‘Bir Başkadır’ Çin ve Çin’i Anlamak

2020-11-30 19:42:46

‘Bir Başkadır’ Çin ve Çin’i Anlamak

CRI TÜRKÇE

‘Beijing’e yılın ilk karı yağdı’ haberi telefonumun ekranına düştüğünde, güneyin nemli sıcağında maskemizle nefes almaya çalışıyorduk. Termometre 30 dereceyi gösteriyordu. Uçağımız Guangzhou’ya ineli henüz birkaç saat olmuştu; kışın bindiğimiz uçaktan yazın inmiş gibiydik ve şoku atlatmaya çalışıyorduk.

Taksi şoförüne, ziyaretimizin sebebinin ‘Çin’i Anlamak’ Konferansı’na katılmak olduğunu söylediğimizde aldığımız ilk tepki, ‘Çin’i anlamak çok zor!’ oldu.

Yarım saatlik sohbetimiz esnasında bir ‘bilge’ olduğunu fark edeceğimiz Guangzhoulu şoför, anlattıklarıyla Çin’in dev coğrafyasını, farklı iklimlerini, farklı lehçelerini, kültürel çeşitlilik ve zenginliğini bize naifçe hatırlatıyordu. Çin içindeki bu zenginliğin, Çin’i daha iyi anlamaya bir engel teşkil ettiğini sanmayın; bilakis, bu tam da stereotiplerden kaçınmamız gerektiğinin ispatıydı.  

Çin deyince akla ilk gelen çok sayıda uzman ve akademisyen bu yılki Uluslararası Çin’i Anlamak Konferansı’na COVID-19 salgını nedeniyle online olarak katılabildi. Türkiye’nin Guangzhou Başkonsolosu Kurtuluş Aykan dâhil olmak üzere Çin’deki diplomatik misyon temsilcileri de Çin hükümetinin büyük önem verdiği ve etkili bir platform olarak addettiği bu organizasyona katıldı, açılış konuşmaları ile forumları dinledi.

Katılımcılar, forumlarda Çin’in kalkınmasının yeni güçleri, ikili sirkülasyon modeli ve Çin’in yüksek nitelikli dışa açılması; kentleşme, kentsel modernizasyon ve yönetişim; geleneksel olmayan güvenlik tehditleri ve küresel yönetişim reformu; salgın sonrası küresel ekonomik toparlanma, ekonomik küreselleşme ve bölgeselleşme; bilimsel ve teknolojik inovasyon ve uluslararası işbirliği ve kültürler arası diyalog gibi başlıklar altında görüşlerini paylaştı.

Ekonomik küreselleşme ve bölgeselleşme başlıklı oturumda söz alan TEPAV Direktörü Güven Sak, Bölgesel Kapsamlı Stratejik Ortaklık (RCEP) anlaşmasının önemine işaret ederken, dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasının aynı zamanda küresel entegrasyon ile bölgesel entegrasyonun birleştiğini gösterdiğini dile getirdi.

Sak, Çin’in ortaya koyduğu Kuşak ve Yol inisiyatifinin Türkiye’ye getireceği fırsatlar hakkında değerlendirmeler yaptı.

Özetle gerek açılış konuşmalarında, gerek oturumlarda vurgulanan en önemli hususlardan biri ‘çok taraflılık’tı. Katılımcılar, son dönemde dünyayı saran tek taraflı girişimlerin hiçbir ülkeye fayda getirmediği üzerinde birleşirken, Trump sonrası dönemde bu temayüllerin geride kalacağına dair umutlarını bazen aleni bazen de üstü kapalı şekilde ifade etti.

Hegemonyacılığa karşı çıkmak ve çok taraflılığı savunmak, Çin’i ve Çin’in yükselişini anlamak için de başlangıç adımlarından biri olabilir. 

Türkiye’yi kasıp kavuran diziyle ilgili söylenmesi gereken her şey artık söylenmiş olmalı. Kendi bağlamımızda kalırsak, dizinin kritik noktasının şu olduğunu söyleyebiliriz: Bir Başkadır, özünde, toplumun farklı kesimlerinin, farklı sembolik tiplerin birbirini nasıl da farkında dahi olmadan anlamadığını ve anlamaya yanaşmadığını, ötekini ne kadar az tanıdığını gösteriyor.

Bir Başkadır’ın kentli, taşralı, muhafazakâr, seküler tarafları arasında buzlar (kırılırsa tabii) ne zaman kırılıyor? Taraflar, öncelikle karşısındakinin hikâyesini dinlemeye bilerek veya bilmeyerek gerçekten açık hâle geldiğinde…

Çin ile bazı Batılı ülkeler arasında belki bir ‘anlaşılmazlık’ mevcut. Ancak 1980’lerde dışa açılmaya başlayınca diğer ülkelerle ilişkiye giren Çin’in bu süreçte mufassal bir dönüşümden geçtiğini, Batı’yı anlamak için de kendini muhataplarına anlatmak için de çaba harcadığını inkâr edemeyiz. Salgın döneminde dahi düzenlenen Çin’i Anlamak Konferansı da bu uzun süreli çabaların devamı olarak görülmeli.

Tarih anlatılarının ve siyasi sistemlerin algıları da bir ölçüde şekillendirdiğini biliyoruz. Bunun ismini illa ‘Soğuk Savaş zihniyeti’ gibi kavramlara başvurmadan basitçe söylersek, anlamak için önce anlamayı istemek, anlamaya açık hâle gelmek lazım.

吴丹