Türk iş adamı Noyan Rona kariyerindeki göz kamaştıran başarılarının yanı sıra Çin’in son 40 yılındaki siyasi hayatına da bizzat tanıklık etti. Çin-Türkiye diplomatik temasları sırasında 2012 yılının Şubat ve Nisan aylarında iki kez Xi Jinping ile görüşen Rona, izlenimlerini ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in liderliği döneminde yurtiçi ve yurtdışında kaydedilen başarıları Çin Medya Grubu (CMG) için analiz etti.
Noyan Rona 80’li yıllar’da Çin’e gelip eğitim alan ilk Türk öğrencilerden biri.
CMG: Cumhurbaşkanı Xi ile ne gibi temasta bulundunuz?
Noyan Rona: Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile 2012 yılının Şubat ayında ve Nisan ayında iki defa birebir bulunduğu ortamda ben de bulundum. Birincisi Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak Türkiye’yi ziyaret etmişti. O zaman resmi görüşmelerde ben Türk tarafının tercümanıydım. Dolayısıyla kendisinin çok yakınında bulundum. İkincisi ise 2012 yılının Nisan ayında o dönemde başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin’i ziyareti sırasında yine Türk tarafının tercümanıydım. Ve bu görüşmede birebir tercümanlık yaptım. Dolayısıyla kendisiyle aynı ortamda bulundum.
CMG: Bu temasta Cumhurbaşkanı Xi sizde nasıl bir izlenim bıraktı? Daha önce basında gördüğünüz Cumhurbaşkanı Xi’nin imajından farklı mıydı? Farklıysa bu farklar nelerdir?
Noyan Rona: Daha önceki zamanlarda Cumhurbaşkanı Xi Jinping o zaman cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Hatta daha önce Shanghai’da parti sekreteriydi. O zamanlar televizyonda hep kendisini izliyordum. Tabii bir lider olarak konuşmalarını takip ediyordum. Ama birebir görüşmelerde çok farklı olduğunu gördüm. Çok daha samimi, cana yakın ve kendisiyle kolay konuşulabilen bir lider olarak gördüm. Fikirlerini çok açık beyan ettiğini gördüm.
CMG: Cumhurbaşkanı Xi Çin’de çok yüksek prestije sahip. Halk Cumhurbaşkanı Xi’nin azimli, motive, kararlı, uzak görüşlü ve çalışkan olduğunu ve Çin halkının Çin Rüyasını gerçekleştirerek orta halli refah toplumuna kavuşulmasına liderlik ettiğini düşünüyor. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Noyan Rona: Ben de bu görüşlere katılıyorum. Gerçekten Çin’de çok yüksek bir prestije ve kendisinden umut beklenen bir lider profiline sahip. Hakikaten çok azimli. Ve Çin’in ileriye yönelik politikalarının ve kararlarının, uzak görüşlülüğünün örneğini veriyor. Ve çok çalışkan olduğunu görüyorum. Ve Çin halkının Çin rüyasını gerçekleştirecek lider olarak görüyorum.
CMG: Size göre Cumhurbaşkanı Xi’nin ülkenin yönetimindeki en büyük siyasi başarıları nedir? Ülkenin yönetiminde en çok hangi yöntemleri sizi etkiledi? Sizce Xi Çin’e ne gibi değişikler getirdi?
Noyan Rona: Bu sorunuz tabii çok geniş cevabı gerektiren bir soru. Bence sadece bir tane büyük siyasi başarı yok. Birçok siyasi başarı var. Bunun çok alt başlıkları var. Öncelikle Çin Komünist Partisi’nin Çin’deki liderliğinin güçlendirilmesi ve Çin’deki politikaların uygulanmasına ilişkin başarılar var. Özellikle yolsuzluk ve suistimale ilgili başarılar var. Ülke yönetiminde kanun hakimiyetinin güçlendirilmesine yönelik başarılar var. Tabii bu kararlılıkla belirlenmiş politikalar ve netlik bence çok önemli. Bu bakımdan yönetimde daha bir şeffaflık ve daha bir öngörülülük var. Bence en büyük değişiklikler bunlar. Çin’e daha büyük bir yönetimle daha büyük bir şeffaflık getirdi. Bence işlemlere daha hızlandırma ve verimlilik getirdi. Kurumlara şeffaflık getirdi. Halka daha yakın olma eğilimi getirdi. Bu da önemli bir başarı bence.”
CMG: Cumhurbaşkanı Xi Çin’in en yüksek lideri olmasından beri Türkiye ile Çin arasındaki ikili ilişkiler nasıl gelişti ve ne gibi değişiklikler oldu? Sizce bu tür değişiklikler Türkiye’de nasıl bir etki yarattı?
Noyan Rona: Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in göreve gelmesinden bu yana Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler ivme kazandı. Özellikle liderler seviyesindeki temaslar çok arttı. Her türlü ikili ve uluslararası çok taraflı ortamlarda liderler birbirleriyle sık sık görüşür oldular. Türkiye-Çin ilişkilerine büyük ivme kazandırdı. İki ülke liderleri arasındaki sık görüşmeler özellikle ekonomik ve ticari anlamadaki gelişmeler Türkiye’deki Çin yatırımlarının artması, Çin kuruluşlarının Türkiye’deki projelere ve pazara ilgi duyması ve son olarak merkez bankalarıyla olan ilişkilerle yapılan katkılar Türkiye’de hep olumlu etki yaratmıştır.”
CMG: Xi Jinping, cumhurbaşkanlığı görevine başlamasından bu yana uluslararası işbirliği ve uluslararası ilişkilerin gelişimi için bir dizi yeni kavram ileri sürdü, örneğin Kuşak ve Yol inisiyatifi, çekirdeğinde işbirliği ve ortak kazanç bulunan yeni tip uluslararası ilişkilerin oluşturulması, insanlığın geleceği için ortak kader topluluğu oluşturulması, yeni koronavirüse karşı insanlığın geleceği için ortak hijyen ve sağlık topluluğunun oluşturulması. Xi Jinping’in bu diplomasi düşüncelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu düşünceler dünya düzeninin gelişimine ve değişimine ne gibi etkiler getirdi?
Noyan Rona: Xi Jinping’in cumhurbaşkanlığı görevine başlamasından bu yana Çin’in uluslararası alanda hem diplomasi, hem de ekonomik ilişkiler bakımından bir dizi daha önce olmamış aktif bir politika izlendiğini görmekteyiz. Bu aktif politika sonucunda birçok somut oluşumlar ortaya çıktı. Bunlar arasında en önemlisi Kuşak ve Yol inisiyatifi. 2013 yılında başlatılan bu inisiyatif 7 yıl oldu hala güncelliğini koruyor ve birçok ülkenin kendi iç politikaları ve ekonomik kalkınma modelleri bakımından önemli bir gündem maddesi haline geldi. Türkiye de bu çerçevede Kuşak ve Yol inisiyatifine çok önem veriyor ve bunun altyapısının oluşması için gerekli önlemleri alıyor. Diğer bir önemli gelişme ise yılın sonlarına doğru imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşması. Bu da Çin’de ve Uzak Doğu Pasifik bölgesinde en önemli çok taraflı anlaşmalardan biri olarak tarihe geçecek. Her ne kadar uygulanmasına başlanmamış olsa da, bunu potansiyel olarak bütün Asya Pasifik bölgesinin dünya ticaretinde, siyasetinde, ekonomisinde, bilim ve teknolojisinde bir üst basamağa çıkartacak bir proje. İlerleyen yıllarda Çin’in ekonomik kalkınmasında bu oluşumun daha çok etkili olacağını tahmin ediyorum. Bu bakımdan yeni dünya düzeninin gelişiminde Çin’in bundan sonra artık daha büyük rol oynayacağı ve daha çok aktif olacağı, bu bağlamda da özellikle kalkınmakta olan dünya ülkelerinin Çin’den büyük bir beklenti içine gireceklerini tahmin ediyorum.