New York Borsası’nın çelişkili kararları ne anlama geliyor?

2021-01-06 11:23:30

New York Borsası’nın çelişkili kararları ne anlama geliyor?_fororder_微信图片_20210106112212

New York Stock Exchange’nin (NYSE) bağlı olduğu ICE’nin resmî sitesinde dün yer alan habere göre, Çin’in üç telekomünikasyon operatörü ABD Maliye Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nin (OFAC) talimatı doğrultusunda NYSE’den çıkarılmayacak.

Böylece, NYSE’nin söz konusu şirketlerin borsadan çıkarılma sürecinin başlatıldığını açıklamasından çok kısa bir süre sonra durum tamamen tersine döndü.

Jefferies şirketi Wall Street analistlerinden Edison Lee, bu gelişmeleri kariyeri boyunca ABD’de gördüğü en garip olaylar dizisi olarak değerlendirdi.

New York Borsası, 31 Aralık’ta Çin’in üç büyük telekomünikasyon operatörü China Mobile, China Telecom ve China Unicom’un (Hong Kong) işlemlerinin durdurulacağını açıklamıştı. Bu girişimin ardında ise ABD yönetimi tarafından geçen yılın kasım ayında yayımlanan bir idari talimat yatıyor.

Geride sayılı günleri kalan mevcut ABD yönetimi, sorunsuz şekilde veda etmek istemiyor. Bu talimat da ABD yönetiminin ekonomik ve ticari konuları siyasileştirme çabalarından biri olarak görülüyor. NYSE, sadece Çin’i “ezmeye” çalışmak için bir araç olarak kullanılıyor.

NYSE’nin kararını değiştirmesinin arkasında ise birçok husus bulunuyor. Ancak kesin olan, Çinli üç şirketin New York Borsası’ndan çıkarılmasının hem NYSE’nin hem de ABD’nin çıkarlarına büyük zarar verecek olması…

NYSE’de 20 yıldır işlem gören üç şirket, ABD menkul kıymetler piyasasının kurallarına ve yasal gerekliliklerine uyuyor. NYSE, tamamen siyasi amaçlı bir idari talimat nedeniyle şirketlere baskı uygularsa piyasa kurallarını ve düzenini bozacak, küresel şirketlerin ve yatırımcıların güvenini sarsacak.

Bunun yanında, New York Borsası’ndan çıkarılmanın söz konusu şirketler üzerindeki etkileri çok sınırlı olacak. Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu, üç şirketin toplam Amerikan Depozito Makbuzu (ADR) değerinin 20 milyar yuanın altında olduğuna, bu miktarın şirketlerin toplam sermayesinin sadece yüzde 2,2’sini oluşturduğuna işaret etti. China Telecom’un sahip olduğu ADR değerinin yaklaşık 800 milyon yuan, China Unicom’un sahip olduğu ADR değerinin ise 1 milyar 200 milyon yuan olduğu kaydedildi.

Deutsche Bank Asya Pasifik Telekomünikasyon Araştırmaları Başkanı Peter Milliken, söz konusu Çinli şirketlerin büyük nakit akışına sahip olduklarını, ABD’den veya başka herhangi bir yerden yeni fonlara ihtiyaç duymadıklarını ifade etti.

Daha da önemlisi, kurallara saygı ilkesiyle ve uluslararası bir finans merkezi olmakla övünen ABD’nin bu adımları büyük çelişki oluşturuyor. Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ABD’nin uluslararası finans merkezi statüsünün küresel şirketler ile yatırımcıların kural ve sistemin sürekliliğine güvenine bağlı olduğu belirtildi. Endişe verici olan ise bu güvenin temelinin, bazı Amerikalı politikacılar tarafından sarsılması.

Washington, son dönemde Çinli teknoloji şirketlerine gerekçesiz şekilde baskı uyguluyor, sözde “Temiz Ağ” operasyonunu başlatarak, uluslararası telekomünikasyon hizmetlerinin önüne engeller koyuyor. Bu girişimler, ABD’deki kural ve sistemlerin işleyişindeki gelişigüzelliği, keyfiliği ve belirsizliği gösteriyor. ABD, piyasada rekabet ilkeleri ile uluslararası ekonomi ve ticaret kurallarını ihlal ederek kendi çıkarlarına ve imajına zarar vermenin haricinde bir sonuç elde edemeyecek.

赵蓓蓓