Çinlilerin en önemli geleneksel bayramı olan Bahar Bayramı geçtiğimiz haftalarda kutlandı. Son yıllarda Çin'de tüketim modelinin değişmesi ve gelir seviyesinin sürekli artmasıyla birlikte, Bahar Bayramı yemekleri de evlerde değil, dışarıda yenir oldu. Özellikle Bahar Bayramı yemekleri için rezervasyonların birkaç ay önceden, hatta bazı ünlü restoranlar da bir yıl önceden rezervasyon yapılması gerekiyor. Bahar Bayramı tatili, Çin'in yeme-içme sektörü için altın dönem olarak kabul ediliyor.
Birçok restoran, bayram hazırlıklarına erkenden başlar. Ancak bu sene yeni korona virüsü salgınından dolayı, rezervasyonlar iptal edildi ve restoranlar kapandı. Salgın, restoranlar için şüphesiz ki büyük zarar anlamına geliyor. Örneğin, Çin'in en büyük restoran zincirlerinden biri olan Wangshunge'nin bayram sırasındaki gelirinin sadece 4 milyon 550 bin yuan (yaklaşık 660 bin dolar) olarak gerçekleşmesiyle, şirketin geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 79 azaldı. Diğer büyük restoran zincirlerinden Meizhou da çok sayıda rezervasyon iptalinden dolayı 10 milyon yuandan fazla zarar etti. Haidilao isimli başka bir restoran zincirinin de, ülke genelindeki 550'den fazla şubesinin kapanmasıyla gördüğü zararın 700 milyon yuanı (yaklaşık 100 milyon dolar) aşacağı düşünülüyor. Bu restoranlar, şu an kapalı olmasına rağmen maaş ve kira vermeye devam ediyor. Büyük restoranların hali böyleyken, küçük restoranların durumunu düşünmek de pek zor değil. Salgının yeme-içme sektörüne yönelik etkileri ne kadar büyük olabilir? Belki 17 sene önceki SARS dönemine baktığımızda bu soruya kısmen bir cevap bulabiliriz. 2003 yılında yaşanan SARS, sayısız küçük lokantanın kapanmasına yol açmıştı. Verilere göre, 2003'te başkent Beijing'deki yeme-içme sektöründe gerçekleşen gelir, bir önceki yıla göre yüzde 50-80 oranlarında düştü, restoranların yüzde 70'i kapandı ve yeme-içme piyasası ancak o yılın Haziran ayından sonra toparlamaya başladı. Şimdi yaşanan salgının yeme-içme sektörüne etkisi, o döneme kıyasla daha büyük. Çünkü 17 sene öncesine göre, bugün yeme-içme sektöründe kira, iş gücü ve diğer giderler gibi maliyetler daha da artarken, kâr ise daha düşük. Bütün bunlar, tekrar açılmayı bekleyen restoranlar için büyük bir baskı oluşturuyor. Çin'de geçen yıl yedi günlük Bahar Bayramı tatili sırasında, perakende ve yeme-içme sektörlerinin tüketim hacmi yaklaşık 1 triyon yuanı (145 milyar dolar) buldu. Buna göre, bu seneki bayram tatilinde perakende ve yeme-içme sektörlerinin 500 milyar yuanlık (72 milyar dolar) zarar gördüğü tahmin ediliyor. Salgın, bütün yeme-içme işletmeleri için büyük bir sınama anlamına geliyor. Salgının ne zaman tamamen kontrol altına alınacağı, yani restoranların ne zaman açılacağı henüz belli değil. Daha kötüsü, salgından sonra bile tüketicilerin tekrar güvenip, restoranlara dönmesi de zaman alacaktır. Bu durumda birçok restoran kendisini kurtarmak için eve teslimat hizmetlerini arttırdı. Aslında bazı restoranlar artık sadece yemek siparişi kabul ediyor.Örneğin, Çin'in en büyük restoran zincirlerinden Xibei'ye ait 200 şube, online sipariş kabul edip,eve teslimat modeliyle faaliyetlerini sürdürüyor. Özellikle, çalışanların uzatılan Bahar Bayramı tatilinden sonra ülke genlinde işbaşı yapmasıyla birlikte yemek sipariş etmeye yönelik talepler de artıyor. Bazı restoranlar, üçüncü taraf yemek sipariş platformlarına ödenmesi gereken ücretten tasarruf etmek amacıyla kendileri aplikasyonlarını geliştirdi. Sadece restoranlar değil, süpermarketler ve manavlar da online yemek sipariş uygulamalarıyla işbirliği yaparak, batmaktan kurtulmaya çalışıyor. Çin'de şu an bu salgın döneminde insanlar gerekmedikçe dışarı çıkmıyor. Birçok insan, günlük ihtiyaçlarını, yiyecek ve içecekleri online sipariş yoluyla temin etmeyi seçiyor. Online sipariş aplikasyonlarına göre, salgın döneminde günlük ihtiyaçlar dışında ilaç siparişlerinde de büyük yükseliş görüldü. Öte yandan, online sipariş hizmeti veren işletmeler, "sıfır temas" modeline geçti. Teslimat yapan kuryelerin ateşi her gün ölçülüyor, paketler gönderilmeden önce dezenfekte ediliyor.Ayrıca, paketler müşterilerin kapısının koluna asılıyor. Hatta şu an pek çok site yabancıların girişine izin vermediği için yemekler sitenin girişine bırakılıyor. Kuryeler, on metre gibi bir uzaklıktan müşterilerin paketlerini aldıklarını gördükten sonra bulundukları yerden ayrılıyor. Bu yöntemlerle virüsün bulaşma riski en düşük seviyeye kadar azaltılıyor.Yeme-içme sektöründe hizmet veren bazı işletmeler aniden patlak veren salgın karşısında çaresiz kalırken, bazı işletmeler de bu sınavdan başarıyla çıkabilecek. Uzmanlara göre, bu salgından sonra, ancak kaliteli hizmet sunabilen ve yeni teknolojik yöntemlerden faydalanmayı öğrenebilen işletmeler ayakta kalabilecek. Bu işletmeler ayrıca, yeme-içme sektörünün geleneksel işleyiş modelindeki dönüşümü daha da hızlandıracak.