iki ülke arasındaki ilişkilerin “rekabet” olarak nitelendirildiğine karşı çıktıklarının altını çizen Yang Jiechi, ABD’nin Çin’le olan ilişkilerindeki karşılıklı yarara dayalı ve çifte kazançlı unsurlara dikkat edip, Çin’in iç ve dış politikası ve stratejik planı hakkında doğru bir algı yapması gerektiğini ifade etti. ABD’nin basın bildirisinde ise iki defa “rekabet” iddiası kullanıldı ve iki ülke arasındaki risklerin yönetim altına alınması gerektiği vurgulandı. ABD’nin Çin’e yönelik politikasının kökünden değiştirilmediği gözüküyor. ABD’ye göre, devlet gücünün arttırılması için daha büyük yatırımın yapılması ve müttefiklerle ilişkilerin yakınlaştırılması yine önemli.
Buna rağmen, ABD yönetimi son günlerde yaptığı açıklamalarda, “zıtlaşma” iddiasını daha az kullandı ve defalarca yeni bir soğuk savaş başlatma niyetinin olmadığını vurguladı. ABD’nin Ticaret Temsilcisi Katherine Tai yaptığı açıklamada, Çin ekonomisinden ayrışma niyetinde olmadıklarını ve yeni bir temelde Çin’le yeniden bağlanmaya hazır olduklarını kaydetti. Bunun yanı sıra, ABD tarafı, Huawei şirketinin CFO’su Meng Wanzhou’yun serbest bırakılması ve ikili ekonomik ve ticari görüşmenin yeniden başlatılması için hazırlık yapılması dahil olumlu sinyalleri ortaya çıkardı. Bu sonuç, ABD’nin Çin’e yönelik tutumunda yeni bir ayarlama yaptığını gösterdi.
Adı geçen gelişme de Çin’in prensipte taviz vermeme, hiç şaşmadan gelişmeyi gerçekleştirme yönündeki temel politikalarının meyve vermeye başladığı görülüyor. Çünkü daima “mevcut güç statüsünden” hareket edeceklerini defalarca yineleyen ABD, Çin’in kalkınmasını kısıtlayabilecek güce sahip değil. COVID-19 salgınıyla mücadelede büyük başarısızlığa uğrayan ABD’de, salgından kaynaklı ölü sayısı 700 bini geçti. Ayrıca ABD’de ciddi ırkçılık sorunu yaşanırken, siyasi bölünme günden güne şiddetleniyor. ABD merkez bankası para basma politikasına düştü. Gerek ekonomi, gerekse toplumda sistematik temel zayıf noktaları daha belirgin hale gelen ABD’nin küresel etkisi azalmaya devam ediyor.
ABD’nin müttefik ülkelerle ilişkileri de giderek karmaşıklaşıyor. Eski müttefik ülkesi olan Fransa, ciddi hoşnutsuzluğa uğradı, Almanya, Kuzey Akım-2 projesi kapsamında ABD’nin istediği rayda yürümüyor. ABD ordusunun apar topar Afganistan’dan çekilmesi ve batılı ülkelerin çıkarlarını göz ardı etmesi de tüm müttefik ülkelerini öfkelendirdi.
Bu gerçekler bir anlamda Washington yönetimine büyük bir ders verdi. Washington yönetimi Çin politikasında bazı ayarlamalar yapmak zorunda kaldı. Ancak ABD kamuoyunda Çin karşıtı seslerin giderek yükseldiği ve ABD’li siyasetçilerin kafasındaki hegemonyacılık ve soğuk savaş zihniyeti çok kuvvetli ve derin. Bu nedenle Joe Biden yönetiminin Çin politikasını kökünden değiştirme ihtimali çok düşüktür. Bu durumda Çin’in sadece kendi işlerini etkin şekilde yerine getirmesi ve kalkınmayı sürdürmesi halinde, stratejik inisiyatifi sıkıca kendi ellerinde tutabilecek. Washington yönetiminin ise gerçekleri aşamalı olarak kabul etmek zorunda kalacak, Çin ile barışçı şekilde bir arada yaşama ve işbirliği yöntemiyle kendi çıkarlarını azami oranda elde etmeyi öğrenebilecek.
Çin ve ABD, dünyanın iki başlıca büyük ülkesi olup, dünya barışı, istikrarı ve refahını koruma yönünde ortak sorumluluğu üstlenmekte. Özellikle iklim değişikliği, kamu sağlığı, terörle mücadele, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi gibi alanlarda birçok ortak çıkara sahip. İki ülke bu durum altında anlaşmazlıkları kontrol altına almalı, diyalog ve işbirliğini yoğunlaştırmalı, Çin-ABD ikili ilişkilerini sağlıklı ve istikrarlı şekilde geliştirmeli, iki ülkenin halkları dahil tüm dünya halklarına yarar getirmeli.