Bir yabancının Kungfu arayışı

2021-01-25 11:49:39

Bir yabancının Kungfu arayışı_fororder_kung fu

Kungfu denince aklınıza ne geliyor? Aklınız Shaolin keşişleri, Bruce Lee veya Kungfu Panda'nın imgeleriyle doluysa, yanılıyorsunuz. Amerikalı belgesel yönetmeni Laurence J. Brahm için akla ilk gelen şey şiddetsizlik kavramıdır.

Brahm, "Searching for Kungfu” adlı belgeselinin galasında yaptığı konuşmada, “Kungfu'nun resmi Çince adı olan Wushu(武术)İngilizcede ‘dövüş sanatları’na çevrildi. Dövüş savaş anlamına gelir. Ancak ‘Wu’ (武) karakterini parçalarsanız, iki karakterden oluşur: Biri ‘ge’(戈), yani hançer anlamına gelir; diğeri ise durdurmak anlamına gelen ‘zhi’ (止) . Öyleyse, dövüş sanatlarının Çince'deki anlamı birçok insanın doğal kabul ettiği bir kavram olan ‘dövüş sanatları’ değildir. Aksine, Kungfu kavgayı durdurma sanatı, şiddetsizlik sanatıdır” ifadelerini kullandı.

Filmde Brahm, Kungfu’nun kökenlerini aramak için tarihsel önem taşıyan bir dizi yere seyahat etti. Bunun yanı sıra, Brahm, binlerce yıl öncesine dayanan ancak bugüne kadar muazzam etkisini ve çekiciliğini koruyan bu Çin kültürel mirasına gömülü ilkeleri ve değerleri araştırıyor.

Beijing'deki galadan sonra Brahm, Xinhua ile özel bir röportaj yaptı. 

Kungfu’nun Kökenini Arama

“Searching for Kungfu” adlı belgeseli çekme kararı dürtüsel bir şekilde verilmedi. Brahm, karate alanında dördüncü derece siyah kuşak sahibidir ve 40 yılı aşkın süredir çeşitli Çin Kungfu türlerini uygulamaktadır. Bu film, Brahm’in tutkusu, içgörüsü ve keşiflerinin doruk noktasıdır. Brahm'ın Kungfu ile ilişkisi, Hawaii'de karate öğrencisi olduğu 1970'lere dayanmaktadır. Brahm’ın hocası o zamanlar sık sık ona şöyle söylerdi: “Eğer karateyi tam olarak anlamak istiyorsanız, Çin'deki Shaolin'e gitmeniz gerekir, karatenin kökeni orasıdır.” Brahm ise hocasına "karate, Shaolin'in etkisi altında Okinawa'da geliştirildi. Bunun kökenine inmek isterim" dedi. 

Bu niyet, Shaolin'e gitmek ve dövüş sanatları hakkında bilgi edinmek, Brahm'ın Pasifik Okyanusu üzerinden Çin'e gitmesini sağladı. 1981'de, yani Çin ve ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasından iki yıl sonra Brahm, Çin'in kuzeyindeki Tianjin'e giderek Nankai Üniversitesi'nde öğrenci oldu. Aynı yıl, ilk kez Shaolin Tapınağı’nı ziyaret ettti. Çin’in orta kesimindeki Songshan Dağı'nın eteklerinde yer alan Shaolin, Kungfu için kutsal bir yerdir. Her yıl yüz binlerce Wushu uygulayıcısı ve hayranı burayı ziyaret ediyor.

Brahm, "Ancak o zamanlar, dövüş sanatları eğitimi veren çok az insan vardı. Orada birçok usta olduğunu keşfettim, ama sessizdiler. Bazı insanlar öğreniyordu, ama çok gizliydi” diye hatırlattı.

Brahm, beklediği dövüş sanatları cennetini bulamadığı için biraz hayal kırıklığına uğrayarak dağdan ayrıldı. Ancak Kungfu tutkusu ve daha fazlasını keşfetme arzusu her zamankinden daha güçlüydü.

Sonraki on yıllar boyunca, bir avukat, hükümet danışmanı ve film yönetmeni olarak Çin'in gelişimine aktif olarak katıldı. Yıllar boyunca değişmeyen bir şey kaldı: hevesli bir Kungfu öğrencisi olma kararlılığı. Brahm, Çin'deki en iyi Kungfu ustalarından bazıları altında öğrenmişti. Brahm, "Hepsini anlamak için yıllar boyunca Kungfu’nun birçok farklı türünde eğitim aldım" dedi.

Kungfu hakkında bir belgesel yapma düşüncesi yıllardır Brahm'ın aklında yer etmişti. 2018'de Brahm, bir yapımcı buldu ve rüyasını gerçek hale getirdi. Çekimler Mayıs 2019'da başladı, Brahm ve ekibi çeşitli yerlere seyahat etti: çeşitli Kungfu türlerinin kaynak yeri olan Shaolin Tapınağı,

Chen tarzı Tai Chi'nin atalarının evi olan Chenjiagou köyü; ve Kungfu efsanesi Huo Yuanjia'nın memleketi Jingwu Kasabası. Ayrıca, dövüş sanatları öyküsünde bir önemi olan, Çin'deki diğer birkaç yeri de gezdi.

Bu sefer Brahm, Shaolin'in yeniden inşa edildiğini ve dövüş sanatlarının geliştiğini görmekten "gerçekten mutlu" olduğunu söyledi. Shaolin Kungfusu’nun 31. nesil temsilcisi Shi Deyang ile zaman geçirdi. Brahm "Shaolin'deki o günlerde Shi’le birlikte çalıştık, hatta Bodhidharma Mağarası'na gittik. Bu hayatımda gerçekten önemli bir an"dedi.

Brahm, Shaolin Tapınağı'ndaki Pagoda Ormanı'ndaki yazılı kayıtlara atıfta bulunarak yüzlerce yıl önce diğer ülkelerden ziyaretçilerin buraya geldiğini, Taekwondo, karate ve birçok farklı tarzın hepsinin Shaolin'dan kaynaklandığını bizzat kanıtladı.

Kungfu’nun değeri

Günlük Kungfu pratiği Brahm için uzun zamandır rutin olmuştur.

Brahm, "Dövüş sanatları vücudumuzu bağlamamıza, sinir sistemimizi bağlamamıza, kan akışımızı bağlamamıza ve ayrıca farkındalığımızı artırmak için bizi çevremize bağlamamıza yardımcı olabilir. Dövüş sanatları meditasyonu harekete geçiriyor” dedi.

Ama ona göre Kungfu’nun cazibesi ve değeri bundan çok daha fazlası. Brahm, filmini yaparken bir dizi farklı Kungfu türünü araştırdı ve bu süreçte birçok usta ve akademisyenle röportaj yaptı. Bu bilgileri, kendisinin dövüş sanatlarının sadakat, saygı, uyum, denge gibi 12 temel ilke ve değeriyle ilgili deneyimiyle birleştirdi.

Brahm'a göre Kungfu filmlerinin dünya çapında büyük bir hayran kitlesi var, sadece dövüş sahneleri nedeniyle değil, aynı zamanda filmlerdeki bilgelik, felsefe, ahlak ve strateji nedeniyle.

Brahm, "Bu değerleri ve bilgeliği tüm dünyayla paylaşmak istiyorum, çünkü evrensel olduklarına ve insanların bugün karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek için kullanılabileceklerine inanıyorum" dedi.

Brahm, filminin uluslar arasında ve insanlar arasında köprü ve anlayış kurmaya yardımcı olacağını umuyor.

Brahm, “öğrendiğim tüm dövüş sanatları, her zaman savunmaya yönelik bir hareketle başlıyoruz, asla saldırmayacağız. Ve bence bu işin özü. Bu, birini incitmekle ilgili değil, şiddeti önlemekle ilgili" dedi.

"Gerçekten çok iyi olan dövüş sanatçılarının hepsi çok sakin insanlar. Ne pahasına olursa olsun kavgadan kaçınacaklar. Çünkü güç kullanmayı bildiğinizde, bunun sonucunu da iyi biliyorsun" dedi.

Çin kültürünün aynası

Brahm, "Benim gözümde Kungfu Çin kültürünün bir aynasıdır, Kungfu’nun geleneksel değerleri aslında tüm Çin halkının zihnindedir. Çin, diğer ülkelerle çatışmaya girmeyen bir politika izlemektedir. Çin neden diğer ülkelerle uyum içinde olmak istiyor? Bu, Çin halkının psikolojisinin bir parçasıdır, aynı zamanda ulusal ruhtur." diye konuştu.

Brahm ayrıca günümüz dünyasında birbirine önyargılar besleyen ülkeler arasındaki eşit alışverişin acilen yeniden başlatılması gerektiğine ve Kungfu gibi kültür ve sporun harika bir kanal ve platform olarak hizmet edebileceğine inanıyor.

Brahm, "Bir kültür ve spor alışverişi olarak masa tenisi, 1970'lerde Çin’le batılı ülkeler arasındaki ilişkileri açtı. Kungfu, zamanımızın yeni kültürel diplomasisi haline gelebilir, insanları kültür paylaşımında bir araya getirebilir, aralarındaki saygı ve anlayışı artırabilir” ifadesini kullandı.

吴丹