7. Ulusal Nüfus Sayımı Raporu’ndan çıkan mesajlar

2021-05-17 16:14:28

7. Ulusal Nüfus Sayımı Raporu’ndan çıkan mesajlar_fororder_VCG111329425716

Çin nüfusu 2010 yılına göre yüzde 5,38 artarak 1 milyar 411 milyon 780 bine ulaştı. Buna göre, Çin nüfusunda son 10 yılda düşük hızlı artış eğilimi korundu.

Çin Ulusal İstatistik Bürosu (NBS) 11 Mayıs günü nüfus verilerini açıkladı. Bu verilerin yansıttığı, gelecekteki Çin nüfusunda değişim ve ekonomik ile sosyal gelişme eğilimleri sadece Çin vatandaşlarının değil, aynı zamanda yabancı medya kuruluşlarının ilgisini çekti.

Artış yavaşlıyor, doğum oranı düşüyor... Yabancı medya kuruluşları, Çin’in 7. nüfus sayımındaki “negatif” unsurları değerlendirirken, aynı zamanda birkaç parlak noktaya da dikkat çekti.

Reuters, 2010 yılına göre çocuk nüfusunun toplamdaki oranı artıyor diye bildiriyor. Bloomberg ise, Çin nüfusundaki kentlileşme ve eğitim seviyelerinin büyük ölçüde yükseldiğini ve Çin ekonomisinin nüfusun zirvesinden sonra büyümeye devam edebileceğini savunuyor.

Çin nüfusuyla ilgili iddialar yalan çıktı

İngiltere’de Financial Times gazetesinde geçen ay yer alan bir makalede, “güvenli bir kaynağa göre” Çin nüfusunun 60 yılda ilk kez “azaldığının” açıklanacağı duyurulmuştu.

Ancak 11 Mayıs’taki nüfus sayım raporuna göre, Çin nüfusu yüzde 5,38 oranda arttı. Aynı zamanda bu da bir gerçektir; geçen 10 yılda Çin nüfusunda ortalama artış oranı yüzde 0,53 ve bu 1950’li yıllardan sonraki en düşük seviyeydi, işgücü de 10 yıl önceki yüzde 70’in üzerinden yüzde 63,4’e kadar düştü. 60 yaş üstündeki vatandaşların oranı 2010 yılındaki yüzde 13,3’ten yüzde 18,7’e yükseldi.

Guardian gazetesinde yer alan haberde ise, 7. nüfus sayım raporunun yansıttığı artışın yavaşlamasının bazı analistlerin öngörülerinden daha iyi olduğuna işaret edildi.

Yabancı medyanın gözündeki aktif unsurlar ve öneriler

Birçok yabancı medya kuruluşu, Çin nüfusundaki artışın yavaşlamasının ekonomik büyümeyi etkileyebileceğini savunuyor. Rueters, Çin’in Japonya gibi gelişmiş ülkeleri etkileyen yaşlanma eğilimiyle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, çocuk nüfusunun artışı büyük önem taşıdığı savunuluyor.

NBS’nin verilerine göre, 0-14 yaş grubundaki çocuk sayısı 2010 yılına göre yüzde 1,35 oranla 30 milyon 920 bin arttı.

Nüfus ile ekonomi arasındaki ilişkilere gelince, son 10 yılda Çin’in kentli vatandaşlarının sayısı 230 milyon arttı. 2020 yılındaki kentlilerin toplam nüfustaki oranı yüzde 64’e yaklaştı ve 2010 yılındaki yüzde 49,7’yi geride bıraktı. Kentleşme bakımından Çin, ABD’nin 1950 yılındaki seviyesine denk geliyor ve bu da Çin’in büyük potansiyele sahip olduğuna işaret ediyor.

Aynı zamanda Çin nüfusunun eğitim seviyesinin sürekli yükselmesi, ekonomik büyümeye yardımcı olan önemli bir unsur. 2020 yılında nüfusun yüzde 15,5’i mesleki fakülte veya üniversite mezunu.

Bloomberg’ın nüfus bilimcilerinin araştırmalarına dayanarak yayımladığı haberde, Hindistan nüfusunun 10 yıl içinde Çin’i geçebileceği, ancak Çin ekonomisinin daha büyük boyuta ulaşacağı çünkü Çinli işçilerin üretim verimliliğinin daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Bloomberg, dünya ekonomisinin motoru olmaya devam etmek için Çin’in daha fazla emeklilik ve sağlık bütçesi ayırması, aynı zamanda eğitim ve altyapı tesislerine yönelik yatırımları artırması önerisinde bulundu.

Nüfus artışında yavaşlama, küresel bir eğilimidir

Bloomberg’ın Çin uzmanı Eric Zhu, nüfus sayımı sonucuna göre Çin’deki durumun Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan 2019 Dünya Nüfusu Görünümü’nde öngörülen düşük doğum oranına yaklaştığı ve Çin nüfusunun 2025 yılından önce azalmaya başlayacağı öngörüsünde bulundu.

Japonya, Güney Kore, ABD ve Almanya gibi ülkelerde nüfus azalışı yaşanmaktadır. Ancak yaşlanma durumunun kesinlikle bir devletin canlanmasını belirleyen esas unsur olmadığı savunuluyor. Bu görüşe göre, yaşlanma ve inovasyon gücü arasında koordine edilemez bir çelişki söz konusu değil.

Çin’in demografik temettüsü sürecek mi?

Demografik temettü, bir ülkenin işgücünün toplam nüfusundaki oranının nispeten yüksek olması ve ekonomik büyümeye katkı yapan nüfus koşulu demektir.

Çin’de reform ve dışa açılma politikasının hayata geçirilmesiyle uzun bir süre içinde ülkedeki işgücü hızla artıyordu, insan gücünün maliyeti düzeliyordu, mevduat oranı, sermaye birikim oranı ve temettü oranı yüksek seviyedeydi. Demografik temettü, Çin ekonomisinin hızlı büyümesinin kaynağı konumundaydı.

Ancak 2010 yılından sonra işgücü zirveye ulaşırken, nüfusun bağımlılık oranı yükseliyor. Bunun etkisi altında Çin ekonomisinin büyüme oranı 2012 yılından sonra yavaşlamaya başladı, 2012 ile 2019 yılları arasındaki gayri safi yurt içi hasılası ortalama yüzde 6,96’ya düştü.

Öyleyse, Çin ekonomisinde demografik temettü sürecek mi?

Çinli uzmanlar, gelecekte yine 3 alanda nüfusla ilgili temettü korunacağı görüşündeler.

Öncelikle Çin’in mutlak işgücü büyüktür, tedarik potansiyeli harekete geçirilebilir.

2020 yılında Çin’deki toplam işgücü 880 milyonu buldu. Böyle zengin bir kaynak, sağlıklı ekonomik ve sosyal gelişmeleri desteklemeye devam edecek.

Aynı zamanda demografik temettünün canlandırılması için reform uygulanıyor. Çin’de bir süre uygulanan tek çocuk politikası 2013 yılında değiştirildi, 2015 yılında 2 çocuk politikası hayata geçirildi. Bu politika sayesinde ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya gelen çocuk sayısı 10 milyonu aştı. Diğer yandan, emeklilik yaşının uzatılması uygulanmak üzere. 60 ile 64 yaşları arasındaki 80 milyon nüfus, ülkenin yaşlılık sorununun yumuşatılması ve işgücünün artırılmasına yararlı olacak.

İkinci olarak, işgücünün bölgeler arası ve sektörlerin transferi de getiriler yaratacak.

Kırsal kesimlerdeki fazla işgücünün imalat sektörüne transfer edilmesiyle üretim oranı yükselebilir, demografik temettülere yönelik bir kaynak olur.

Şu an Çin’in kırsal kesimlerindeki işgücü toplamın yüzde 30’unu oluşturuyor, ancak bu rakam gelişmiş ülkelerde yüzde 5’in altında. Bu açıdan bakıldığında işgücünün kırsal kesimlerden imalat sektörüne transfer edilmesi için büyük imkanlar söz konusu. Ayrıca, Çin’in imalat sektörü emek yoğun halden sermaye yoğun hale ve teknoloji yoğun hale gelirken, bu sürecin katma değeri sürekli yükselebilir.

Gelecekte nüfus cüzdanı sistemi gibi sistemlerde bir dizi reformla işgücü daha serbest şekilde bölgeler ve sektörler arasında dolaşım yaparken ve işgücünün istihdam yapısı daha da iyileştirilirken, demografik temettü ulusal ekonomiye daha büyük katkı sağlayabilir.

Örneğin, İnci Deltası’nda sektörlerin dönüşümü ve yüksek teknolojili imalat ve bilişim ekonomisinin hızla gelişmesiyle bölgeye çok sayıda insan gücü çekildi. Hane kayıt sistemiyle ilgili kısıtlamaların gevşetilmesiyle, bölgeye çok sayıda vatandaş yerleşti.

Üçüncü olarak, nüfusun vasıflarının yükselmesi de temettü yaratacak.

吴丹