ABD, neden “ayrışma” acısı çekiyor?

“Görevi süresinde geride enkaz altında bir ABD bıraktı. Ülke, Kuzey-Güney Savaşı’ndan bu yana bu kadar bölünmemişti.”

Bu ifadeler, Fransa’da yayımlanan Le Figaro gazetesinde haziran ayında çıkan bir makalede yer alıyordu.

Makalede, ABD liderinin politikalarının “Amerika Bölünmüş Devletleri”ni ortaya çıkarttığı belirtiliyordu.

Makalenin yayımlanmasından altı ay sonra, özellikle de ABD’deki başkanlık seçiminde ortaya çıkan karmaşık durum bu yorumun abartılı olmadığını kanıtladı.

Öncelikle, ABD’de zengin ile yoksul arasındaki uçurum her geçen gün daha da büyüyor. ABD’deki Politika Çalışmaları Enstitüsü (IPS) tarafından yayımlanan bir rapora göre, COVID-19 pandemisinin ABD’de patlak verdiği mart ayından 24 Kasım gününe kadar, ABD’li 650 dolar milyarderinin varlıkları toplam 1 trilyon dolar artarak 4 trilyon dolara yaklaştı.

Buna karşı, sıradan aileler ise hükümetin salgınla mücadeledeki başarısızlığından dolayı ciddi bir mali kriz yaşadı, 10 milyondan fazla kişi işsiz kaldı.

Senatör Bernie Sanders, yakın tarihte sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımda, Şükran Günü’nde yaklaşık 26 milyon Amerikalının yeterli gıdaya sahip olamadığını, 40 milyona yakın kişinin ise ev sahibi veya bankalar tarafından evinden atılma riskiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi.

Esasen, 1980’lerin başında neoliberalizmin yükselişinden bu yana, ABD sermayesi kâr peşinde tüm dünyanın altını üstüne getirdi. ABD ekonomisinin yapısı da değişmeye başlarken, sermayeyi elinde tutan zenginler ve elitler hem serveti hem de siyasi söylemi de tamamen ele geçirdiler.

Veriler, ABD için “zenginin giderek zenginleştiği, yoksulun giderek yoksullaştığı ve orta sınıfın eridiği” bir tablo ortaya koyuyor. Bu, Amerikan toplumunun niçin öfke dolu olduğunu, ülkede popülizmin niçin yükseldiğini de açıklıyor.

ABD’deki siyasi ortamda temel değişikliklere gidilmezse, ülkedeki kökleşmiş sorunlar da çözülemeyecek. Bu yüzden, yeni ABD yönetiminin Le Figaro’daki tavsiyeye kulak vermesi lazım: “Büyük bir güç olmak için öncelikli koşul, ülke içindeki birliği sağlamak; ilk öncelik ise ‘Amerika Bölünmüş Devletleri’ni yeniden Amerika Birleşik Devletleri yapmak.”