Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, dün Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen ile video konferans yöntemiyle bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmede, Çin-AB Yatırım Anlaşması’na dair müzakerelerin planlandığı şekilde tamamlandığı duyuruldu.
7 yıl süren 35 tur müzakerenin ardından Çin ile AB arasındaki nihai müzakereler, planlandığı üzere yıl sonundan önce tamamlanırken, varılan anlaşma iki tarafın ortak çabalarının bir sonucu olarak değerlendirildi.
Anlaşmanın içeriğinin tamamı henüz kamuoyuna açıklanmadı. Kamuoyu, Çin piyasasının finans, enerji, haberleşme ve yeni enerjili araçlar gibi sektörlerde ne ölçüde dışa açılacağına dair merak ve beklentiyle dolu.
Çin'deki Avrupa Birliği Ticaret Odası Başkanı Jörg Wuttke, Alman medyasına verdiği röportajda, yatırım anlaşmasının Avrupa'ya fayda sağlayacağına ve "Avrupa'da daha fazla iş imkânı yaratılmasına yardımcı olacağına" inandığını söyledi.
Ekim 2020'de AB üyesi 27 ülkedeki ortalama işsizlik oranı yüzde 7,6, Avro Bölgesi’ndeki ortalama işsizlik oranı ise yüzde 8,4 olarak kayıtlara geçti. 2020 yılında AB ekonomisinin yüzde 7,4, Avro Bölgesi ekonomisinin ise yüzde 7,8 küçülmesi bekleniyor.
1,4 milyar nüfusuyla dev bir pazar olan Çin ile yatırım anlaşması imzalanmasının, COVID-19 salgını ve korumacılıktan etkilenen AB ekonomisi için önemi apaçık ortada.
Çin ve Avrupa’nın piyasalarını karşılıklı olarak açma boyutunun genişlemesi hem Avrupalı hem de Çinli şirketlere fayda sağlayacak. Bu, giderek yüksek nitelikli kalkınmaya odaklanan Çin ekonomisi için de iyi bir haber olarak görülüyor.
Çinli şirketler, AB pazarına girmek için yeşil üretim, proje ihale yarışlarının şeffaflığı ve uyumu açısından standartlarını yükseltecek, AB pazarının gerekliliklerine uyacak.
Aynı zamanda, AB’nin ileri düzeyli endüstriyel standartları ve düzenleyici kuralları, Çinli işletmelerin dönüşümünü ve iyileşmesini teşvik ettiği gibi, uluslararası rekabet güçlerini de artıracak.
AB şirketlerine daha fazla açılan Çin piyasasında rekabetin yoğunlaşması tüketicilere de daha fazla fayda sağlayacak. Böylece, tamamen rekabetçi bir pazar ve daha rekabetçi şirketler ortaya çıkacak, hatta yeni formatlar ve modeller doğacak. Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katılımından bu yana geçen 20 yılda sergilediği performans da buna benzer bir örnek teşkil ediyor.
Çok taraflılık için bir müjde olan AB-Çin Yatırım Anlaşması, dünyayı Soğuk Savaş dönemine sürüklemeyi hayal edenler için ise tam bir hayal kırıklığı niteliğinde.
The Guardian’da yer alan yorumda, anlaşmanın Çin ve Avrupa'yı birbirine daha bağımlı hâle getirdiği ifade edildi. Ekonomi, ticaret ve yatırım alanlarında Çin-AB işbirliğinin güçlendirilmesi, geleneksel ekonomik güçlerin ve gelişmekte olan ekonomilerin, ekonomik küreselleşmeyi kurtarmak ve ekonomik küreselleşmenin gelişmesini ilerletmek için birlikte çalışabileceği anlamına geliyor. Bu, dışa açık bir dünya ekonomisi oluşturulması için de büyük bir avantaj.
Hâlihazırda AB'nin Çin'deki yatırımları, yabancı yatırım stokunun yalnızca yüzde 4'ünü oluşturuyor; Çin’e yapılan yatırımlar, AB'nin toplam dış yatırımlarının yalnızca yüzde 2'sine tekabül ediyor. Bu durum, karşılıklı yatırımların taşıdığı büyük potansiyeli de yansıtıyor.
Alınan bilgilere göre, bir sonraki aşamada Çin ve AB'nin, anlaşmanın en erken tarihte imzalanmasını sağlamak için metnin hukuki incelemeleri ve tercümesi gibi teknik çalışmaları tamamlaması gerekiyor.
Anlaşma, imzalandıktan sonra ise her iki tarafın iç onay prosedürlerini tamamlayıp yürürlüğe girecek.