ABD’nin Çinli öğrencilere baskıları sonuçsuz kalacak

2021-09-06 19:05:54

ABD’nin Çinli öğrencilere baskıları sonuçsuz kalacak_fororder_WechatIMG404

CRI Türkçe

Çin’in daveti üzerine 10 Nisan 1971’de ABD masa tenisi kafilesi başkent Beijing’e geldi. 

Bu, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Çin sınırlarından giren, ABD vatandaşlarından oluşan ilk gruptu. “Ping pong diplomasisi”, Çin-ABD ikili ilişkilerinin normalleştirilmesi yönündeki tarihî süreci başlattı ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihinde önemli bir sayfa açtı.

50 yıllık süreçteki birçok sınama ve meydan okumaya rağmen Çin ve ABD arasında farklı alanlarda yürütülen işbirliğinden olumlu neticeler alındı. İki halk gözle görülür yararlar elde etti, dünyanın refahına ve istikrarına dinamizm katıldı. Bu bağlamda beşeri ve kültürel temasların rolü de kuşkusuz büyük önemi haizdi. 

Ancak son yıllarda ABD’li bazı siyasetçiler, bu ana eğilime aykırı hareket ederek, Çin ile ABD arasındaki kültürel temaslara kasten engel olmaya, ikili ilişkilerin genel durumunu bozmaya çalışıyor.

Pasaportlarında geçerli ABD vizesi bulunan üç Çinli öğrenci, 15 Ağustos’ta Houston Havaalanı’nda uzun bir sorguya maruz kaldıktan sonra Çin’e geri gönderildi.

ABD makamlarının bahanesi, öğrencilere Çin hükümeti tarafından maddi destek verilmesi ve cep telefonlarında askerî eğitim fotoğrafları bulunması nedeniyle öğrencilerin aslında askerî personel olduklarından şüphelenilmesiydi. Çin, ABD’nin bu girişiminden büyük hoşnutsuzluk duyulduğunu, bu tür adımlara kararlılıkla karşı çıktıklarını açıkladı. Çin, ABD nezdinde resmî girişimde de bulundu.

Çin öğrencilerinin Çin hükümetinden devlet bursu almak suretiyle ABD’deki üniversitelerde öğrenim görmesi, iki ülke arasındaki kültürel temaslar kapsamındaki olağan bir düzenleme. Bu, Çin’in ABD’ye yönelik bir düşmanlık faaliyeti değil.

ABD’nin “Çin hükümeti tarafından maddi olarak desteklendikleri” bahanesiyle üç Çinli öğrenciyi ülkelerine geri göndermesi son derece uygunsuz bir muamele. Ayrıca, cep telefonlarında askerî eğitim fotoğrafları bulunmasına istinaden, Çinli öğrencilerin askerî personel olduklarını iddia etmek de son derece saçma. 

İşin daha da kötüsü, ABD tarafı, sorgu nedeniyle Çinli öğrencilerin kişisel eşyalarını inceleyerek Çin vatandaşlarının meşru haklarını çiğnemiş oluyor.

ABD’nin, asılsız ve mesnetsiz bahanelerle Çinli öğrencileri ülkelerine geri göndermesi, Çinli öğrencileri gerekçesiz şekilde kısıtlamaya ve onlara baskı uygulamaya yönelik bir girişim. 

ABD’nin belirli bir ülkeden gelen öğrencilere yönelik bu ayrımcı muamelesi, sürekli “övündüğü” açıklık ve özgürlük iddialarına hiç yakışmadı. İlaveten, bu tutum, ABD’li yetkililerin “Çinli öğrencilerin ülkeye gelişini olumlu karşılıyoruz” şeklindeki açıklamalarıyla tamamen çelişki arz ediyor. 

Esasen, ABD, son yıllarda buna benzer birçok art niyetli ve çirkin girişime imza attı.  

ABD makamları, temmuz ayında da bilim ve mühendislik dallarında okumaya hak kazanmış 500’den fazla Çinli öğrencinin vize başvurusunu reddetti. 

ABD, benzer bir tutumu ülkede faaliyet gösteren Çinli medya kuruluşlarına karşı da takındı. 

ABD, Ekim 2020 itibarıyla Halkın Günlüğü gazetesi, Xinhua Haber Ajansı, Çin Global Televizyon Ağı (CGTN) ve China Daily dâhil olmak üzere toplam 15 Çinli medya kuruluşunu "yabancı diplomatik misyon" olarak niteleme kararı aldı.

ABD’nin Soğuk Savaş zihniyetine ve ideolojik önyargılara dayanarak Çinli basın mensuplarını sınır dışı edeceği anlamına gelen bu adım, Çinli basın mensuplarının yasal haklarının çiğnenmesi anlamına geliyor. Bu, apaçık bir siyasi baskı altına alma teşebbüsü. 

ABD’nin Çinli öğrencileri sorgulayarak ülkelerine geri göndermesi ve Çinli basın mensuplarını ezme çabası ülkenin övündüğü özgürlüklerin uygulanmasındaki ikiyüzlülüğün de bir yansıması. Bu, ABD’nin hegemonyacı tavrının da yeni bir delili.

Kültürel temaslar, Çin-ABD ikili ilişkilerinin temeli. Eğitim, bilim ve medya alanlarındaki temaslar da kültürel temasların önemli bir parçası.  

ABD’nin dünya üzerindeki güçlü bir bilim ülkesi olması geçmişte dışa açık olmasıyla sıkı sıkıya bağlı. Uzun yıllar boyunca Çinli öğrenciler dâhil dünyanın birçok ülkesindeki kalifiye personel, ABD’nin bilimsel inovasyonuna ve ekonomik gelişmesine önemli katkılar sağladı.

ABD’li ilgili birimler tarafından verilen bilgiye göre, ülkede öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin üçte birini Çinli öğrenciler oluşturuyor. Çinli öğrenciler, her yıl ABD’ye 15 milyar dolar civarında ekonomik değer ekliyor. 

ABD’nin uyguladığı vize kısıtlamaları, Çin-ABD kültürel temaslarını kısıtlayıcı tedbirlere başvurması, Washington’u etkisi altına alan Soğuk Savaş ve sıfır toplamlı oyun zihniyetini açıkça gösteriyor. Bu da ABD’nin birçok alanda özgüvenden yoksun ve telaş içinde oluşunun bir yansıması… 

 Çin ile ABD arasındaki kültürel temaslar, son yıllarda ciddi engellerle karşılaşsa da muazzam bir dayanıklılığa ve canlılığa sahip şekilde aralıksız olarak sürüyor. 2020 yılının başından bu yana COVID-19 salgınının etkisiyle halklar arasındaki yüz yüze iletişim neredeyse askıya alındı. Ancak internet üzerinden temaslar pürüzsüz şekilde korunuyor. 

Tsinghua Üniversitesi ve Yale Üniversitesi, Ekim 2020’de ortaklaşa Çin-ABD Rektörler Forumu’nu düzenledi. 

İki ülkeden 20 üniversitenin rektörü, yüksek öğretim alanındaki gelişmeleri ve işbirliği olanaklarını ele almak üzere sanal forumda bir araya geldi. 

ABD’deki birçok üniversiteden rektör ve diğer yetkililer, Çin ile ABD arasındaki kültürel temasları desteklediklerini dile getirirken, salgın nedeniyle vize konusunda veya farklı konularda sıkıntılar yaşayan öğrencilere yardım sağladıklarını açıkladı.

Çin ile ilgili çalışmalar yürüten ABD’li uzman ve Green Point Danışmanlık Şirketi CEO’su Daniel Wright, basına verdiği demeçte, Çin ile ABD arasındaki ikili ilişkilerin dünya üzerindeki en önemli ikili ilişki olduğunu kaydetti. Wright, iki ülkenin kültürel temaslarını güçlendirmesi, böylece ikili ilişkilerin gelişmesine güç katması gerektiğini vurguladı.

Dışa açılma ilerleme getirir, içe kapanma ise geride kalmaya yol açar. ABD'nin Çinli üç öğrenciye uyguladığı baskı, ülkenin özgürlük konusundaki ikiyüzlülüğünün net bir yansıması. Küresel ölçekteki kültürel temaslar çağın ana eğilimi. ABD’nin bu temasları engellemesi ve kısıtlaması, sadece ülkenin gelecekteki gelişme yolunun daralmasına neden olacak.

ABD, Çin’le ilişkilerine ve ikili kültürel temaslara rasyonel bir tavırla yaklaşmalı, iki halk arasındaki karşılıklı anlayış ve işbirliğini pekiştirici yönde adımlar atmalı. ABD’nin kısıtlama ve baskı girişimlerini sürdürmesi, eninde sonunda kendisine zarar olarak geri dönecek. 

刘文俊